boyun büküp esrarengiz bir şeylere,
kendiliğinden vurmak dünya yalnızlığına.
derin ve anlaşılmaz,hissel sarhoşluk halimdir,
aşk
boğulmaktır denize karşı bir manzarada..
sessizce çığlıklara bürüyüp kalp atışlarını,
bir sandalda geleceğe kaybolmaktır,
aşk
tesadüfen çarpılmaktır bir kamyon ağırlığına..
dayanılmazlığı öğrenip,
acılarla tesadüflenmektir aynı kahırla..
aşk
süresizce kaybolmak yangın ortasında,
ve ya eskimek bazı yaşanmışlıklarla..
aşk
sonuna varmadan başından anlamlandırılan,
insanı kasıp kavuran fırtınanın ardından gelendir..
...çok özledi onu sonra bir sigara yaktı gecenin en koyu anını yaran kırmızı ateşiyle, içine çekti ölümü derin derin nefesler şeklinde ve sonra düşündü, aşk neydi ki aslında? sabah uyandığında telefonunda sıralı mesajlar, onca uzağa rağmen sevmek onu....aşk, anlamamak, anlayamamak ne yaptığını ya da yapacağını. bir bira kupasının en kalın yerinde biriken bira köpüğü gibi somut olsada aşk....seninle yaşananı en güzeli sevgilim.
--spoiler--
Aşk ya sen varken ya da yokken yine sürecek
Ya karanfil ya gül olup kapına gelecek
Umutsuzca yollarında bekleyecek
Adım adım seni hissedecek
--spoiler--
çocukluğum sendin, o liseli kalbi pır pır atan genç kızlıgım da...
her gece yastığıma senden bir damla daha akıtsam da senin de dediğin gibi "mezar olarak kalacak"...
tanım: Aşk acıya tutkuyla bağlanmaktır. dikenli telleri avuçlamak, üstüne gözyaşını akıtmaktır. mutsuzluğunda derman bulmaktır...
herkesin bir gün yaşamasını dilediğimdir.
ben hiç yaşamadım aşk nedir, bilmem.
tutkuyla, istekle, hatta sevgiyle bile ilgisi olmasa gerek.
bambaşka bir şey.
bu yüzden herkesin yaşadığını iddia edip kendini kandırdığı..
gerçek aşkı yaşamış bir insanın gözleri bile bir başka parlamalıdır.
insani çoğu zaman gereksiz davranışlara iten bir duygudur,hayır aslında duyguda değildir,dahada öte kalbinizdeki kimi zaman sımsıcak kimi zaman buz gibi soğuk olan hisler bütünüdür.insanı dengesizliğe* sürükler kimi zaman, kimi zaman da mutlu eder.Yine seviyorum,yine kendimi* tanıyamıyorum...
insanın içini yakan duygu.
yaşanırken iyi ki var iyi ki insanız iyi ki aşık oluyoruz diye düşündürür bittiğinde ise lanetler yağdırtır.
insanı kendisine yabancılaştırır.
bir günü çok mutlu diğer günü hayalet gibi geçirmenize sebep olur.
bir gün öncesinde hiç tanımadığınız varlığından bile haberdar olmadığınız insanın bir gün sonra hayatınızın merkezinde olmasıdır bir nevi..dünya onun etrafında döner.o gider.. dünya durur.bir bakmışsın bir zamanlar hiç tanımadığın biri için şimdi hayatını ikinci plana atıyorsun.hayatın ondan öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılmış.arada mantık olaya karışmaya çalışır.içinden bir ses 'aylar önce tanımıyordun onu gayette mutluydun şimdi de hiç tanışmamışsınız gibi düşün' der.ama işler öyle yürümez.
dedim ya hayatınız değişmiştir ondan öncesi ve sonrası olarak.bir süre bir daha o duyguyu yaşayamayacağınızı düşünürsünüz ama zaman siler herşeyi.sonra yine aşık olur yine ayrılır yine aynı acıları yaşarsınız.
kısır bir döngüdür aşk.
dünyanın en yaygın, buna rağmen kimsenin çare bulmak istemediği salgını. üzerine üzerine yürünen günün her dakikasında, umutla beklenen, eninde sonunda gelen, sabırla bekleyene.
bir şarhosluktur uzadikca sizi boktan hallere sokan bir türlü ayiltamayan meydir aşk. ergec ayilirsin ama sarhosluktan sonra gelen bir ayilmanin manasizliğini tasidiğin için kendini alenen ponza tasi gibi anlamsiz hissedersin. gene sarhos olabilmek için beklersin sadece...
belki de bir manyaklik olabilir ask ama asksiz bir hayata hayat denebilir mi? denemez ve sadece ezbere yasanmiş hayat denir.