sahadaki olaylar ve sonucunda olanlar itibari ile gene haklı çıktığım bir başka derbidir..
(#35645875) söylüyorum sürekli fazla coşmayacaksın. sonrasında rezil kepaze olursun her anlamda. bir maç kaybedersin şirazen kayar bu psikoloji ile beşiktaş sendelemeye de başlayabilir adamlar farkında değil. altı üstü bir teneke kupa ancak insan psikolojisi böyledir. sezon sonunda bu entiriyi de referans gösterebilirim gene haklı çıktım diye muhtemelen..
Lensin attığı golü souzaya verilen ofsaytı sahaya inen taraftarı sahaya giren yedek kulübesini neden kimse konuşmuyor? Bir beşiktaş taraftarı da çıksın evet golü saymadı desin, ofsayt yoktu desin. Her şeye at gözlüğü ile bakılmaz ki. Tosic ne olursa olsun kendini kaybedip o kafayı uzatmayacaktı. Efendim fener çirkeflik ile kazanmış. Karşılıklı birbiri üzerine oynama vardı maçta. Fenerin üzerine yıkılmasının mantığı yok. Sadece kazanan Fenerbahçe oldu. Kimsenin zoruna gitmeyecek. Zaten güzel oynuyorsun baskı altına almışsın işine baksan maç senin olacak. ivan bebek olayında bile Fenerbahçe oyuncuları profesyonel davranmadılar diye eleştirildi o katliama rağmen. Beşiktaş taraftarının bu derece haykırmasının nedeni haksızlık değil zoruna gitmesidir. Net.
çok net bir şekilde tosic in takım arkadaşlarının hakkına ihanet ettiği maç olmuştur. takımın takır takır oynuyor, fenerbahçe'ye top oynatmıyor sen gidiyorsun rakip takım futbolcusuna kafa atıyorsun ve profesyonel olan adam kendini yere atıyor ve seni attırıyor. eğer orada birşey yapmasan ve maç çıkışında dişarı gel seninle görüşücez desen o zaman mantıklı bir hareket olurdu. beşiktaş ilk devre bir çok pozisyon buldu ve bunları gole çevirememenin cezasını ödedi. bunlardan biri gol olsaydı daha farklı bitebilirdi bu maç, fenerbahçe az pozisyona girerek bunlardan birini gole çevirdi.
(bkz: fanatiklik aptallıktır)
maçı değerlendirirken;
souza'nın ofsayt pozisyonunu atlamayın.
tosic'in yaptığı mallığı savunacak kadar düşmeyin.
kjaer'in yanağını sıkan çakma filozofu unutmayın.
düdük çalıp oynayın dedikten sonra iptal edilen golü de unutmayın.
sahaya giren efendi taraftarları unutun onlar türk futboluna yakışmıyor, ben bu adamlara beşiktaşlı demem çünkü tanıdığım iyi beşiktaşlılara yazık olur.
yedek oyuncunun lens'e müdahale etmesini normal karşılamayın.
altı üstü saçma bir futbol maçı yüzünden tanımadığınız insanlara orosbu çocuğu diyecek kadar düşmeyin.
dün akşamdan beri sosyal medya ve sözlüklerde hatta televizyonlarda fenerbahçe aşağılamaları çok canımı sıktı. bu sebepten bi kaç konu üzerine yazmak istedim.
1- Hakem
beşiktaşlıların ağladığı gibi hakem yanlı değil kötüydü. maçın kontrolünü kaybetti. aşağıdaki örnekte de görebilirsiniz;
- ilk yarım saatte RVP, Oğuzhan, Alper, Marcelo sarı görmeliydi.
- Tosic'in atılması doğru karar. Ama o zamana kadar sarı kart görmüş olması gereken RVP'de onunla atılmalıydı.
- Josef'in önü boş depara kalktığı pozisyonun ofsaytla alakası yoktu.
- Lens'in iptal edilen golü nizamiydi.
- son dakikalarda şener atılmalıydı.
hakem feneri kolladı diyen beşiktaşlılarda geçen sezon ki 3-2 lik maça bi baksınlar. attığınız 3 golün ikisi hatalıydı.
2- oynanan futbol
Fener'in niyeti top oynamamaktı diyerek feneri ezikleyenler. ilk yarı kadıköyde pozizyonunuz yok lan. ne çabuk unuttunuz. tamam fenerbahçe 2 senedir sıkıcı futbol oynuyor beşiktaş güzel futbol oynuyor. ama hangi takım her zaman güzel futbol oynayabilir ki! ona göre oynasaydınız o zaman.
