bu devlet için kurşun atan da, yiyen de bizizm için şereflidir. merhum reis, devleti için çalışmıştı, size göre bu devlet için çalışanlar piyonsa, burda sorun devlet için kurşun sıkan ellerde değil, sizin hastalıklı devlet algınızdadır.
Kullanıldığı devlet tarafından öldürülen piyon. Kendi başına silah kaçakçılığı, parası karşılığı suikast düzenleme, uyuşturucu kaçakçılığı işlerine girersen böyle harcıyorlar işte. SAdece kullanılan bir piyon olarak kalıyorsun. Onun dışında bahçelievler katliamında katledilen suçsuz, günahsız 7 insanın kanları hala elindedir. Katildir, katliamcıdır. Bahçelievler'de 7 genci boğdurarak, kafalarına kurşun sıkarak öldürten adam şerefli oluyorsa vay bu ülkenin haline.
Onun da içinde mor dağlara türkü söylemek, uzaktan geçen turnalara el sallamak vardı. O bir devre damgasını vurdu ama içindeki türküyü hiç duymadılar, dinlemediler.. Yükselen canhıraş çığlıkların ortasında hep bir "sebep" olarak görüldü, gösterildi. Oysa bir insanın tek başına bu kadar "çok sebep" olması mümkün değildi. "Utanç Duvarları" gibi yükselen tek yanlı sese verilen bir cevabı özleyenlere ve "Utanç Duvarları"nın acımasız mimarlarınadır sözümüz. *
ergenekon davası kapsamında ortaya çıkan bir fotoğrafta abdullah öcalan ile pkk kampında futbol oynadığı üzerine yorumlar yapılan merhum. bu olay gerçek ise de pek şaşırtmayacaktır şahsımı... zira kendisinin yaşadığı dönemde bir çok operasyonda kullanıldığı bilinen bir gerçektir. böylesine sikindirik bir örgütün de içine sızabilmiş olması muhtemeldir. gene de fotoğraf ile ilgili kesin sonucu beklemek "göt olmamak" adına yerinde olacaktır. annesinin kürt olduğu yönünde de çeşitli sözlük yazarlarının, subjektif tespitleri olduğu gözlemlenmiş ve oturuyor olunması vesilesi ile gülünememiştir.
dipnot: yanlış anlaşılmasın annesinin kürt kökenli olma ihtimali değil, bu sebep ile ucuz milliyetçilik yapmaya çalışan antifaşizan(!) arkadaşların, çelişkili yaşantılarıdır.
abdullah öcalanla top oynadı mı bilmiyorum ama kendisinin kürt olma ihtimali vardır.annesi remziye çatlının resmi http://www.nethabercilik.com/images/news/56166.jpg (burda tam belli olmuyor ama tvde yerde kürt kadınları gibi ağzını kapatttığını görmüşlüğüm vardır)
cüneyt arcayürek üstada göre; kendisi susurluk kazasından sağ kurtulmuş olup. odunla dövülmek suretiyle öldürülmüştür. kanıtlar arasında kaza yapan aracın çarptığı yerle zıt konumda olması ve o taraftan aldığı darbelerle ölmesi gösterilmiştir.
mükemmel, hd kalitesinde fotoğrafla pkk'lı olduğu ispatlanmış kişidir.
o bu değil de, çatlı'ya bok atan sevgili komünist gençlerimiz, devrimci abilerinin 1970'lerde apo ile enseye şaplak göte parmak olduğunu çok çabuk unutuyorlar.
1980 öncesi solcuların yaptığı katliamlardan bihaber olan komünist gençliğin ağızlarından salyalar akarak hakaret ettikleri bir ülkücüdür. öldüyse mekanı uçmağ olsun, bir şekilde hayattaysa bahtı açık olsundur.
"öyle bir yalan yalan söyleki, herkes bu kadar büyük yalan da olmaz herhalde diyerek inansın" dusturu ile devam edegelen ergenekon soruşturması kapsamında fotoğrafı* servis edilen merhum koca başkan.
manyak mısınız lan, kim inanır buna?
bazılarının salyalarını akıtmıştır. isteyen varsa jennifer lopez'in falan pornografik fotoları var, verebilirim.
peşin: fotoğraf gerçek çıkarsa göt olma ihtimalini göze aldım.
Hakkında garip garip asparagas haberler yapılan adam. kendis hakkında yorum yapmayı pek sevmem ( kendisini sevmediğimden değil) de Bu ne lan her çirkin insanı apoya her esmer insanı PKKlıya benzetmek nereden çıktı? Yolda görülen her çirkin insan ki bunlar Kürt oluyor PKKlı mı?
Akılları sıra işte ergenekonla PKKnın ilişkileri vardı demeye getirecekler. Kurtlar vadisi senaryosu önce TVde oynuyor sonra Ergenekon soruşturmasında.
1956 yılında Nevşehir'de doğdu.
1977'de Ülkü Ocakları Ankara il başkanı oldu.
25 Mayıs 1978'de de ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan yardımcılığına seçildi.
11 Temmuz 1978'de Ankara'da Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç.Dr. Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olayının faili olarak Ankara 5. Sulh Ceza mahkemesi'nce hakkında gıyabi tevkif kararı verildi.
9 Ekim 1978'de de Ankara Bahçelievler'de 7 TiP'linin öldürülmesi olayının planlayıcısı ve başsorumlusu olduğu iddialarına ilişkin tutuklama kararı olayın üzerinden 4 yıl 4 ay geçmesinden sonra gerçekleştirilebildi.
