Okumanın yaşı olmaz dostum. Bunları düşünmek yerine nerede hangi bölümü okuyacağını düşün. Etrafındaki insanların ne düşündüğü önemli değil. Bırak konuşsunlar.
başlanır kardeşim, kaybedeceğin ne olabilir ki ama başarırsan çok şey kazanırsın en başta hayatını. insanlardan saygı görmek için çok çile çekmen gerekir sadece senin için değil herkes için bu böyle. gün gelir hak edenler hak ettikleri yere gelirler.
okumanın yaşı yoktur sözü ile yola cikilarak gerceklestirilmesi gereken eylemi sorgulamaktir.
karar verirken iki seyi göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
1. finanz: eger ekonomik sorunlar cekiliyor veya ekonomik sikintilar yasanacagi düsünülüyorsa ki; o da daha cok lükse alismaktan kaynaklanmaktadir. o zaman okuma yolu tercih edilmemelidir. gelecekte cok para kazanilacagi ümidiyle okumaya baslaniyorsa; sonunda pisman olunacaktir.
2. egitim: "etmisim parasinin icine, ben egitim almak ve dünya görüsümü gelistirmek istiyorum" diye okumaya baslanacaksa; hic zaman kaybedilmeden baslanmalidir. ayrica; 25 yasinda okumaya baslayan bir birey 29-30 yaslarinda da okulu bitirecektir. okul bittikten sonra bambaska bir dünyaya gözlerini acacaktir. (bkz: metamorfoz)
ögrenmekten zevk alarak ve hatta 25 yasinda olmanin avantaji ile hayati diger ögrencilere göre daha iyi tanimasi sebebiyle, ögrenme disiplinine daha cabuk adapte olacaktir.
22 yaşında olan ve en az 10 farklı bölüm bitirmek isteyen yani okumanın bokunu çıkarmak isteyen biri olarak tarafımdan desteklenen uygulamadır. gece öğretimini seç, gündüz memurluk yap, tertemiz. kpss'yi boşlama yani.
50 yaşında bile başlayan olduğuna göre hayli hayli başlanır. hem 25 yaş ne ki? ilahi sanki yüz yaşına girmiş mübarek.
daha yolun başında olunan yaştır ve hiçbir şey için geç değildir.
üst üste binen aksilikler ve şansızlıklardan ötürü başvurmaya niyetlendiğim sorunsaldır. bir baltaya sap olamayan, sorumluluk almaktan artık korkar olan, kaybolan özgüveni için müge anlı'ya başvurmayı düşünen, benlik sahibi olmayan ne diyeyim insan mı diyeyim yoksa müsvettesi mi bilmiyorum. ve bu hatalarımı her gün yüzüme vuran insanlar var. daraldım, bıktım, soğudum. tek çıkış yolu olarak görüyorum açıkçası bunu. ha çıkış yolu olarak bir alternatif daha var, o da intihar. bu iki seçenekten ilki belki beni hayatta tutacak, diğer seçenek ise hayatımı benden alacak, sevdiklerimden beni koparacak. ilk yolu bir türlü kestiremiyorum, nasıldır. engebeli mi, beni zorlar mı, yorulur muyum, bayır mı hiç bilmiyorum. ama ikinci yol koskoca bir uçurum, dibi görünmeyen, kapkaranlık...