bugün

...all is well...
Hindistan filmlerinin en komiği.
IMDB tafafından 8+yı almış ve hak etmiş bir filmdir.
Bilen bilir..

– Bir makine nedir? Neden gülüyorsun sen?
+ Mühendislik okumak benim çocukluk hayalimdi, efendim. Sonunda burada olduğum için, çok mutluyum.
– O kadar hevesli olma. Makine’yi tanımla.
+ Bir makine, insanın daha az emek harcamasını sağlayan herhangi bir şeydir.
– Daha ayrıntılı, lütfen?
+ işi kolaylaştıran, ya da zamandan kazandıran herhangi bir şeydir makine. Sıcak günlerde, bir tuşa basarsınız, serin hava gelir.Klima… Bir makine! Kilometrelerce uzaktaki arkadaşlarınızla konuşursunuz.
Telefon… bir makine! Saniyeler içinde milyonlarca işlem yaparsınız.
Hesap makinesi… bir makine! Etrafımız makinelerle dolu. Kalemden fermuara kadar hepsi makine! Aynı saniye içinde aşağı ve yukarı.
Aşağı ve yukarı.
– Tanım dedim sana.
+ Ben de tanım yaptım, efendim.
– Sınavda bunu mu yazacaksın? Bu bir makine, aşağı yukarı… Aptal!
Başka tanımlayacak olan?.. Evet?
+ Efendim, makineler hareketleri kısıtlanacak şekilde biraraya getirilmiş parçalardan oluşan bir bütündür ve bu da demektir ki, güç ve hareket, vida ve yuvasına girmesi, levyenin kaldıraç gibi kullanılması, çıkrık ve dönme noktası vb. olaylarda, aktarılabilir ve dönüştürülebilir hale getirilir, özellikle de az ya da çok komplike olarak, hareketli parçalar kombinasyonundan, ya da tekerlek, levye, dişli gibi basit parçalardan oluşan yapılardır.
– Enfes. Mükemmel. Oturabilirsin.
+ Teşekkürler.

+Efendim, ben de aynı şeyleri, sadece daha basit bir dil kullanarak söyledim.
– Daha basit bir dil istiyorsan, git güzel sanatlara yazıl.
+ Ama efendim, anlamını da bilmemiz gerekmiyor mu? Sadece kitaptaki tanımı ezberlemenin anlamı nedir ki?
– Kitaptan daha mı zeki olduğunu söylüyorsun? Geçmek istiyorsanız, kitaptaki tanımı yazacaksınız, küçük bey.
+ Ama başka kitaplar da var..
– Çık dışarı!
+ Neden?
– Daha basit bir dille, dışarı! Aptal! Evet, makinelerden bahsediyorduk.. Neden geri döndün?
+ Birşey unutmuşum efendim.
– Ne unuttun?
+ Görsel ya da dokunsal yollarla; aydınlanma, anlama, bilgiyi artırma, beynin eğitilmesi amacıyla yapılmış olan; resimli, resimsiz, kauçuk kapak, kâğıt kaplama, jelatinli, jelatinsiz türleri olup; içerisinde önsöz, tanıtım, fihrist bulunan; bilgileri kaydeden, analiz eden, özetleyen, organize eden aletlerdir.
– Bu da ne demek?
+ Kitap, efendim. Kitaplarımı unutmuşum, alabilir miyim?
– Neden daha basitçe söylemedin?
+ Az önce denemiştim, efendim. Ama basitçesi işe yaramadı
Film hoş güzel komik de beni asıl yaran alt yazısı oldu. adamlar gülüyor alt yazı geçiyor
- ehehehe

neler var allahım yaaa.
en az slumodg kadar ilgiyi hak eden ama hintçe çekildiği için gereken ilgiyi pek görememiş bir underrated film. Hem komik hem duygusal hem de öğretici güzel bir film. uzun ama zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.

şansınız varsa kaçırmayın.. all is well...
hayata yön verebilecek, hayatlara yön verdirtebilecek filmlerden.

şimdi benim bakış açımdan bakmanız da önemli. mesleğim* gereği bu filme daha farklı bakmış olabilirim.

evde tek başıma izledim bu filmi, ertesi gün götürdüm okula ve diğer tüm öğretmenlere de izlettim.

--spoiler--
filmdeki mesajlar 'sivil' olarak ne kadar etkileyici ise de, bir öğretmene verdiği mesajlar açısından daha önemli, daha vurucu.

