arkadaş ben denizliden gelirken mevsim sonbahar aylardan kasım'dı ama kebabı hoş memleketimde haziran sıcağı var burası nasıl bir yerdir.ama önemli olan kebaba ve şırdana kavuşmak gerisi hikaye.*
çok özlediğim, bu hafta bayram tatili sayesinde gidip göreceğim memleketim.
okul nedeniyle 3 senedir ankara'dayım* ve her adana'dan ayrılışımda gün sayıyorum, bir daha ne zaman dönerim diye. turgut özal'ın o geniş caddelerinde yürümek sallana sallana, menderes'e inip gölün yanında bir çay içmek, sigara da olacak elbet yanında, sabah uyandığımda vıcık vıcık terlemek, kebapçı talat usta'dan bir kebap yemek istiyorum.
ankara'da ne zaman 01 plakalı bir araba görsem içim bir hoş oluyor. homesick oldum heralde sözlük.
ekim ayının sonlarına gelmemize rağmen hala kısa kolluların giyildiği hatta öğlenleri terlediğiniz, öğleden sonra ise harika bir havaya sahip olan şehir.
akşam üzeri göl kenarında arkadaşlar ile birlikte rakı içmenin tadı ise anlatılamayacak kadar güzel.
çukurovanın talihsiz kenti. aldığı kontrolsüz göçle büyüyen ama büyüdükçe köyleşen, bir çok etnik kökenden insanın bir arada yaşadığı,şalgamı,kebabı,bici bicisi,baraj gölü çok ünlü şehir. bir kaç yıldır hemen bitişik komşusu olan mersinin yıldızının giderek parlaması karşısında turizm potansiyeli gittikçe düşmektedir. özellikle mersine havaalanı projesi gerçekleşirse adana için daha da sıkıntılı zamanlar başlayacaktır.
şehirdeki otobüs muavinlerinin işportacı gibi barajyoluu balcalı çarşı çarşı ve sonunda da geliyo musun apla şeklinde bağırıştığı, yol iz sormak ya da şuraya hangi otobüs gidiyor diye bir dolmuşçuyu durdurmamanız gerektiğini bileceğiniz (aksi halde çok sinirli olabiliyorlar), otobüs şoförlerinin genelde cep telefonunda kavga ettiği ve "delikanlı adam ol, sana güzel bi çay içiririm ben" dediği, sizin acelenizin olduğu bir gün bindiğiniz dolmuşun saatini geçirmesi için 20yle gidip 3er durak arayla durup molalar verdiği, insanlarının genellikle yürümek için kaldırım yerine yolu tercih ettiği ve kornoya bastığınızda size dönüp ters bir bakış atıp aynen yola devam ettiği, kuralların olmadığı ama o kuralsızlığın bile bir kural olduğu ama bunların yanında daha sıcakkanlı ve yardımsever insanlar tanıyamayacağınız, dükkanlarına veya evlerine adım attığınızda en güzel şekilde yardımcı olan ve ağırlayan insanların yaşadığı, sokakta rahatça dolaşabileceğiniz ve daha güvenlisi olmayan; zira şu aralar yaşamakta olduğum şehirde göremediğim saygıyı görebileceğiniz yolda yürürken insanların saygılı bir şekilde yürüdüğü birbirlerine pat pat vurarak geçmek yerine yol verdiği, yemekten tutup giyimine, ev kiralarına kadar her şeyin çok çok ucuz olduğu, şırdan gibi ilk görüşte şok olabileceğiniz enteresan bir yiyeceğe sahip, şalgam ve kebabıyla ünlü olan şehir.