ahmet altan

entry866 galeri55
    508.
  1. Anne-oğul, baba-kız!
    TABULAR kalkar mı?
    Kalkmalı. iki kardeş arasındaki cinsel ilişki Mısır’da, Roma’da var. Birbirini çok seven insanların, sevişmeye ulaşmamasında yanlışlık olduğunu iddia ediyorlar. Katılıyor musunuz buna? Cesaretimi mi deniyorsunuz. Sekste sınıra inanmıyorum. Evet. 2 insan istiyorsa her şey olur.

    kendisine kocaman bir "haaassskttir!!11bir!" demek istediğim kişi.

    http://www.yenicaggazetes...r/haberdetay.php?hit=9842
    0 ...
  2. 509.
  3. amiyane tabir ile yalaka desem hakaret olur ki, bende laf kalabalığı yaparak ''şemşamer mezhepli'' diyorum.
    not: boğazlıyan da duymuştum. şemşamer; ayçiçeğine denir. ayçiçeği güneş i doğma-batma anında takip eder. kalpağı hep güneşe dönük olur.
    0 ...
  4. 510.
  5. gerçek gazeteci, büyük entellektüeldir.
    1 ...
  6. 511.
  7. 512.
  8. 513.
  9. Kadınlarımızın büyük çoğunluğunun sokaklarda başörtülü dolaşması laikliğe uygun ama Meclis'e girmeleri laikliğe aykırı, mantık mı şimdi bu?

    laiklik adı altında din düşmanlığı yapanlara güzel bir kapak yapmış yazar.
    1 ...
  10. 514.
  11. hükümet yalakası yazardır. sanık durumundaki oğlu, babası sayesinde basın tarafından aforoz edilmeden içinde bulunduğu durumdan ucuz sıyrılmıştır.
    2 ...
  12. 515.
  13. Toprak tek başına bir anlam ifade etmiyor.
    APO Türklere Allahın bir lütfüdür.
    insanları öldürmek yerine Kürtlere istedikleri toprakları vermek gerekir.

    -Ahmet Altan-
    0 ...
  14. 516.
  15. bir ülkenin yetiştirebileği en büyük piçlerden biri.
    apoyla anasının ilişkisinin olduğunu düşünüyorum.
    3 ...
  16. 517.
  17. kendi yasadığı ülkenin insanları sevmeyen. eleştirmeyi bir nimet sana abd yanlısı yazarımsı yazar.
    1 ...
  18. 518.
  19. 'ezan' başlıklı köşe yazısı okunmaya değer taraf gazetesi yazarı.
    0 ...
  20. 519.
  21. müthiş bir örnektir. bir insanın ne kadar iğrençleşebileceğine dair en güzel örnektir.
    ailece haindirler.
    0 ...
  22. 520.
  23. kırkıncı oda şiiriyle gönüllerdedir.
    1 ...
  24. 521.
  25. yine muhteşem bir yazı yazmıştır. ben de küfretmek istiyorum onun gibi.

    --- spoiler ---

    ahmet altan-ahhh..-29.05.2011

    bazen insan bütün yaşadıklarının anlamsız olduğunu fark edebilir.

    saçmalıklarla dolu bir hayatta o saçmalıklar hakkında yazmanın insanı nasıl büyük bir saçmalığın parçasına dönüştürdüğünü hissedebilir.

    bugün ciddiye alınan birçok şeyin elli yıl sonra hiçbir anlamı kalmayacağını görebilir.

    böyle anlar bir gazete yazarı için felaket anlarıdır.

    birdenbire, godard’ın filmindeki portos’a dönersiniz.

    üç silahşorların en şişmanı ve en az düşüneni olan portos, bir gün kuşattıkları bir kalenin surları dibine bombayı bıraktıktan sonra tam kaçacakken birden “nasıl yürüdüğünü” düşünür.

    aklı “yürüyüşe” takılınca olduğu yerde kalakalır.

    ve, bombayla birlikte havaya uçar.

    ben de bu yazıyla birlikte havaya uçacak gibi hissediyorum.

