''Afrikayı anlamak için dört rengi bilmek yeter. Sarı! Sıcağın rengidir. Yeşil! Her yeri kuşatmış ormanın rengi. Siyah! Karşında oturan benim derimin rengi. Ve kırmızı! Üzerinde oturduğunuz toprağın sahibi olabilmek uğruna dökülmüş kanın rengi...'' sayfa/366 Kinyas ve Kayra/Hakan Günday
talihsizliklerin kıtası. 1870'de kıtanın ancak 10/1 sömürge iken; 1890 yılına varındığında sömürge olmayan kısım sadece 10/1 idi. bugün dahi: özgürlüklerine kavuşmuş olmalarına karşın, birçok açıdan dışa bağımlı olmasının yanısıra; iç savaşlar ile boğuşmaktadırlar.
Afrika topraklarına sömürgeci bir gözle bakıldığı zaman, oranın yeraltı, yerüstü zenginliklerini, insan gücünü kullanmak geliyor insanın aklına ki bunu yaptılar. O kadar çok karıştırdılar ki afrika toplumlarını kendi içlerinde, aklıma gelen en acı örnek; iki siyahi topluluğu burun ölçüsü farkından dolayı Tutsi ve Huttu diye ikiye bile ayırıp birbirlerini yoketmelerini sağladılar, zalimliklerini Afrika kıtasına taşıdılar. Üzücü.
Renklerinden dolayı 2. sınıf insan muamelesi gören bu toprağın insanları aslında insanlık tarihine ışık tutan toplumdurlar. kültür ve sanatta çok ileride olduklarını düşünüyorum, yaşadıkları acılarla birleştiği zaman bu çekilmiş çileler ortaya güzel sanat eserleri koyuyorlar. Batı dünyası tarafından elde avuçta tutulup kötü işler yapılması için olanak sağlanan devlet liderleri de oldu orada fakat nelson mandela, Lumumba gibi kendi toprağının insanları için (beyaz insanlar da dahil) güzel şeyler yapmayı amaç edinenlerde oldu..
Dünyanın en zengin yeraltı kaynaklarına, petrol ve elmas madenlerine sahip olan kara kıta, bu halde olmanın sebebi para mı? gıda mı? Her ülkeye bir nebze Afrikalı çocukların kanı bulaştı.
eğer gün olur devran döner ve afika'nın savanalarından zenci arkadaşlar akın akın, ellerinde palalarla aşıp gelirlerse ırmaklardan dünyada katliam ve vahşetin tanımı yeniden yazılır.
bin yıldır birikmiş bir kin nasıl kusulur, o zaman dünya görür. o zaman dünya, kandan akan nehirleri gerçekten görür. atalarının intikamı üzerine yemin etmiş orduların yapabilecekleri tahayyülüme dahi sığmıyor.
dünya'daki zulümlerin merkezi kabul edilebilecek, 6 kıtadan birisidir. beyaz adamın (avrupa ülkelerini kastediyorum) keşfinden sonra üzerinde kan, barut, göz yaşının eksik olmadigi kıtadir. dünya'nın üvey evladı da denilebilir.
sanırım afrika'yı en iyi anlatan şudur : ilaç göndermeye karar vermiştik afrika'ya, ancak hepsinin üzerinde tok karnına yazıyordu. (bkz: Charles Bukowski)
zulmün en işlek mekanıdır. zulüm sadece savaş olan mekanlarda değildir. kara kıta'da da zulüm vardır. zalimler her yerdedirler. özgürlük, demokrasi yalanlarıyla insanların dinlerini , dillerini ellerinden alan emperyalistlere gelince muhakkak ki allah hesabı en hızlı görendir.
birleşmiş milletlerin çıkan savaşlara göz yumması, bm kuruluşu olan unicef'in daha sonra orada yardım görünümlü misyonerlik yapması arasında kısır döngüye sahip, kara kıtadır.