en şanslı çocukluğu geçiren yaşıtlarımdır.
teknolojinin güzelliğini en iyi bilenler bizlerizdir çünkü.
çok özledim çocukluğumu nerden hatırlattınız arkadaş.
sokakta son ayı oynatanları görmektir. yaklasık çingenelerin en azından 1000 yıllık işiydi. çünkü çok eski belgelerde bahsedilir. 90 larda silindi gitti.
-hadi olumm . koca karılar hamamda nasıl bayılıyor bir göster bakiiim.
gırgır geçeyim derken netekim kelimesinin dillere sakız gibi yapışmasıdır o yıllarda çocuk olmak. herşey evrenlidir o yıllarda. siyah beyaz tek kanallı televizyonlarda hep o vardır. hep onun dediği şeyler kazınmıştır beyinlere o yıllarda netekim. o şeyleri tekrar etmeye gerek yok tabi. çok yazıldı ve çizildi...
clementine deki yaratıktan korkmak, on yüz bin baloncuk çıkarmak, her cüney arkın filminden sonra mahallede kavga çıkarmak, üzerinde fare pisliği yalanına inanıp eti puf tan nefret etmek, yeke yeke yi dinleyip kafa sallamak, kızlara lambada yapalımmı teklifinde bulunmak v.s v.s.......... şimdide o günleri özlemek.
çocukluk dönemini 80 li yıllarda yaşamış olmak 2000 li yıllardan daha iyidir.en azından sınav sayısı bugünkün üçte biridir.bu da daha çok oyun, daha çok özgürlük demektir.
nereye çufçufluyoruz sözünü kimin söylediğini bilmek kadar zevk verici, lambada kadar eğlenceli, annenizin mavi ped torbalarını şişirip patlatmak kadar haylazca, istop un aslında stop olduğunu öğrenmek kadar dumur edici, şirine'yi asla ve asla gargamel'in yapmadığını bilmek kadar keyifli, ninja kaplumbağaları rönesans sanatçısı sanmak kadar çocukçaydı işte.
çocukluğun en güzel yaşandığı dönemdir
site çocukluğu değilde genelde mahalle çocukluğu şeklinde geçmiştir
oyun oynamaktan eve gidilmez, susam sokağının hiçbir bölümü atlanmaz...
o dönemlerde kısacık şortlarla bisiklete bindiğimi, seksek oynadığımı ya da ip atladığımı hatırlıyorum, şimdi aynı yaşlardaki kızları o şortlarla dışarıya çıkarmak ürkütüyor anne babaları.