3- "RVP de tam fenerbahçeli olmuş"
RVP ikinci sezonunu geçiriyor burda. başka hangi maçta buna benzer bir halini gördünüz. RVP dün akşam utanılacak hareketler yaptı tamam. ama daha iki hafta önce panenka penaltısı attığı için amedspor kalecisinden özür dileyen de bu adamdı. tek maçta adamı öldürdünüz. böyle devam ederse zaten ölsün de. bi de bu hareketlerin fenerbahçelilerle ne alakası var lan.
4- şerefli takım, efendi beşiktaş
futbolda faul diye bi olgu var. faulün yapılma anına ve şiddetine göre de kartlar var. her faul yapan adamı dövmeye çalıştınız akşam. bu mu efendilik?
soyunma odasına giden futbolcuların önünü kesip boğazını sıkmak mı efendilik?
yedek futbolcunun saha içine saldırması mı efendilik?
taraftarın sahaya girmesi mi efendilik?
tam kadro sahaya çıkıp, tribünleri doldurup, mermiye kafa atan futbol oynayıp yenilince " süt kupası" demek mi efendilik?
takımın en büyük yaşayan değerinin pascal nouma olması mı efendilik?
devre arası şampiyonluk yarışı yaptığın takımın kaptanıyla anlaşma yapmak mı efendilik?
Ben fenerbahçede oynamak istiyorum diyen mehmet ekici için olcan şahan'ı gönderip kadro dışı bıraktırmak mı efendilik?
sanki siz şereflisiniz biz orospu çocuğuyuz. futbol pis bir oyun. her takım aynı derecede şereflidir ve aynı derece şerefsizdir.
türk futbol tarihine utançla yazılmış maçtır. utanacak kadar karakterli olanlar için tabi. ben kendi adıma beşiktaşlı olarak tosic'in amatörlüğüne üzülüyor ve utanıyorum.
bir ali palabıyık klasiği. bu adamın yönettiği son on maçta beşiktaş sadece 3 galibiyet alabildi. bir sorun bakalım neden böyle oldu. düşünün. taraflı maç yönetmekte usta olan bu şeref yoksunu hakem bozuntusu ve oynamamak kavga etmek için gelen bir fenerbahçe ve ağlayan bir başkan. daha diyecek bir şeyimiz yok. maç katledilmiştir.
fenerbahçe kırmızı karttan önce şut çekemedi, maçtaki tek isabetli şutuyla da maçı aldı. oyun olarak ilk yarı beşiktaş olarak daha iyiydik.
gel gelelim futbol asla sadece futbol değildir. kırmızı görmesi gereken van persie iken tosicin amatörce sinirine hakim olamaması sebebiyle kırmızı gören tosic oldu. van persie de aynı pozisyonda kırmızı görmeliydi fakat hakem vermedi. hakem zaten maçı yönetemedi. maç başı tartışmalarda sarı verse oyunculara kuzu gibi olurdu oyuncular ama saçmaladı, idare etmeye çalıştı kartsız.
bu kupayı ciddiye aldığımız yok da fenerbahçenin eldeki tek kupa şansı neredeyse ztk olduğu için ona göre motivasyon ve tahrik planıyla maça çıkıp istediğini haklı veya haksız aldı.
profesyonel düşünmeyi futbolcular ve şenol hoca becerebilmeli. van persie gibi tahrik edecek çok oyuncu olabilir ama buna zihinsel ve psikolojik karşı durabilme profesyonelliğine de ulaşmak lazım.
tosic dışında bir çok ceza alacak aktörler olacaktır. yönetici, futbolcu veya tribün ceza alabilir. en azından normal koşullarda alır.
Malum kırılma anına kadar maçı izleyen herkes Beşiktaş'ın turu atlayacağını düşünüyordur. Ancak Şu unutulmamalı; fenerle oynuyorsan hakem faktörünü her zaman göz önünde tutmak zorundasın.
