(bkz: #3579255)
korktuğmun başıma geldiği, kahreden maç. 1. golde defansın arkasına atılan top ve hakan balta ve mehmet topal'ın ters kademeye zamanında girmemesi ve bastian schweinsteiger'in ön direğe yaptığı koşu... 2. golde aynı hatayı bu sefer sabri'nin yapması...
yine de buraya kadar gelen bizi bu sıcak yaz günlerinde coşturan milli takımımıza sonsuz teşekkürler..
turnuvanın en iyi maçıdır bu, finalin oynanmamasına rağmen hatta. kaderin cilvesi mi bilinmez, turnuvanın en güçlü takımlarından birine karşı başa baş mücadele edip de son dakkaya kadar savaşarak kaybettik bu maçı, her zaman şans bizden yana olacak değil ya, bu sefer de hakettiğimiz maçı alamadık. ama olsun, bu takımdan ümitliyim ben, fatih terim'e çok kızsak da, eleştirsek de adamın bir bildiği varmış demekki diyorum, yoktan 22 william wallace yarattı adam resmen. bu sefer olmadı ama önümüzdeki turnuvalarda bu takım ortalığın amua gor, demişti dersiniz.
4-0 yenilcez,fark yeriz diyen Ahmet Çakar ve benzeri insan topluluğuna takımımızın nanik yaptığı,bendenizdede an itibariyle zat-ı şahanesine iki kilo kına yollama hevesi doğuran maç.
bizim son dakika hatta saniye golu maclarimizin sevinci bu sefer Almanya takiminin "son dakikada bastir" sevinci oldu.
butun oyuncularin ellerinden geleni yaptigi mactir Rustu den haric, kalesinde kalsaydi son golu yemiyecegimize inaniyorum gerci ben bu maci alicagimiza inanmiyordum zaten... de yine bir heveslendik ailecek.
herneyse her zamankisi gibi diyip noktaliyorum....
turnuva boyunca kenardan bir katkı göremeden oyuna yüreğine koyan, terini akıtan tüm futbolcularımıza teşekkürler. Amma kenar yönetimine ve defansımızda harikalar yaratan(!) Hakan Balta, Gökhan Zan, Sabri ve Rüştü dörtlüsüne ne desem az gelecek gibi; tabi burada gereksiz artislik serilerine bir yenisini ekleyen Volkan'ı da unutmamak gerekir. bu geceki maç içinse fatih terim'in hocalık seviyesini belirtmesi açısından bir kaç söz söylemek gerekecek galiba. Bir takım aynı kanattan üç gol yiyor ve hoca bunu seyrediyorsa(adam yoktu bahanesini lütfen kullanmayın, kendinizi kandırmış olursunuz), Ümit Karan, fatih tekke hatta nobre evde otururken kurtarıcı olarak takıma çağrılan mevlüt sadece ilk maçın ilk 45 dakikası ve son maçın sonlarında forma giyiyorsa, ibrahim üzülmez hatta ümit özat bile daha verimli olabilecekken Hakan Balta'ya katlanılıyorsa, takım bu kadar adam yokluğu çekerken gökdeniz ve tümer metin kenarda oturuyorsa(madem bu adamlar verimli olamıyor çağırma kardeşim, başka adam mı yok?) maalesef bu tarz hatalarla elenmeniz kaçınılmaz oluyor. tabi burada maçlarımızı yöneten hakem artıklarını da kutlamak gerekiyor ki bu kadar saçmalamyı nasıl beceriyorlar bilemiyorum; platini, erzik ve başka kim rol oynuyorsa onalrında kulaklarını çınlatmak istiyorum. son söz olarak maçtan sonra istifa eden büyük motivasyoncu, küçük hoca terim'e talip olan dortmund ve cenova yetkililerine de allah akıl fikir versin diyorum.
son dakikalarda gelen ve şansımızın da yardım ettiği galibiyetler sonrası beklediğimiz son, bir son dakika golüyle finale veda. yalnız burda değinilmesi gereken nokta ismini bilmediğim ve bilmeden bile bir çok yakınını ileri sürüp küfür dağarcığımı zorlayarak ağzımı bozduğum hakem. ulan, avrupa avrupa, medeniyiz, en iyiyiz, ırkçıığa son falan gibi nidalarla ortalıkta paytak paytak dolanırken bu türk fobisi nedendir? yerim sizin birliğinizi de kupanızı da. tamamen hak ettiğimiz bir malubiyet olsa içim yanmayacak şerefsizim. ama bu hakemin düdüğünü bilmem neresine sokup sarı kartlarını da kıvırmadan aynı yerden itelemek istediğimi gösteren düşüncelerimi bastırmıyor tam tersi arkasında duruyorum hala.
evet evet, ırkçılığa son verilmeli pankartlarda olduğu gibi. ve avrupalılar ırkçılığa son verirken aynı zamanda da bu türk fobisini yenmeli artık.
bir son sözüm de o sarışın alman başkanı merkel'e; aferin iyi futbol taraftarıymışsın.
ha bu arada maçın başında dikkatimi çeken bir nokta da, oyumcularımız alman futbolcularla tokalaşırken hepsinin gözünde futbolcularıma doğru tepeden bakışı sezdim fakat ürkerek baktıkları tek oyuncumuz hamitti. hamit fena korkutmuş bunları.
