ahşap pencere kenarlarındaki macunları tırnaklarımızla kazıyıp adeta bir sanat yapmaktı.
bizim penceredeki macunlar bitince ben gidip apartman kapısının pencerisinden takviye alıyordum. tabi oradaki macunda bitiriyordu bir müddet sonra. o zaman hemen ercan'ların apartman kapısına dadanıyordum. sürekli macunu yenileniyordu çünkü.
biz çocukken cep telefonu, bilgisaray nedir bilmezdik. tek eğlencemiz sokaklarda saklambaç, iştop, yerden yüksek oynamak falandı. toprakta oynamayan, çamura bulaşmayan bir nesil yetişiyor, ne acı. biz çocukken bayramlar da eşsizdi, kiyafetlerimizi başucumuza koyar öyle uyurduk. sokakta top oynarken ezan okunduğunda durur, bitmesini beklerdik. arkadaşlıklar bambaşkaydı, sadıktı herkes birbirine. asla saygısız degildik. güzel günlerdi bir daha asla yaşayamayacağımızı bildiğimiz tatlı günlerdi. doksanlarda doğduysan neşeli bir çocukluk geçirmişsindir. doksanlarda doğduysan hala o zaman ki samimiyet kokan dizileri özlüyorsundur. doksanlarda doğduysan, şimdiki çocuklara bakıp iyi ki doksanlarda doğdum diyorsundur. çünkü sokakta oynayan son çucuklar bizlerdik!
karbon kağıdıyla resim yapıp da kendisinin yaptığına inandırmaya çalışan, sobada ekmek kızartmanın zevkine varmış olan ve aynı sobanın yanında leğende banyo yapma makamına erişen, sırt tarafında ev desenli yeleklerden mutlaka giymiş olan, mino sakızı ağzına boşaltan, leblebi tozunu ağzına aldıktan sonra konuşan, ekrandaki ördeği tabancayla vurunca 'nası oluyo ki aceba yeaa' diye mantık kurmaya çalışan efsanevi neslin çocukluk dönemiydi doksanlar. hatırlamak bile mutluluk verir adama.
(bkz: hayır ağlamıyorum gözüme entry kaçtı)
her bahar gelişinde bacak ağrıları çekmektir. çünkü tüm çocuklar dışarı çıkar, ip atlar, seksek , top oynar akşama kadar. 1 - 2 hafta bacaklarımın ağrısından uyuyamazdım ben.
akşam ezanıyla eve koşmaktır.
annem işten gelirken miço alsın diye pencerede beklemektir.
taso oynarken bütün mahalleyi ütmektir.
evinde kablolu tv olanların zengin sayıldığı yıllardır.
tek çocuk olmanın yadırgandığı zamanlardır illa 3 4 kardeş olman lazımdır.
atariye kaset aldırmak için babaya yalvarmaktır.
ne biliyim.güzeldi yıllardı be insanlar daha masumdu sanki
Hıdrellez geceleri her mahalledeki ateşten atlayıp eve kapkara gelip terlikle dayak yemektir.
arkadaşlarla cin peri muhabbeti yapıp gece korkudan yatağa sıçmaktır.
Hayatı sokakta öğrenen son nesildir bunlar. Oyunlarını oyun gibi oynamış, kavgalarını mertçe yumrukla yapmış son nesildir.
Edit: eksileyen günümüz burger king ergenleri Gibi avrat kılıklı değillerdir. Sevdiği kadını ite çakala bırakıp boyundan posundan utanmadan kaçmazlar. Iş bu sebepten yaşıtları hatunlar bu gevşeklerden değil bahsi geçen orta yaşlı delikanlılardan etkilenir.
saklambaç, istop, yakalanmaç, yakar top, seksek, uzun eşek, misket, tarlada maç yapmak, kulaktan kulağa gibi oyunların oynandığı şimdi ki çocukların anlayamayacağı kadar eğlenceli günler yaşamak.