Maça gelirsek;
Beşiktaş fenerin ne yapmak istediğinin farkındaydı aslında
Yani Fenerbahçe'nin taktiğinin beklemek, tempoyu düşürmek olduğunu biliyordu. fenerin maçı domine edebilecek gücü ve yeteneği yoktu.sabırla bekleyip rakibin hatasını beklemek üzerine kurulu bir sistemi var. Bunda da başarılı oldular. Bu sistemi bozmak için öne geçmek zorundaydı beşiktaş. yapamadı.tosiç'in kırmızı kartı her şeyi bitiren bir hamle oldu.
beşiktaş, duygusal kırılmaları kaldırabilecek bir güçte olmadığını ukrayna'da göstermişti. bu maçta da aynısı oldu. beşiktaş 10 kişi kalmadı sadece o dakikada, golü de yemiş gibi bir psikolojiye girdi. oysa bunu avantaja çevirebilirdi. ikinci yarıya agresif bir futbolla çıkabilirdi sahaya. Öyle bir tribün baskısı olurdu ki Van Persie top oynayamazdı. Oyundan çıkmak durumunda kalırdı. Beşiktaş tribünleri de işini iyi yapamadı. sadece bağırmakla, kültür-fizik hareketleri yapmakla olmuyor bu işler.
Şenol Güneş, krizi yönetemeyerek ve hiçbir rolü olmayan Cenk gibi bir adamı sahada tutarak zaten sınıfta kaldı.
Tüm bunların yanında Fenerbahçe ne yaptı? Aslında iyi bir savunma yapamadı. çok fazla pozisyon verdi Beşiktaşa. Beceriksizlik fenerin başarısı oldu. Ve tabiki ayak oyunları.
Fenerbahçe bu tür işleri en iyi bilen takım Türkiye'de. Van Persie de Fenerbahçe ahlakını ve eğitimini gerçekten iyi almış.
aklıma takılan bir husus var;
Fenerbahçelilere Beşiktaş'ı yenmek yetmiyor. Rakipleri kışkırsınlar, saldırgan hale gelsin istiyorlar. ve sonunda da hiçbir şey yapmamış gibi davranıyorlar. Volkan Demirel'in son dakikalarda topu kontrol ettikten sonra sırf rakibi ve taraftarı tahrik etmek için atlaması tuhaf bir psikoloji. Yeniyorsun, tur atlıyorsun. Sana hiçbir faydası yok bunu yapmanın? Ne diye taraftarın siniriyle üzüntüsüyle alay ediyorsun?
Bir zaman sonra kimse bu maçı hatırlamayacak. Ama şunu herkes biliyor ki; Van Persie dünkü maçla birlikte başka futbolcu oldu. Volkan yaptığı çirkinliklere bir yenisini daha ekledi. Ve Fenerbahçe bildiğimiz Fenerbahçe olarak kaldı.
geçen hafta 4 4 lük olan takım bu hafta hakem yardımıyla maç kazanınca pavalı köpekler sanki avrupa kupasını kazanmışcasına sevinmişlerdir.üzülüyorum bu köpeklere oynanan oyun ortada ama bu köpeklerin bir galibiyete hemen sevinebilme özellikleri var gerçekten acınası bir durum.
işin komiği maç öncesi fenerbahçe forumlarında yazanların yüzde 90'ı maçtan umutsuz olduğu halde, hatta 'inşallah fark yemeyiz' dedikleri halde maç sonrası sanki ya zaten yenerdik, siz kimsiniz vs.. gibi söylemlerle birden özgüven patlaması yaşamaları. it gibi korkan adamlar tabelada skoru görünce aslan kesiliyor. işte türkiye'deki taraftar gerçeği. kendilerini komik duruma düşürüyorlar farkında değiller.
Öyle ya da böyle Fener kazanmıştır ve günü kurtarmıştır.
Fener bu kadar kötü bir dönemdeyken maçı kazandılar dile taraftara kızmak olmaz.
Ayrıca tanıdığım hatta birlikte maç seyrettiğim bir çok delikanlı fenerli arkadaşım da maça değil sonuca sevindiler, birbirimizi öptük, hayırlı olsun dedik. Maç bitti.
Birisi söylemiş ben yazayım. Bir Beşiktaş taraftarı olarak Lens'in attığı ikinci gol buz gibi goldü. Hakem düdüğü çaldı. Hatalı çaldı. Çünkü biz henüz yerleşmemiştik ama çaldı. Olay bitti. Kendi hatasını Fener'in golünü iptal ederek kapatmaya çalıştı. Neyse ki Beşiktaş o arada beraberliğe getirmedi oyunu. Çok olay olurdu. Hakemin o sırada beyni yanmıştı. Yapacağını zaten yaptı.