1979'da istanbul'a yerleşerek Hasan Kurtoğlu kimliğini kullandı.
istanbul'da kaldığı dönemde Ağca'nın hapisten kaçma eylemini Oral Çelik'le birlikte organize ettiği, Ağca'ya pasaport temin ederek, evinde sakladığı iddia ediliyor.
12 Eylül darbesini izleyen aylarda yurtdışına çıktı.
13 Mayıs 1981'deki Papa suikastinin tertipçilerinden olduğu ileri sürüldü.
22 Şubat 1982'de isviçre'de Mehmet Özbay adına düzenlenmiş kimlikle yakalandı.
1983'de devlet adına Ermeni terör örgütü Asala'ya karşı gayri resmi silahlı bir mücadele başlattı.
21 mart 1990'da Bostadel cezaevinden kaçtı.
1993'de Türkiye'ye geldi ve taşıdığı Şahin Ekli adına düzenlenmiş pasaport ile gözaltına alındı. Parmak izleri yıllar sonra Ömer Lütfi Topal'ı öldüren otomatik silahlardan birinin şarjöründe de bulundu.
Türkiye'de Mehmet Özbay sahte kimliğini kullandı.
6 şirkete ortak olduğu ve ticaret hayatına da atıldığı, Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde PKK'nın finansörü olarak görülen işadamlarına yönelik operasyonlarda yeraldığı iddia ediliyor.
3 Kasım 1996'da Susurluk ilçesi yakınlarındaki kazada öldü.
Ergenekon davasının ikinci iddianamesine ait 70 bin sayfalık eklerde, Kıskaç adlı gizli tanığın ifadesinde Çatlı'nın ölümüyle ilgili çarpıcı bir iddiayı içerdi : "Susurluk kazasında Mercedes'in arka koltuğunda oturan Abdullah Çatlı'nın sadece sağ kolu kırılmıştı, ancak olay yerine gelen Jitem'ciler odunla döve döve öldürdü."
ikinci Ergenekon iddianamesinin delilleri açıklandı. Gizli tanık Kıskaç, JiTEM'ci bir başçavuşun kendisine "Abdullah Çatlı'nın kazada sadece kolu kırılmıştı. Odunla öldürdük" dediğini iddia etti..
Ergenekon davasının ikinci iddianamesine ilişkin 248 klasörden oluşan ve 2 DVD'ye kaydedilen 70 bin sayfalık ekleri dijital ortama aktarılması işlemi tamamlandı. Ergenekon davasının görüldüğü istanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanık sayısına göre çoğalttığı DVD'ler dün sanık avukatlarına verildi. Bu ek belgelere göre, sanık emekli generaller Ergenekon savcıları hakkında bilgi topladı. ikinci iddianamenin ekleri arasında yer alan gizli tanık 'Kıskaç', ifadesinde "Susurluk kazasında Mercedes'in arka sol koltuğunda oturan Abdullah Çatlı'nın sadece sağ kolunun kırıldığını, ancak olay yerine gelen JiTEM'cilerin odunla vura vura öldürdüğünü" ileri sürdü.
"ÇATLI'NIN SAĞ KOLU KIRILMIŞTI"
Gizli tanık Kıskaç'ın, 30 Kasım 2008 tarihinde alınan ifadesinde, Antalya JiTEM'de görevli başçavuş Hakan'ın kendisine, "Bütün uyuşturucu babalarını Abdullah Çatlı'ya biz vurdurduk, sonra o kendi çıkarları için çalışmaya başladı. Her şeyin bir sonunun geleceğini bilmeliydi. Zannediyor musun bu bir trafik kazası, bizde kayıtları var. Araç çarptıktan sonra Abdullah Çatlı sağdı. Sağ kolu kırılmıştı, yaralıydı. Araba sağ ön taraftan çarpmış, Abdullah Çatlı arka solda oturuyordu. Kolunu büktük, köpek gibi yalvarıyordu. Trafik kazasından değil, darptan öldü. Abdullah Çatlı'yı odunla öldürdük" dediğini iddia etti.
'KAZAYI JiTEM AYARLADI'
Kıskaç, başçavuş Hakan'a, Sedat Bucak'ı kastederek "Öbürünü niye öldürmediniz" diye sorduğunda ise "Antep'ten tut Silopi'ye kadar olan bölümde bir güzergâh var, bu adamın 14 bin silahlı adamı var, bu güzergâhı kaybetmek istemiyoruz' yanıtını aldığını aktardı. Kıskaç, başçavuş Hakan'ın daha sonra, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Oduncu'nun kazanın oluş şekliyle ilgili gerçekleri dillendirmeye çalıştığını, ancak onu kimsenin dinlemediğini söylediğini öne sürdü. Kıskaç, başçavuş Hakan'ın, Susurluk'ta meydana gelen kazayı kendilerinin ayarladığını, aracın arkasından JiTEM mensuplarının takip ettiğini, Osman Gürbüz'ün takip eden araçta olduğunu söylediğini iddia etti. Kendisine "Osman Gürbüz, Veli Küçük'ün adamıdır" dendiğini de ileri süren Kıskaç ifadesinde ayrıca şunları söyledi: "Bize çalış, sana kimlik çıkaralım, dokunulmazlığın olsun dediler. JiTEM terörle mücadale için kurulmuş bir birim olmasına rağmen terör hariç her türlü haraç ve koparma işleriyle uğraşıyorlardı."
