bugünkü yazısı mükemmel olan yazar..ancak o da biliyor ki bu ülkede pişmanlık veya özür olgunluk olarak değil eziklik olarak algılanır ve rte bunları yapsa yüzde 15 oy bile alamaz..kaldı ki o durumda muhalefet bile helal olsun rte olgun davrandı ilk kez vs demek yerine dalga geçer ve yerden yere vurur..anadolu topraklarında demokratik siyasi kültür asla olmadı...halk da iktidar da muhalefet de dikta sevici eğilimlere sahip...hatta ahmet hakanın bile rteye bu şekilde tavsiyeler vermesinin derinlerinde bunu yaptığında zarar göreceğini bilmesi yatıyor
iktidar yalakası olmayan, onların her dediğine de karşı çıkmayan, çok doğru tespitlerde bulunan insan. Ayrıca, Melih Gökçek ile tatlı-sert atışmalarına bayılmamak elde değil
şuanki hükümete yolsuzluktan dem vuran tabiri caizse muhalif köşede yer alan gazetecidir.
işin ilginci köşesinden her gün aziz yıldırım'a selam çakar onun da haksız bir şekilde yerinden edildiğine işaret eder.
çelişki şudur ki, eğer aziz yıldırım'a komplo, kumpas kurulduysa hükümete kurulma ihtimali neden aklınıza gelmez?
eğer hükümet yolsuzlukla kesin olarak suçlanabiliyorsa, aziz yıldırım'ın futboldaki yolsuzluklarına nasıl arka çıkılabiliyor?
evet bu adam yolunu bulmuş.
hükümeti eleştirdiğpi her yazısına imzamı atarım, aklı başında yazıyor.
ama iş futboldaki kirliliğe gelince aziz başkan, aziz başkan...
yazık be.
bir de kendi programına yarın saat 21:00'da şikeden hüküm giymiş bir adamı çıkaracak kadar da bu bataklığın içindedir.
herkese aklınca ayar vermeyi bilir ama kendi eleştiriye gelemez. utanmadan şarapa şampanyaya falan da başlamış hayırlı olsun. Imanini tamamlandığını düşünüyor galiba. çocukken babası dindar olsun diye baskı yapıp oğlan lisede ateist piçin teki olur ya onun orta yaşlı halidir. bakışlarında mahcubiyet değil, hinzirlik cakallik dalavere falan vardır.
itiraf edeyim bu adamı yazdıkları ilk başlarda illet ediyordu beni. Gerçi zaman zaman bunu yine başarıyor ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Bugün köşesinde fena döşemiş.
2010 yılında yaptığı eylemde polislerin tekmelemesi sonucu 5 aylık hamile olan E.Ö. bebeğini yitirmiş. Buna dikkat çeken Ahmet Hakan da sayın başbakanımız Tayyip Erdoğan Hazretlerine sormuş da sormuş:Ç
"Kabataş'taki başörtülü kadınla ilgili olarak, yaptığı en az 88 konuşmada bahsedilmesine rağmen, polis tekmeleriyle bebeğini kaybeden E.Ö. adlı kadının yaşadığı dram neden ağzınızdan tek kelime ile bile olsa çıkmadı"
"Siz sadece Kabataş'taki başörtülü Z.D.'nin başbakanısınız?"
"Polis tekmesiyle bebeğini kaybeden E.Ö.'nün başbakanı değil misiniz?
"Sizin bir kadının hakkını savunmanız için o kadının ille de başörtülü mü olması gerekiyor?"
Ne diyeyim... Artık gazetecilerin dürüstçe görevlerini yapmaları, meslek ilkeleriyle hareket etmeleri, iktidar ya da muhalefet ayırt etmeden eleştirel bir şekilde yazmaları dahi süper kahramanlık gibi görünüyor. Yerel seçimlerde AKP başarılı olduğu takdirde Ahmet Hakan'ın durumunu merak ediyorum doğrusu.
geçen akşam başbakan ve oğlu arasındaki telefon görüşmesi ile ilgili çok güzel bir gönderme yapmış kişidir.
tarafsız bölge programında mhp milletvekili sinan oğan ve today's zaman genel yayın yönetmeni ile akp savunucusu iki isim vardı. tartıştılar falan derken program biterken, ahmet hakan dedi ki;
-sayın baykalın kaseti ortaya çıktığında demiştim ki; "çok ahlaksızca bir kaset ama istifa etmelisiniz sayın baykal."
Yazilarini begenerek okudugum hurriyet yazari. Basit bir tanim yaptiktan sonra gelelim hakkinda ne dusundugume. Bu adam sosyal medyayi en az senin kadar benim kadar faal kullanan bir adam bence. Ozellikle sozlukleri siki sikiya takip ettigini dusunuyorum. Gundemin en onemli konusu hakkinda bir yazi yazacaksa kendi dusuncelerine en uygun olan icerikleri derleyip kendi sozleriyle kosesine tasiyan bir hazira konmanin tarifini verebilecek bir insandir kanimca. Yazdigi kose yazilariyla facebook, twitter ve sozluk gibi platformlarda en cok ustune basilan dusunceleri kosesinde gormek tesaduf olmasa gerek!
soner yalçın ile beraber takip ettiğim 2 yazardan birisidir. gerçekten tarafsız yazılar yazıyor. toplumun her iki kesiminde* de bulunmuş olması müthiş bir empati yeteneği kazandırmış kendisine. tebrik ediyorum, umarım bozmaz kendisini.
aman cemaate dokunmayın yazarıdır. bu sebeptendir ki bu sıralar hükümete fena giydiriyor. sizin samimiyetinize sokayım ben. objektif olun kardeşim! onurlu, şerefli haysiyetli bir insan gibi, onurlu bir gazeteci gibi.
bugünkü yazısında tape'lerden öğrendiklerini özetlemiş!
--- alıntı ----
- NE çok küfürbaz varmış.
- Başbakanlık çevresindeki klik bir acayipmiş.
- Danışman Mustafa Varank'ın konuşma tarzı bir hoşmuş.
- Küfürler Muammer Güler'in ağzında pek tatlı duruyormuş.
- Reza çok bonkör adammış.
- Reza'nın cenubi Azericesinden istanbul Türkçesine geçiş hızı ve başarısına hayran kalmamak mümkün değilmiş.
- Çarşı'ya fena sinir oluyorlarmış.
- Aziz Yıldırım'dan hazzetmiyorlarmış.
- Tuvalette resmi evrak teslimi yapılıyormuş.
- "iki buçuk milyon Euro" aslında büyük para değilmiş.
- Bilal Erdoğan aslında sempatik biriymiş.
- Gezi günlerinde Tayyip Erdoğan Nuh diyor peygamber demiyormuş.
- Başbakanlık çevresinde Kadir Abi dedikoduları yapılıyormuş.
- Müteahhitlik gerçekten milli meslek olmuş.
- "Alo Fatih" aslında merhamet edilecek bir durumdaymış.
- "Babacığım Cemaat'e operasyon yapalım" cümlesini işitince insanın gülebilmesi mümkünmüş.
- Kalyon inşaat'ın iş makineleri, dönemin içişleri Bakanı nezdinde Gezi'deki insanlardan daha değerliymiş.
- 17 Aralık bir panik ve korku günüymüş.
--- alıntı ---- http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26029645.asp