Alper'in Lens'e attığı top ofsaytta olabilir de olmayabilir de. Ofsayt dese bu sefer aynı tantanayı Fener yapacaktı. Yapacak bir şey yok. Yan hakemlerin vereceği karardı, günahı da onların boyuna.
Skrtel'in pozisyonunun penaltı olduğunu da sanmıyorum. Çok ucuz penaltı olurdu. Ama o pozisyonun hemen öncesinde Cenk'i ceza sahasının içinde biri sarılıp indiriyor. Bence o daha çok tartışılası bir pozisyondu.
Şenol Güneş'in açıklamalarını da dinledim Kjaer'in açıklamalarını da. Açıkçası görüntüleri de görünce Şenol Güneş'e hak vermek mümkün gelmedi. Hakeme kızmakla yüzde bir milyon haklı olsa da bunun intikamını Kjaer'den mi çıkarması gerekirdi. Ya Kjaer de Van Persie gibi çenesini tutarak kendini yere atsaydı. Olaylar nerelere varırdı? Yakışmadı gerçekten Şenol Hocaya.. Hem de hiç. Kjaer çok sağduyulu davrandı bence. Aklından sinsilik geçse bizim için çok daha kötü sonuçlar olurdu. Hatta iki kulüp arasında tadavisi çok daha uzun sürecek bir gerginliğe neden olurdu. Kjaer gibi sağlam karakterli futbolculara her takımın ihtiyacı var. Fenerliler gurur duysunlar. iyi adam.
Fikret Orman'ı statın açılışındaki aşırı abartılı ve yağlı konuşmasına rağmen severim. Belki onun yerinde ben olsam, başkanı olduğum kulübün menfaati için daha beterini yapardım.Ben daha çok olaylara yaklaşımını ve genel olarak taraftarı tahrik etmemeye yönelik konuşmalarını severim. Ama Türkiye Kupası'na süt kupası falan demek komik şeyler. Bu lafları yedirirler sonra adama. Bir kulüp başkanı olarak tebriklerini sunmalı ve hayırlı olsun diyerek yoluna devam etmeliydi. Bırak o ağızları taraftarlar yapsın.
Sahaya giren taraftarlara gelince... Başta fenerbahçe olmak üzere her rakip camiaya söylemeliyim ki bu adamlar her takımın içinde var. Fanatiklileri ile takımlarına herhangi bir mağlubiyetten daha fazla zarar veren sorunlu kişiler. Bu insanlar sahaya girerken, sahada olsun ekran başında olsun "vur, kır" diyen bir dolu düşüncesiz taraftar olmasına rağmen, ondan daha fazla da kızan, hatta bağırarak, destek verenlere saldıran sadece futbol seyretmek isteyen daha da kalabalık bir grup var. Bu insanları, bizi unutmayın. Ben sahaya bir fenerli girse tüm fenerlilerin böyle olduğunu düşünmem.
Evet, kendi takımım hakkında tüm söyleyeceklerim bunlar.
Gelelim diğer faktörlere.
Başta hakem. Ali Palabıyık...
Aslında iyi niyetle yaklaştı maça. Kart göstermeden bu maçı tamamlar mıyım düşüncesi en büyük yanılgısı oldu. Bütün spor yazarlarının söylediği gibi; maçın başında Oğuzhan ve Van persie'ye kart gösterse olaylar hiç bu hale gelmeyecekti.
Fenerbahçe'ye gelince... Kabul edin ki iyi top oynayamıyorsunuz. Bir sorun var ama Fenerbahçe gerçekten bu olmamalı. Bu galibiyete gerçekten sindire sindire sevinen bir fenerli var mı? Günü kurtarmak Fenerbahçe'yi kurtarır mı? Fenerbahçe son bir kaç yıldır rakibi oynatmamak taktiği ile sahaya çıkıyor. 10 kişi kalan rakibinize kontra atak golü atıyorsunuz! Yani biz 10 kişi ile hücuma çıkmışken. Fenerbahçe'ye bu oyun tüm samimiyetimle söylüyorum yakışmıyor. Sahaya giden, ekran başına oturan taraftara da yazık.