    çünkü portos gibi beni olduğum yerde kilitleyen bir soru soruverdim kendime.

    niye bu saçmalıklarla ilgili yazı yazmak zorundayız?

    aslında ben çok güzel küfrederim, severim de küfretmeyi.

    “ulan, kancık kasığında döllenmiş...” diye başlayıp, internet sitelerinin çok sevdiği deyimle, saydırabilirim.

    niye küfretmiyorum da akıllı olmaya çalışan yazılar yazıyorum?

    niye akıllı olmanın bütün sıkıcılığını yükleniyorum?

    irkçılığı bütün zerreciklerine kadar emmiş iki ilkel kabilenin kavgası niye benim derdim oluyor?

    kendi ölümüme aldırmıyorum, niye başkalarının ölümüne aldırıyorum?

    en önemli meselenin ırk meselesi olduğu bir toplumda ne anlatacağım?

    “irkçılık kötü bir şeydir arkadaşlar, sakın ırkçı olmayın” mı diyeceğim?

    olun.

    irkçı olun.

    türk’seniz türk olmanın, kürt’seniz kürt olmanın çok muhteşem bir şey olduğuna inanın.

    kendinizi ciddiye alın.

    kim daha barbar, kim daha kıyıcı, kim daha vahşi yarışına girin.

    yıl 2011...

    istediğinizi yapın.

    ya da “seks” konusunu aklınıza takın.

    öpüşmek ayıp mı değil mi, onu tartışın.

    ahlakı alın, yatak odalarına sokun, kapısını kilitleyin ki ahlak dediğiniz şey dışarıya taşmasın, herkes birbirine yalan söylesin, birbirini kazıklasın, birbirini haksızca suçlasın, çıkar hesapları yapsın, başkasının hakkını yesin.

    ahlakı oralarda aramayın.

    ahlak yatak odasındadır, dışarıda da ahlakın hiç yeri yoktur.

    eşine sadık mısın, gerisine karışma, ondan sonrası sana serbest.

    eşine sadık bunca insanın yaşadığı bu ülkede niye bu kadar çok yalan, bu kadar çok ölüm var?

    çok ahlaklısınız da ondan.

    bana ne ahlakınızdan?

    kapalı kapılar ardında sevişmek değil, kapalı kapılar ardında gizli anlaşmalar yapıp halkını kandırmaktır bence ahlaksızlık.

    hiçbirinizin ırkıyla bir ortaklığım yok, ahlakınızla da bir ortaklığım yok.

    bir güzel sövmek istiyorum.

    öyle yakası açılmadık küfürler bilirim ki şaşarsınız.

    ben niye efendi efendi yazılarımı yazıyorum.

    efendi bir adam değilim ki, okuyanı kandırmak bu.

    sizi kandırmamalıyım.

    asık suratlı bir akşam var dışarıda, hafiften yağmur çiseliyor.

    elli yıl sonra bugün konuşulanların hiçbiri hatırlanmayacak.

    bambaşka bir hayat olacak o zaman.

    nika isyanı’nı hatırlıyor musunuz?

    yıl 532, günlerden 13 ocak, bizans’ta büyük bir isyan çıktı.

    bizans’ın başında imparator justinianos vardı, hipodrom’daki at yarışları sırasında, iki rakip grup mavilerle yeşiller ayaklandılar, imparator korkudan kaçacaktı, karısı cesur çıktı, onu vazgeçirdi.

    imparator, isyancılara saldırdı, otuz bin kişi öldü bu şehirde.

    bizans mütefekkirleri ne yorumlar yapmışlardır, siz şimdi hatırlıyor musunuz olanları?

