gereksiz yere abartılan saçmalıklar zinciri. hele bir de 'seviyoruz ama ayrılmak zorundayız' tipleri vardır ki evlere şenlik. sanki italyan mafyasının kızı mübarek, öyle bir kendini önemseme halleri, ezikçe aşk acısı çekme tripler falan. şişmiş gözlerin ilgi çekici olduğunu sanmak, dinleyip isteyip istemediğini bilmeden herkese değersiz anılarını anlatmak. hayır yani iki insan birbirini gerçekten seviyorsa onları ölüm dışında bir şey ayıramaz arkadaş, gerisi hava cıva, aşk acısı çekmek isteyen çaresizlerin uydurması.
avucunuzda yüreğinizle bir günde üç şehir değiştirmektir... gecenin bir yarısı başladığınız yere döndüğünüzde acının verdiği yorgunlukla yüreğinizi göğsünüze bastırarak eğer ki gözyaşlarınız izin verirse uyursunuz... ya da siz o yaşları silmeyi bekleyen el için kendinizi yollara vurmuşken o sizin gözyaşlarınızda bogulmanıza aldırış etmez... başı da sonu da acıdır... gittiğinde geriye size yaşamanız gereken kocaman bir acı bırakır... ve siz onu yaşarsınız...
git ,
yokluğuna cabuk alısırım
hadi git
hayallerime kandığımdan beri
sen benim
bu ev viran
viran bu o da
simdi masumca bir söz lazım bana
zor ,
hayalinle yasamak hayli zor
biranda silemessin
alıskanlıklar var
biran düsün
neler yitirdiğini
yeniden baslamak anca dilde kolay
sen yoksun sevdiğim
güllerde manamı var ?
su öten bülbül kuru bir emek ,
ne olur gitme
bütün sözlerim yalan
dedin ya ayrılık dilde kolay
ask ,
ya sen varken ya da yokken yine sürecek
ya karanfil ya gül olup kapına gelecek
umutsuzca yollarında bekleyecek
adım adım seni hissedecek http://www.youtube.com/watch?v=YBksaY-wMBE
"vay anasını bee, böyle bir şey miymiş?" dedirten kelimedir. aşık olunan kişi doğru kişiyse tadından yenmez o zaman. sevdikçe sevesiniz gelir. aşık oldukça aşık olasınız... duygular karışır, düğümlenir adeta. görecelidir aslında aşk kavramı. kişiden kişiye değişir. ne kadar anlatılmaya çalışılsa da anlatılamaz aslında. kimine göre sevebilme eylemini gerçekleştirmenizin akabinde, tüm hücrelerinizi saran bir boktur. kimine göre sevip de kavuşamamanın diğer adıdır. kimine göre sevip, beraber olup, bir zaman sonra ayrılmakla başlar gerçek aşk. kimine göre şu an bulunduğu yerdir, doğru adrestir.
gerçek aşk nedir diye düşünmeden edemez insan. yalanı da mı vardır bunun? nereden anlaşılır doğruluğu? bana göre gerçek aşk, doğru aşk, "o"nun yanındayken mutlu olabilmektir. sonsuz mutluluktur. herşeyi ertelemektir bir bakıma. hatta hayatı bile ertelemek... iş güç yalandır. geleceği düşünmez olursunuz. ama unutulan bir şey vardır ki; aşk, gelecektir. geleceğinizdir aşkı size sunan kişi. bunun bilincine vardığınızda ise sımsıkı tutunursunuz hayata. on yüz bin kilo çikolata yemiş kadar mutlu olursunuz. bir yeriniz ağrısa, "öpsün geçer" dersiniz. öper ve geçer. budur işte aşk. bir öpücüğüyle dünyaya daha farklı bakabilmektir. yıllardır böğrünüzün taa içinde yaşanan umutsuzluklar onun bir öpücüğüyle gidiverir. bir dokunuşuyla herşey, herkes silinir.