Bazı Fenerli arkadaşlarım - bazıları hepsi değil- Van Persie'nin saha içinde yaptıklarını profesyonellik olarak gördüklerini söyledi. Kesinlikle katılmıyorum. Profesyonellik bu olsaydı bu adam Arsenal ve Manu'da oynarken de bunları yapardı. Oralarda profesyonel değil miydi. Ben arkadaşlarıma söylediklerimi burada da yazayım.
Tarih: 3 Haziran 2002. Türkiye - Brezilya maçı. Hakan Ünsal taça çıkan topu Rivaldo'ya atıyor. Rivaldo dizine çarpan topu sanki suratına gelmiş gibi kendini yere atıyor ve Güney Koreli Hakem Young Joo Kim'e bunu yediriyor. Hakem veriyor Hakan Ünsal'a kırmızı kartı. Zaten 10 kişi götürdüğümüz ve yenik durumda olduğumuz maçta 9 kişi kalıyoruz. Şimdi Rivaldo'nun bu yaptığı da profesyonellik miydi? Eğer sırf galibiyete gölge düşmesin diye "evet" diyecek olursanız milli takımımızın da Hakan Ünsal'ın da hakkını yemiş olursunuz. Gerçi kim ne derse desin o dönem oynadığı Barcelona taraftarı ve takımı bunu kabul etmedi. Ve dünya kupası dönüşünde kupayı kaldırmış olmasına rağmen Rivaldo'yu Milan'a şutladılar. Bizim kazanmaya odaklı futbol kültürümüz Avrupa ve Dünya futbolunda inanın kabul görmüyor. Kendini yere atan, penaltı ve kırmızı kart aldırmaya çalışan oyuncusunu ilk önce kendi taraftarı ıslıklıyor. O yüzden bu oyuncular bu hareketleri oralarda yapamıyorlar. Gönül ister ki Fener uefa'da yoluna devam edebildiği kadar etsin. Van Persie görün bakalım o hareketleri Avrupa arenasında yapabilecek mi? Peki Türk futbolseveri bunu mu hakediyor.
Tarih 9 Temmuz 2006. Dünya Kupası finali. Fransa - italya. Maç 1-1 bitmiş ve uzatmalara gitmiş. Marco Materazzi sonradan basından da öğrendiğimiz kadarı ile Fransız Zidane'a kızkardeşi ile ilgili gerçekten ağza alınmayacak denli ağır bir küfür ediyor. Zidane da kendine hakim olamıyor ve kafayı atıyor. Sonrasında kırmızı kart ile oyundan atılıyor. maçı penaltı atışları sonucu italya kazanıp Dünya Şampiyonu oluyor. Şimdi italyan futbolseverler sevindiler mi? Sevindiler. Onların futbol mantalitesi de bize yakın. Ama kupadan da olsa bu Oyuncuların değerini değiştirmedi. Aksine Zidane daha değerli oldu. 4 yıl sonra Zidane'den pişmanlık içinde özür dilese de olan olmuş artık. Bugün materazzi'nin nerede olduğunu bilen var mı? Ya da futbol kariyerini Hindistan'da bitirdiğini. Peki Ya futbolla biraz ilgili olup da Zidane'ın nerede olduğunu bilmeyen var mı? Piyasa değeri 781 milyon euro olan Real Madrid'in teknik direktörlüğünde ve şampiyon olacak gibi...
Kısacası rakibini eksiltmek, haksız penaltı almaya çalışmak profesyonellik değil ahlaksızlıktır. Kendi meslekdaşlarına karşı saygısızlıktır. Bunun arkasında da durmayın gerçekten. Size galibiyet getirmiş olsa bile. Gün gelir size de aynısını bir başkası yapar, anlarsınız.
Yaptığı faulün arkasından elini şortunun içine sokarak Tosiç'e ne söylediğini biz belki hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz. Belki dört yıl sonra Tosiç'ten özür dileyecek. Ama Nouma elini şortunun içine sokup salladığında bizim gösterdiğimiz tepkiyi bir beşiktaşlı olarak Fenerbahçe'den de beklemek kabul edersiniz ki en doğal hakkımız. Ama görüyor ki Fener camiasının bir kısmı "Van Persie persiler" şeklinde paylaşım yaparak kabulleniyor olayı. Gerçekten bu denli büyük bir camiaya bu kısa süreçli sevinçler yakışmıyor. ileride bunlar dile dolanacaktır.
Futbol oynamayı amaç edinmiş oyuncularla keyifli maçlar seyretmemiz temennilerimle.