    1908’i hatırlıyor musunuz, o zamanki tartışmaları, kavgaları hatırlıyor musunuz?

    insan nasıl yürüyor acaba, beyin bacaklara nasıl komut veriyor, bir adım sonra bir adım daha, bu sistem nasıl işliyor?

    insanlar nasıl bu kadar saçmalıklara meyyal, nasıl bu kadar yalancı olabiliyor?

    ulan hayat, ulan hayat, kancık kasığında döllenmiş hayat...

    senin eciğini, bücüğünü, mercimekten küçüğünü...

    sizden değilim, ırkınızdan değilim, ahlakınızdan değilim, bugün hiçbir şey değilim.

    bir türkü söyler giderim.

    indim derelerine derelerine...
    2 ...
  26. 522.
  27. yalaka ve işbirlikçi basın mensuplarının başında gelen kişidir. fetoştan beslenir.
    0 ...
  28. 523.
  29. kendisine fetosdan besleniyor diyenlere bugun “ulan, kancık kasığında döllenmiş...” diyerek gereken cevabi vermistir.
    0 ...
  30. 524.
  31. 525.
  32. gerçekleri çekinmeden söyleyen büyük insan.
    1 ...
  33. 526.
  34. vatan haininin bayrak tutanıdır.
    3 ...
  35. 527.
  36. 528.
  37. mustafa kemal atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde çok partili hayata geçişi bizzat kendisinin desteklediğini bilmeyen -başarılı olunamadı, çünkü suistimal edildi-, bu yüzden kendisini diktatörlükle suçlayan cahil yazar.
    2 ...
  38. 529.
  39. mustafa kemal atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde çok partili hayata geçişin bizzat kendisinin buyruğuyla yürürlüğe konduğunu, sonra da yine bizzat kendisinin buyruğuyla kaldırıldığını biliyor olmalı. ne kadar antipatik olsa da cahil bir adam değil ahmet altan şimdi. yiğidi öldür, hakkını yeme.
    1 ...
  40. 530.
  41. eger ataturk zamaninda normal serbest secimler olsaydi kendisi o makamda duramazdi. saniyorsunuz ki halk ataya tapiyordu. ataturkun mitlestirilmesi 12 eylul sonrasidir. ilkokul cagindan itibaren beyinlerinizin yikanmasindandir.
    ataturk zamaninda millet en ufak muhalefet hareketine bosu bosuna yiginlar halinde destek vermemistir.
    0 ...
  42. 531.
  43. *imamın yazı yazanı ve köpegi
    *sex düşkünü kitaplarıyla bilinen bu yüzden günah çıkartmak amacıyla imam'a sıgınan karaktersiz
    *yazarı demiyorum yazı yazanı diyorum çunki kültürsüz bilgisiz insan yazar olamaz.Önce kendisi okumalı sonra kitapları okunulmalı olan haysiyetsiz kişilik.
    0 ...
  44. 532.
  45. Bu yazıda doğru yönleri de var yanlış da;

    doğru yönü şu ; batının sadece görüntüsünü aldık, özünü alamadık. Hep ordular siyasete karıştığı için de " cumhuriyet i " tam anlamıyla yaşayamadık. Cumhuriyet'in tam anlamıyla yerleşmesi 28 şubat'tan sonraki dilimdir bana göre. Zaten ordu siyasete bi daha elioi atamadı o dönemden sonra.

    Yanlış yönü ise; ahmet altan bu yazıyı sanki o dönemi o şartları düşünmeden yazmış gibi.. Ne olurdu insanlar fes giyseydi, türkü dinleseydi falan diyor. Ya da arap alfabesini kullansaydı diyor. Zaten arap alfabesini kullansaydık az olan okuma oranımız daha da diplere giderdi, bu kadar gelişemezdik. Diğer yenilikler de zaten bi anda ya da zorla olmadı halkın ayak uydurması beklenildi.

    Sonuçta hemen " Atatürk düşmanı" yaftalaması yapmak yerine "darbelerin getirdiği öfke" sonucu cıkmış bir yazı olarak düşünmek de fayda var. Sonucta Atatürk'ün de eleştirılecek yönleri vardı. O da insan unutmayalım.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük