yapabilmek için bazı özel değerlerin farkında olmak gereken eylemdir.
mesela sobalı evde yaşamak, orta direk bir ailede büyümek, lisede 50 kişilik sınıflarda okumak, yaz geldiğinde bütün kaldırımların çekirdek yiyen kadınlar ve çocuklarla dolu olduğu bir mahallede yaşamak. seyahat ederken olabildiğince otobüs ve minibüsleri kullanmak.
ha apartman çocuğu olup özel kolejlerde büyümüşsen kemal sunal pek ilgini çekmeyebilir.
gider monty python's flying circus izlersin, gülersin. aslında her ikisi de şahanedir. nerde büyüyüp yaşamış olsa da her ikisinden de yararlanmalı insan.
bugün hanzo'ya denk geldim tnt'de, izledim, katıla katıla güldüm diyemem fakat gülümsedim yine de.
içtendi çünkü hareketleri, doktorun kafasını ısırması, hemşireye bakış atması, o sütü tek hamlede içmesi falan.
evet, çok içtendi.
belki bugün şahan'a gülüyoruz, ama kemal sunal'a gülmeyecek kadar ayılaşmadık daha.
biz daha ölmedik.
o içtenlik bizi her zaman güldürür, neşelendirir.
unutmamalıyız ki kemal sunal'ın her filmi orta kesime hitap eder.bu ülkenin çoğu da orta kesimdir.
atladığımız-unuttuğumuz-önemsemediğimiz bir nüans var;
şimdiki komedyenler, evet yetersiz,
üretme zorluğu çekiyor-süreklilik-kalite gösteremiyorlar ve maalesef ''aq. i.nesi ne gol attı '' diyerek, iltifat eden toplumu güldürmek için basitliğe kaçıyorlar. oysa, günümüz sanatçılarının ilk çıkış yaptığı ve kendini lanse ettiği eserleri ve popüleritesini hatırlayın.
sonra ki bu üretkenliliği ve devamı sürdürememelerinin altında yatan neden, bir anda gelen şöhretin altında ezilmiş olmaları. insanlardan-toplumdan steril bir yaşam sürüyorlar. sitelerde yaşam, lüks araçlar, lüks mekanlar.
ne dolmuşa biniyorlar, ne ganyan bayine gidiyorlar, ne maç izlemek için stada veya dev ekranda digitürk olan kahveye gidiyorlar. semt pazarına veya denize gitmek için adalar vapuruna binip manita kesmiyorlar. meyhanede demlenip kavga etmiyorlar. sevdiği kızın yolunu yada iş çıkışını beklerken tanıdık-kızın abilerinden kaçmıyor.
bunun için, toplumun hassasiyetlerine-yaşamına-sorunlarına duyarsız kalıyor. yada medya patronlarının güdümünde olup ekranlarda ve paparazzilerde kalmak için tabiri caiz ise solucan gibi kemiksiz yaşam sürüp rüzgara göre yaşıyor.
an itibarı ile hangi sanatçımız; açlık-yoksulluk-sınav rezaleti-siyasetteki seviyesizlik-işsizlik-adam kayırmacılığı-eğitimdeki eşitsizlik-harçlar-yüksek vergiler-arap ve afrika coğrafyasında oynanan oyunları vs. vs. ele alarak işleyebiliyor?
artık bundan sonra isteselerde yapamazlar. çünkü; topluma mal olmamışlar ve en ufak ambargoda silinip giderler.
sanat; insan doğasının en kutsal anarşizmidir. tanrı ile yarışmasıdır.
anadolu cahilliği ve zevksizliğinin doruk noktası... bir dönem ekran soytarılığı yapmış bir insanın kalitesiz filmlerini bu çağda dahi izleyip gülebilmek başka ne şekilde anlatılabilir ki?. işte tam da böyle; zevksizlik, kültürsüzlük...
abd sınırları içinde doğsa bugün dünyanın gelmiş geçmiş en büyük komedyeni olarak anılırdı. diğer bir seçenek için lütfen (bkz: eşşek hoşaftan ne anlar)
21. yüzyılda kemal sunal a gülmeyen ancak sözde komedi olup her sahnesinde dizi den gelen seyirci kahkahası sonrası kahkaha atan tiplerin girdiği triptir. bu tip ler korku filmi izlediğinde gülüp, komedi filmi izlediğinde somurtan hayattan zevk almasını bilmeyen tiplerdir. kemal sunal a da gelince değil 21, 31 olsun yine güleceğim.
kemal sunal'ın dandik esprilerinin farkına varmış yazar söylemidir. yok, elmaymış da, selma oluyormuş da, kıçına koyuyormuşsun da... saçmalıktır. asıl dikkat edilecek bir sanatçı aranıyorsa kesinlikle şener şen denilebilir. kendisi çok daha kaliteli.
evrensel nitelikte filmler olmasından kaynaklanmaktadır. her devirde güldürebiliyor. 40 defa izlesem de hababam sınıfı hala güldürüyor diyen insan pek de az sayılmaz öyle değil mi ?