siyasi havayı koklamak suretiyle fırsat kollayan kişi. bir türlü oluşturamadı yeni oluşumu ya ben ona yanıyorum. bu ve bunun gibi hafif bir esintiyi rüzgar sanarak yelkenleri şişiren bi dünya politikacı geldi geçti siyasi tarihimizden ama şimdi ne ederler ne eylerler bilemem. şener'de 2 senedir bir türlü ısınamadı gitti azizim.
politikaya yeni bir yaklaşım getirmeye çalışan politikacı. ilgiyle izliyorum.
partilerin seçim harcamalarını finanse etme konusundaki fikrini benimsedim. parti üyelerinin ufak çaplı katkıları ile olmalı diyor. obama da aynı şekilde finanse etmiş son kazandığı seçimi. skytürk te anlatıyor.
iç anadoluda sivas ili yıldızeli ilçesinde görülmüş yeni bir akbaba türü. alınan duyumlara göre yıldızelinde görülen bu akbaba halk arasında telaşa neden oldu. genelde mütefekkirleriyle (bkz: sivaslı mütefekkirler) , şahinleriyle (bkz: muhsin yazıcıoğlu) ve aslanlarıyla (bkz: sivas kangal) bilinen sivas ilinde görülen bu akbaba yöre halkında "bu akbabayla tanınmak, anılmak istemeyiz, hem bu tüyü dökük akbabada kuş gribide vardır" cümlesinde kendini bulan haklı bir korku yarattı. bazı vatandaşlar bu akbabanın tek başına olmadıgını, diğer bazı leşçilerinde destegine sahip oldugunu hatta sivastanda bazı yandaşları oldugunu söylediler (bkz: clientalizm).
bazı vatandaşlar ise aslanı tilkiye bogdurtmak (bkz: tayyibi mandela yapmak) isteyenler oldugunu ve leşçinin bu nedenle musallat oldugunu eklediler. bu akbaba'ya duyulan igrentinin sebebini sivaslı ünlü psikolog deli kanlı söyle açıkladı:
-bu akbaba eğer aslanın ölmesini bekleyen bir leşçil olarak değil de, "bende aslanım arkadaş, diğer aslan arkadaşlarada yarısmada basarılar dilerim, ama ben arka teker değil ön teker olurum" diyerek meydana çıksaydı onu destekleyenler mutlaka olurdu; ki bakınız 22 temmuz seçimlerine ; sivas halkı o kadar güzel bir ayarlama yapmıştır ki kendi içinden çıkan yiğitleri (bkz: muhsin yazıcıoğlu) üzmeden 367 kere maşallah diyerek jakoben denyolara siyasal kafa atmayıda bilmiştir. ama bu leşçil; tilkiler sürüsü aslan sürüsüne kalleşçe saldırıp, küçük yaralanmalara sebep olduktan sonra fırsatçı bir şekilde ortaya çıkmıştır. tilkiler saldırmadan neden ayrılmadın, kim inanır senin gözünün leşte olmadığına? hatta bu leş sevici o kadar yüzsüzleşiyor ki; aslanların tepesinde leşleri için dolaşıyor ama hala ismi aslanların çeşmesi olan aktepe'de yazıyor ; "aslanlar beni atsınlar bu tepeden bende çamura yatayım, ağlayayım, sızlayayım, magdur ayagına yatayım " planları kuruyor, halkın ve sivaslınıbn zekasıyla katmerli dalga geciyor. işte nefretin başka bir sebebide bu. hatta o kadar ileri götürüyorki hayatında şarap , pardon üzüm yemediği halde" bende tilkiler gibi üzüm severim, anlarım üzümün iyisinden" diyecek kadar küçülüyor. nerede görülmüştür akbabaların üzüm yediği içtiği, hem eşşek hoşaftan anlarım dese inanacakmıyız çakal.
ak parti'li gibi görünmekten korkan edit: yukarıda başvurulan aslan, çakal benzetmesi sadece adı geçen kişiyi lötülemek amacıyla yapılmıştır. aslan olarak nitelenen grupta bu kötüleme sırasında sözün gidişatından mütevellit bazı faydalar elde etmiştir, söz bu canım tartılmaz, ölçülmez biçilmez...
bugun şöyle bir açıklama da bulunmuş, eski milletveki ve bakandır.
"Geçmişte söylenen sözler geride kaldı bugün yeni şeyler söyleme zamanı gelmiştir. Türkiye'nin yanlışlıkları ve gidişattaki eksiklikleri, bozuklukları baştan sona değiştirmek için geliyoruz. Bu sorumluluk duygusu içinde kararımızı verdik. Türkiye'nin yeni bir siyasi harekete, yeni bir siyasi partiye ihtiyacı var. Sizden aldığımız enerjiyle yerel seçimlerden sonra yeni bir siyasi partiyi kurmaya karar verdik"; dedi.
"Şunu kesinlikle belirtmek istiyorum ki bundan sonra ki gelişlerimizde dokunulmazlık zırhına bürünerek burada olmayacağız. Yani şu anda buraya dokunulmazlık zırhını çıkararak aranızdan biri olarak geldim. Bundan sonrada buraya dokunulmazlık gömlekleriyle gelmeyeceğim. Kuracağımız parti milletvekili dokunulmazlığına son verecektir. Hz. Ömer de, Hz. Ali de, Fatih Sultan Mehmed de vatandaşlar gibi kadının huzuruna çıkıp yargılanmıştır. Meclis'te yüzlerce dokunulmazlık dosyası var. Dünyada Türkiye'deki yolsuzluklardan söz ediliyor. Hergün televizyonlarda, kulislerde ve vatandaşların arasında bu ülkedeki yolsuzluk ve soygunlardan bahsediliyor. Çok sayıda dosya var ama hiçbirinin dokunulmazlıkları kaldırılmıyor. 6 yıldan beri kimsenin dokunulmazlığı kaldırılmadı. 16 yıl milletvekilliği yaptım ve Meclis'e tek dokunulmazlık dosyam gelmedi. Bunu içinizden biri olarak söylüyorum. 16 yıl milletvekilliği yaptım bunun 6 yılı bakanlıkta geçti. 10 yıl muhalefet partilerinde görev yaptım. Bu 16 yılda tek dokunulmazlığın kaldırılması talebiyle dosya meclise gelmemiştir. Ama bugün Meclis'te yüzlercesi var. Her türlü soygunun koruma altına alındığı bir Meclis bu ülkenin taleplerine uygun değildir. Onun için ilk önce bunu değiştireceğiz.;
Türkiye;'e kapalı kapılar ardından çok işler yapıldığını ve halkın hiçbir şeyi bilmediğini iddia eden Şener, Türkiye'yi şeffaf bir ülke yapmak için çalışacaklarını" söyledi. Ülkede yüzü gülen kimse kalmadığını belirten Şener konuşmasında, şöyle devam etti:
"Sır perdeleri altında Türkiye'de kaynakların nasıl dağıtıldığını hiç kimse bilmiyor. Diyoruz ki herkesin cebindeki 100 liranın 25 lirasını siyaset kullanıyor. Ne alırsanız alın bir şekilde siyaset paranızı kullanıyor. Devlete ait işletmeler satılıyor. Tüm bunlar kime satılıyor bilen var mı? Yoktur. Ancak, bizim iktidarımızda bunlar şeffaf olacak. internet sitelerinde olacak ve bilgisayar kullanmasını bilen her vatandaş bir tuşla devletin kaynaklarının nerelere aktarılacağını bilecek. Bunu bir başkası yapamaz. Sırtında küfe olanlar bunu yapamaz ancak bu siyasi hareket bunu yapar. Söylenecek çok söz var Türkiye;nin her yeri yangın yerine dönmüş. Herkes geçim sıkıntısı içinde yaşama mücadelesi veriyor. Geleceğinden endişe etmeyen insan kalmamış vaziyette. Ülke nereye gidiyor, siyaset nereye gidiyor. Biz duyarlı insanlar olarak bunları düşünüyoruz ve çıkış yolu arıyoruz. iki şeyi düşünüyoruz birincisi, 1.5 yıl önce bir genel seçim oldu. Yapılan seçimde yetki verdiğiniz, güç verdiğiniz iktidara taşıdığınız sorumlular seçimlerden bu yana bu ülkede ki hangi kötü gidişe dur dedi. iyi güzel olan ne yaptılar. Bu ülkede fabrikalar artmaya ve yatırımlar çoğalmaya mı başladı. Bu ülkede işsizlik azalmaya mı başladı. Bu ülke insanının yüzü güldü mü? Memurun işçinin emeklinin hangisinin yüzü gülüyor. Kavga etmek bu ülkenin vatandaşlına hiçbir şey kazandırmıyor. Bu ülkenin sevgiye hoşgörüye ihtiyacı vardır."
Abdüllatif Şener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kısa süre önce ;Biz kavgadan yana değiliz; derken şaşırdığını bildirirken, ;"Her gün kavga ederken ve kavga bir sanattır derken nasıl kavganın tarafı olunmaz?" Bu laftan sonra hızını alamadı ve "ABD'de yapılan seçimlerden sonra Obama'ya bir mektup yazdı ve o mektupta ;Dik dur ama kavga yapma" dedi. "Önce biz bir önümüze bakalım. içinde olmayan, kendinde olmayan bir şeyi sen nasıl başkasına öneriyorsun"; dedi. *
mahalle kahvesinde boşandığı eşi ile girdiği fentezi varyetalarını elin gavatlarına ballandıra ballandıra anlatan kahvehane sakinlerini andıran kişi. bu tanımda biraz giz varmış gibi görünüyor, hani şuçu günahı açık eder gibi. kimseler suçsuzdur da demiyorum da yediğin kaba tükürmeyeceksin diye bir laf edilir halk arasında. bundan mütevellit şöyle diyelim; arkadaşı olan komşusunun göz koyduğu hanımına, eski hikayelerini, sırlarını, özellerini anlatarak fitne verip mevcut durumdan vazife çıkarmaya çalışan kişidir.
emeklerine ter damlatmak yerine ayıpla lekelemektedir.
akp'deki samimiyetsizliğe başından beri katlanamamış, gazetecilere "benim bir komünist damarım var" demiş dürüst siyasetçi. tabii ki işi olamazdı deniz fenerleriyle, şaban dişlilerle, eroin kaçakçılarıyla...
abdullatif düşerken filmi başrol oyuncusu, eski takım arkadaslarını, eski partisinin kapatılması üzerine anlaşma yapmış, çıktıgı deligi begenmeyen evlat hesabı, hırsızlıgı belkide abdullatif ögretti o kadar yıl akçeli işlerden sorumlu bakandı kendisi.
laik atatürkçü müslüman. bu zamanda böylesini buldun mu parti kurdurcan, başbakan yapıcan. millet açtı, sefildi sikine takmayacaksın, ille de laik olsun ister çamurdan olsun.
Eskiden sevdiğim adam diyebileceğim insan. Sevdiğim derken en azından akp'nin içinde diğerlerine göre daha bir adamdı. Ama şu an bakıyorum ne yolsuzluklara adam gibi bir lafı var, ne cumhuriyet değerlerine saldıranlara bir iki kelamı var. mhp, akp ve refah küskünlerinin biraz da chplinin akacağı akp ile yarışamayacak yedek şeriatçı ve teslimiyetçi parti .
türkiye'de siyaset denen kavramın ne denli içine edilmiş, riyakar bir olgu olduğunu göstermiş son şahıs.
yeni bir siyasi oluşum içindeymiş kendisi. ülkeyi feraha çıkaracakmış da, yolsuzluklar sona erecekmiş de, şeffaflık esas alınacakmış da, mış...
hadi bunları geçtim, her politikacının asılsız zırvaları...
şu anki iktidara bok atıyor bir de şimdi gittiği yerlerde yaptığı konuşmalarda. özellikle dikkatimi vererek dinledim, "6 senedir ne ihaleler, ne yolsuzluklar döndü, bilmiyor muyuz?" diye argümanlar öne sürüyor. türlü konuda daha yeni ayrıldığı partiye sallıyor. lan en basitinden adama demezler mi "sen o zaman nerelerdeydin?" diye, "sen ne halttın madem?" diye? kendi partini kuracağın zaman mı aklına geldi bunları dile getirmek? "ak parti gömleğimi çıkardım, şimdi kendi yolumdaydım." diyor. ben de "yokum!" diyorum.(yokum diyor!)
o değil de, biz ne gömlek değiştirenler gördük latifciğim, kokuşmuşlukları dün gibi hala üzerlerinde. bi' ütüle öyle gel sen şimdi, mikrobu ölsün.