kalabalığın en içinde olduğunuz zamanlarda bile, "o" yanınızdaysa başbaşa olduğunuzu sanarsınız. etraftakiler yoktur, hiçliktir onlar. sadece birer hiçlik... işte aşktır bunun bir diğer adı. "öp de geçsin" derken, bu cümlenin gerçekliğine inanabilmektir.
dünyadan uzaklaştıran, ruhun keşfedilmeyen noktalarını bulduran, bazen sonsuz maviliklere çıkartan, bazen binlerce metre derinlere indiren, nefes aldıran ve nefes kesen, mantıklı düşünmeye engel olan, bazen nefrete çok yakın bazen de kilometrelerce uzak, her çarptığında farklı hissettiren, doyumsuz duygu.
ask sevdigi kisiyi gözünden bile sakinmasidir, ask her gece yatdigin da gözlerini kapadigin onun yüzünü görmektir, ask karsilikli olunca her gün yeniden dogmaktir, ama ask karsiliksiz olunca acidir, acitir, daima kapanmayan yaradir, ask zordur, yasamasi da yasatmasi da.
ne kelimeler nede cümlelerin gücü yeter bu hissiyatı anlatmaya.anlatılamaz bi$ey.
kimi zaman aglatır
kimi zaman güldürür
kimi zaman öldürür
kimi zaman süründürür
ama yinede her$eye ragmen mutlusundur..en büyük mutlulugun onu tanımaktır.iyi ki dersin...
günümüz gençliği tarafından hayatın anlamıdır aşk. onlar için ülke elden gidiyormuş, dünya yok olucakmış pek umursamazlar. onlar için tek önemli konu AŞK'tır.
ayrıca: aşkı fazla ciddiye almamak gerekir. sonuçta fazla kapılırsan, kendini ona esir edersin.
büyüdükçe anlam değiştiren, bizimle ve yaşadığımız hayatın koşullarıyla biçimlenen bir olgu. ilk okul aşkımız vardır mesela, mektuplar yazılır, birlikte öğle yemekleri yenir, ufak çocuk kıza çikolata armağan eder bu bir aşktır. sonra lisede aşık olunur, kantinde yenen yemekler yerini cafelerde buluşmaya bırakır. sahilde elele yürünür, ıslanılır, sevdiği kızın okulunun duvarına "seni seviyorum" yazar çocuk, bu da aşktır. biraz daha büyüyünce dokunmayı ister ten, öpüşmeyi... geceleri birlikte geçirmeyi, nefessiz kalmayı... bunun adını da aşk koyarız. ve her zaman ilkokulda çikolata ısmarlayan çocuk olmaz, yanımızda uyuyan kişi.. aşk bizimle birlite büyür, elimizde farklı anlamlara bürünür. sevişirken de büyük haz alır ama insan, hiçbir heyecan kantinde yemek yediğin ilk aşkın kadar mutluluk vermez sana. her yeni anlamda hayatına giren mutluluk ve aşk, bir öncekinin tadını unutturur...
deniz seki'nin yorumu ile muhteşem bir şarkı. sözleri;
Unutmak ne zor bir kelime
Hele bir de sevdanın yükü üzerindeyse
Umutlanamazsın ya da unutturamazsın
Yüreğin fena halde çırpınır durur kendi derdine
Umutlanamazsın ya da unutturamazsın
Yüreğin fena halde çırpınır durur kendi derdine
Aşk öyle bir büyü ki öyle bir büyü ki anlayamazsın
Göze alsan olmaz aşka gönül doymaz
Seven kalbi istesen de susturamazsın.
bütün duygularınıza hükmeden bir birini bir birini harekete geçiren aptal eden lanet şey. sonunda bitap düşüp derin bir çaresizliğe gömülene kadar çektiğiniz hastalık.
eninde sonunda biten duygu. çoktur önceleri, gereğinden çok. bol miktarda sunarsınız, hiç bitmeyecek gibi. bir gün dönüp baktığınızda bitmiştir. karşıdaki insan müsriflik yapıp harcamıştır. tüketmiştir.