özelikle sokağa çıkma yasaklarında bilyalı araba yapılır, yokuş aşağı dilini çıkararak kaymak gibisi yoktu.
bir çok zorluğa karşın sorunsuz zamanlar yaratılırdı, evde, sokakta, okulda olsun eğlenebileceğimiz bu kadar şey bir daha gelir mi diye sorduğum yıllar. la bebeler siz bilyalı gördünüz mü hiç... ahahahah. ey gidi yıllar ey.
halen yapıyorlar mı bilmiyorum. çok uzun süre oldu müzik kasedi almayalı. cd lerin falan daha sadece nasada kullanıldığı günlerdi. hard discleri uzaya giden mekiklere koydukları zamanlar. hatırlarsın işte.
aldığımız müzik kasetlerinin içerisinden katlanmış halde bir kağıt çıkardı. hani şu albümdeki tüm şarkıların sözlerinin olduğu ve parçayı kimin yazıp bestelediğini gösteren kağıt. ulan ne severdim kasedi alır almaz o katlanmış kağıdı açıp şarkı sözlerini okumayı, ezberlemeyi. özellikle albüm yabancı ise.
google mı var olm ozaman, youtube mu var.
şimdi geriye dönüp bakınca bir daha asla yaşanamayacak zevkler listesinde.
annemizin "akşam ezanında evde ol." demesi.
annenin balkona/pencereye çıkıp ismimizi bağırması eve gel diye ve o sesin tüm sokakta yankılanması.
mahallede oynan maçlar ve inen camlar.
arkadaşların tasodan kaynaklanan küslüğünün mahalle maçında bitmesi.
evdekiler para verip dur durak bilmeden bakkala koşmak. (bakkal diyorum farkındaysanız.)
ufacık şeyler mutlu olmayı bilmek.
şirinler çizgi filmini kaçırmamak.
tüm aile televizyon izleyip çay içmek, meyve yemek.
günlerdir hiç durmadan dışarıda saklambaç, kör ebe, istop, 9 taş gibi oyunlar oynamak.
dışarıda kolu komşunun oturup kapı önlerinde akşamın geç saatlerine kadar muhabbet etmesi.
bana bir masal anlat baba şarkısını dinlediğimiz zaman o günleri hatırlamak dolu gözlerle.
(o zamanlar dostluk vardı, komşuluk ölmemişti, kaynaşma vardı, sevgi ve saygı vardı. insan gerçekten o günleri doya doya yaşamışsa özlememek elde değil. ah yıllar ah insana en büyük acıyı zaman verir bunu unutmayın. saygılar.)
-action men oyuncaklarına bakıp bakıp iç geçirmektir.
-bisikletle bütün şehri gezmek, bunu yaparken de kendi kendine motor sesi çıkarmaktır.
-inşaat kenarlarından tuğla kırıkları, kum , çakıl vs. toplayıp kendi inşaatını yapmaktır.
-parklardaki fıskiyelerin arasına dalıp hiç bir tanesinin seni ıslatmasına izin vermeyerek aralarında koşturmaktır.
-okul çıkışlarında top oynayıp kan ter içinde eve gitmektir.
-ansiklopedi karıştırmak, içinde ilgi çeken bir şey bulduğunda saatlerce okumaktır.
-avmlere sadece ayın 15\'inde gitmektir.
-ateri tabancasıyla ördek vurmanın nasıl olduğunu merak etmektir.
-\"aganigi naganigi\"nin ne olduğunu anaya babaya sorup, büyüyünce öğrenirsin cevabını almaktır.
-televizyonda gösterilen kömür olmuş adamlardan korkup geceleri karanlıkta uyuyamamaktır.**
-leblebi tozu temel besin kaynaklarından biridir.
-sokaklarda taso, bilye oynamak topaç çevirmektir.
-eline çekiç çivi alıp tahtalardan kendi oyuncağını yapmaya çalışmaktır.
-soma üstünde ısıtılan ekmeğin üstüne yağ çalıp yemektir.
-telefonu 2 kere çaldıktan sonra açılan ve olabildiğince kısa konuşulan bir alet olarak bilmektir.
-mavi önlük giymek, beyaz yakalık takmaktır.
-arkadaşlarını evinden çağırmaktır.
-meyve ağaçlarına dadanmak, sonra motoru bozana kadar yemektir.
-eline bakkal defteri tutuşturan anneyle pazarlık etmek, gofretle başlayıp sakıza tamah olmaktır.
-ailecek televizyon izlerken bir kadının göğüsleri gözükünce utanmaktır.
-yalnız zamanlarda ise cine 5'e gözleri kısarak bakıp şifreyi çözmeye çalışmaktır.
-güzel bir çocukluk sahibi olmaktır, kırda, bayırda, sokakta oynamak özgür olmak, saf olmaktır.
bu 21.yy bize hiç yaramadı arkadaş çocukluğumuzla birlikte insanlığımızı da yitirmişiz.
ekmek almak için bakkala gidince, para üstüyle şıpsevdi sakızı almak demek.
ateride mario oynamak demek. powerrangers izlemek demek.
pika pikaaa diye sokaklarda dolaşıp, taso oynama demek.
en önemliside artık kaybolmuş çocukluğun sonnesli olmak demek.
90 larda çocuk olmak başlığının 2006 da atılması o dönemde çocuk olan birinin büyümesini beklemek gibi birşey sanırım.
her neyse;
90 larda çocuk olmak ilkellikle teknoloji arasındaki geçiş sürecine maruz kalmış insanların yaşadığı zaman dilimidir.
Her ne kadar teknoloji bakımından bugünkü çocuklarla yarışamasalar bile, 90 larda çocuk olanlar; çocukluklarını ve çocukluğun getirdiği duyguları yaşayabilmiş şanslı dönem çocuklarıdır. Bu çocukların mahalle maçlarında, bugünün zavallı çocuklarının Pes'ten aldığı zevkin çok daha fazlasını aldıkları bir gerçektir. Özenilmesi gereken yokluk zamanıdır.
hastalandığımız zaman ateşimizi almak için annem alnımıza sirkeli bez koyardı. bi sike yarar mıydı? yaramazdı elbet. yinede koyardı işte. belkide yarıyorduda bizim haberimiz yoktu.
çocukluğunu sokaklarda dolu dolu geçiren içinde bulunduğum son nesil. hatırlayanlar bilir mevsimin her döneminde popüler olan oyunlar çıkardı. sonbahar misket dönemiydi bizim için ilkbahar sporcu kartı kışın zaten kar topu, çamur yazın ise bilyalı, çizgi film sokaklarda kızlı erkekli yakan toplar, saklambaçlar, top oynamalar... çok özledim be sözlük...
susam sokağı.
kaset.
mahalle maçları.
alman kalesi.
sobalı ev.
insan ilişkilerinin daha samimi olması.
siyah önlük.
alf.
yalan rüzgarı.
(bkz: refleks)
(bkz: beyaz önlük)
(bkz: tüzmen)
(bkz: cemali)
(bkz: af). evelallah
(bkz: oya bora)
(bkz: hakan peker)
gazete den kupon biriktirmek.
yerli malı haftası.
(bkz: porno dergiler)
uçurtma.
(bkz: meşin top)
(bkz: kokulu silgi) ve daha nicesi..
Sokakta oynarken 'anne acıktım' diye bağırıp annenin hazırladığı peynir ekmeği afiyetle mideye indirmek.. Hava karardıktan sonra bile saklambaç oynamaya devam etmek. Sokak arkadaşlarını kardeş bilmek ve her şeyi onlarla paylaşmak. Saflık, temizlik ve mutluluktur 90'lar...