Erken anlaşılması güzel olan, lakin aşırı panik yapılmaması gereken mevzulardır. La bi durun, hele 40'ı geçin , hem de şöyle 5 sene falan geçin , öyle başlayın ağlamaya. Tamam, yemeye-içmeye, spora şimdiden dikkat, çok önemli, ama 30'lar hala candır, panik yok...
çevrende bir tane sağlam dost dediğin insan kalırsa şükret.
yalnızlık, hissizlik, bıkkınlık hissiyatı.. bunu yaşamaya bünyeyi hazırla.
türlü türlü dertler, sorunlar. biri gidip biri gelse neyse de hepsi üst üste gelecek.
yirmili yaşlardaki enerjin olmayacak. o zamanlar gece hayatı keyifli gelirdi ama şimdi evde sakince kafa dinlemek daha mantıklı gelecek.
az insan ile muhatap olup, kendini huzur bulduğun işlerle uğraşırken bulacaksın.
ve aslında her şeyin ve herkesin sahte olduğunu anlayacaksın ki en ağırı bu olacak.
Hayatındaki bazı insanların duygusal yükten başka sana kattığı hiçbir şey yok… bu insanlardan ya da kötü hatıralarından kurtulman şart, yoksa önüne bakamıyorsun…
30 yaşı değilde 32 yaşından sonra Kendi deneyimlerim ile yazacağım. Bu yazdıklarım güncel Türkiye gerçekleri ile doğru orantılıdır.
30 yaşından sonra ev sahibi olunması çok zor.
Fiziksel olarak ne kadar antreman yapsanız da artık eskisi gibi atik olamamak.
Bir çok konuda üşengeç olup evde oturmayı sevmek.
30 yaşından sonra başlayayım diyip kariyer sahibi olamıyorsunuz en azından istediğiniz kariyerde.
Bir kadın ile ilişkinizde bir buçuk yılı devirip evlilik konusunda kadın geri plana çekiyorsa kesinlikle sizi ilk fırsatta terk edecektir.
insanlar herşeyi size karşı kullanabilir. Bundan dolayı çok fazla sır vermemek en faydalıdır.
Kadınlarla gezip tozmak yatıp kalkmak içinizdeki o burukluğu boşluğu alıp götüremez.
Ne olursa olsun her insan sizi birgün kandıracaktır. Dost dediğiniz bir iki kişi dışında kimseye değer vermeyin. Tabi bu aile hariç sizi kesin seven ki zordur eşiniz belki sever bunlar dışında insanları umursamayın.
Hayatının kalitesini, huzurunu arttırmayan; hayatına farklılık katmayan herhangi gibi birini, ne vaadederse etsin, ne kadar iyi/güzel/seksi/akıllı olursa olsun hayatında tutmamak.
Hayatın; lüzumsuz dramayı, kaprisi, kıskançlık krizlerini, özgüvensizlik tezahürlerini, kararsızlık ve türlü abuk tereddütleri tolere edecek kadar uzun olmadığını anlıyorsun.
Dışarıdan ne gelirse gelsin, kul kaderini yaşar, göğüs gerilir ama sorun içerideyse uğraşmaya değmez.
hayatımı çok boş yaşadığımı farkettim ve kendime hobi ve spor edindim. olabildiğince farklı farklı yerler görmeye çalışıyorum. geziyorum ve bunu gösteriyorum.