'muhammed ali'yi babası şarkıcı olması için zorlasaydı? ya da micheal jackson'u boksör olması için kursalara yollasalardı dünya nasıl bir yer olurdu?'

bu soru bir öğretmen için çok önemli. ben öğrencilerime matematik öğretirken bazen kendimi kaybetip:
'bunu öğreneceksiniz! bu sizin ileride evleneceğiniz kadını, altınızda olacak arabayı, içinde oturacağınız evi belirleyecek!' dediğimi hatırlıyorum.

evet 'sistem', bu. ama öğretmen olarak sistemi arkamı alıp hunharca öğrenciye saldırmaktansa, sistemi kendi istediğimiz yönüne çevirmek de (çevirmeye çalışmak da) var. sisteme karşı öğrencinin yanında olmak da var.

en azından ''sistemin düzeltmeye çalışacak, 'insanı önemseyen, kafalarını sikmemeye çalışan' hale getirmeye çalışan öğretmenler'' de yetiştirebilirim bir öğretmen olarak.

bende bu fikri yeşertmişse bu film güzeldir.

neyse, zaten ''sonuncu sorusu 'kompozisyon' olan sınavlar'' gibi bir kabusu olan ben için bu yazı bile çok çok iyiydi. daha fazla uzatmamalıyım.
--spoiler--

not:
öğretmenseniz kesinlikle izleyin ve yorumunuzu bana söyleyin, lütfen...
sabahleyin feysbukta sıkça dolaşan bir video izledim. 1 dakikadan biraz fazla olan videoyu görünce tebessüm ettim. videonun sonunda da 3 idiots yazıyordu.
gogıla arattırdım, buldum işte, bu bir filmmiş.
partlara baktım götüm yemedi önce izlemeye 9-10 tane yirmişer dakikalık part. sıkılırım diye düşündüm ilk partta kapatmaya yeltendim, hele bi dur dedim sonra biraz daha izleyeyim. sonra peyderpey filme ısınmaya başladım. sanırım 5. parttan sonra kendimi fena kaptırdım.
sevgilim arıyor açmıyorum, mesajlara yarım saat sonra, part değiştirirken cevap yazıyorum o derece olmuşum. yatağımın hemen yanında bulunan masanın üstü bira şişesi dolu, fıstık, sigara gırla giderken, onları bile ihmal eder oldum.
filme öyle kitlenmişim ki üzerine yattığım kolum karıncalandı, sırt üstü yatar pozisyona geçtim.
sürekli gülerek ve hayretle izlediğim filmin, sonlarına doğru ağlamaya başladım yemin ederim göz yaşlarım yastığa şıp şıpp dökülmeye başladı. 3 ayrı sahnede ağladım, ki hayatta sulugöz biri değilimdir. annem girdi bir ara odaya napıyorsun dedi, aklıma soğan doğruyorum, toz kaçtı lafları geldi ama; mekana uygun değildi bu klasik yalan. sigara dedim sadece... dumanı yaktı da.
izlediğim en iyi film diyebilirim, bir an kendinizi gülümserken,bir an bir şeyler üzerine düşünürken, bir an gözlerinizi dolmuş bir şekilde bulabilirsiniz.
all is well diye bağırmak gelir içinizden.
hindistan da öğrenci olmanın nasıl birşey olduğunu anlatıyor. klişe dansları haricinde sıkılmayacağınız bir film. imdb zaten 8.3 vermiş ve haketmiş bir film.
Filmin kötü olduğunu düşünenler gitsin recep ivedik falan izlesin.
4 defa izledim yine izlerim günümüzdeki gerek eğitim sorunu gerek meslek seçim hatası gayet başarılı bir şekilde anlatılmış.
zubi dubi zubi dubi pum paara.. dilime dolandı ama kimseye açıklayamıyorum. * keşke bu dans olaylarını yapmasalarmış diye düşündüm bu şarkı başlarken ama sözleri çok güzel ve gündemdeki şarkıları aklımdan silmeye yetti. belki de izlediğim en anlamlı filmlerden..ol iz vel.
hint yapımı olduğundan biraz çekinerek yaklaşılsa da acayip mesajlar veren komik bir filmdir kesinlikle tavsiye edilir.
virüs lakaplı dekan, birinci sınıflara mükemmelliğin sembolü olarak kendisine verilen astronot tükenmez kalemden yola çıkarak konuşma yapar. onlara dolma kalemlerin uzayda işe yaramadığını ve bu kalemin üretilmesi için bilim adamlarının milyonlarca dolar harcadığını söyler. bunun üzerine ranco'dan bomba soru gelir;

"efendim dolma kalemler uzayda işe yaramadıysa neden kurşun kalem kullanmamışlar? milyonlarca dolar tasarruf ederlerdi."

dekan ise error verir.
orjinal dili inglizce-hintçe karışık olan filmdir. bu filmi gördükten sonra türkçe'nin durumu çok iyi dedim hintçe'nin yanında. ya da hintçe gerçekten öyle bir dil mi? ama bir gerçek var güzel film yapmış adamlar. all is well.
Filim değil devrim mübarek..
Doğduğumuzdan beri bize hayatın bir yarış olduğu söylendi. Hızlı koşmazsan ezilirsin. Hatta dünyaya gelirken bile
300 milyon sperm arasında bir yarış vardı.