sevinsem mi üzülsem mi bilemediğim maç. çocukluğumdan beri ne derslerim iyidir benim, ne hatunlardan yana yüzüm gülmüştür, ne de işlerim yolunda gitmiş, istediğim hayatı sürebilmişimdir. zevk aldığım şeyler de tıpkı odam gibi çok ''az'' metrekareydi benim. onların en başında da futbol gelmekte. şimdi böylesine canını dişine takan, çok afadersiniz köpekler gibi mücadele eden, rakip 15 kişiyle ısınırken kendileri ilkokul çocuklarının kutu kotalanın ezilmiş kutusuyla top oynamaya çalıştıkları gibi ısınmaya çalışan bir milli takıma sahip olduğum için gururluyum inanın.
bilmiyorum mübalağa gelebilir bu yazılanlar ama hayatta hep ufak şeylerin mutlu ettiği bi insan olarak bu geceki adamlara çok teşekkür ediyorum. 3 kere avrupa şampiyonu, 3 kere dünya şampiyonu olmuş bir takım karşısında 75 dakika kalenize şut attırmıyorsanız, gol yedikten 5-6 dakika sonra ölüme giden gladyatörler gibi saldırıp eşitliği sağlıyorsanız, 12 buçuk kişiyle aslanlar, kaplanlar gibi mücadele edip 90. dakikada o ana dek maymun olmuş bir bek oyuncusundan sizin oyuncularınız saldırmaktan yorgun düştükleri için gol yiyorsanız, gene de kalan 55-59 saniye civarında rakibi ''tırstırıyorsanız'' futbolu siz oynuyosunuz demektir.
kimse anlatmasın ''hollanda nefis hacıııı... ispanya süpeerr... ruslar şahane oynuyo aga...'' diye. euro 2008'in en müthiş takımı türkiye milli takımıdır. zevk, keyif, hırs, mücadele, eşcinsel hakemler tarafından hakkına tecavüz edilmesine rağmen bitmek bilmeyen bir direniş... ben bunları şu 3 hafta boyunca gördüm ve izlemekten dolayı büyük bir mutluluk yaşıyorum. allah bunları yaşatan herkesten razı olsun. hatadır olur. rüştü'ye de sonsuz teşekkürler. toptur kayar ayağın altından. her topu ezen hamit'e de sonsuz teşekkürler. goldür atılır, kaçırılır. mucizenin diğer ismi semih'e de sonsuz teşekkürler. arda'ya, topal'a, marco'ya, servet'e, tuncay'a, colin'e, ayhan'a, jet gökdeniz'e, uğur boral'a, balta'ya... hepsine sonsuz teşekkürler. bana bu güzel günleri yaşattıkları için.
ufacık şeylerle sevinen ben ve benim gibi düşünen tüm insanların tüylerini gururdan diken diken ettikleri için. bikaç saatlik de olsa kalbimin ritmini heyecandan bozdukları için. onları izlerken onurdan mütevellit gözyaşlarımı tutamadığım için.
maç bitmiş eve dönüyorum. bakıyorum izmir sokaklarında ellerinde bayraklar üzerlerinde milli formalı insanlar başı önlerinde duruyorlar. avrupa şampiyonasında finale çıkamadıkları için üzülen bizler. ne mutlu ki milli takıma finale çıkamadığı için üzülüyoruz. ne mutlu ki yenildik ama ezilmedik psikozundan finale çıkamadık ibne hakem diyebiliyoruz.
almanya nın bilerek mi yoksa baskı yediğinden mi bilinmez doğru düzgün top oynayamadığı; rüştü ve lehmann ın tecrübeli kaleci klasmanından yaşlanmış kova kaleci durumuna geçtikleri ve hakemin oldukça kötü olduğu maçtı, yalnız hakeme bir parantez açmak lazım çünkü ben art niyetten ziyade busacca nın ulan olay filan çıkmadan maçı bitirsem gitsem fikrinde olduğunu düşünüyorum. neredeyse tüm insiyatifini almanlardan yana kullanmasına rağmen sabri nin lahm a yaptığı tartışma götürmez penaltıyı görmemesi imkansızdı, zaten kontolü iyice kaybettiği pozisyon da oydu.
adrenalin yüksek oldugu harika oyun sergileyen türkiye a milli takiminin adindan sürekli olarak bahsetirecegi mactir.
bu macta ayrica basel´e yildirim düsmesi sonucu zirta birta yayin kesilmesi ayri bir bas agrisi getirmistir.
böyle bir macta televizyonculuk anlayisi bu mu?
yok mu yedek anteniniz sizin anten herifler?
ayrica alman spikerin söyledigine göre bütün dünyada görüntü kaybolmus, görünüse bakilirsa türkiye´de olmamis...
çekirge ""bir sıçrar, iki sıçrar, ama üçünçü de yakalanır..." atasözünü "çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde de sıçrayabilir, dördüncüde de sıçramaya kalkar ama kalkmasıyla oturması bir olur" şeklinde değiştirecek maçtır..
alman'larin bizim taktigi günler süren ugraslar sonunda cözdügü mac olmustur. kötü oynayip, son dakika golü ile tur atlamak olayini bizim yapmamiz gerekiyordu aslinda.