Çok derinden gelen krizdir. Konut kredisi faiz oranları 1.77 şu an en uygunu. Kredi notunuz iyiyse o da. Şimdi bi müteahhit düşünün. 10 ev yapmış. Alıcı bu evi 50 peşinatla 200’e anlaşıyor. Yani Adam topraktan giriyor. 50 bini verdi ve Ayda 2 binden 50 bin de öyle Ödemiş olsun. 100 bin geri ödemesi var. işte sorunun başladığı yer de burası adamın 100 bini olmadığından mecbur krediye gidecek. Ya da müteahhitle olan anlaşmasını iptal edip parasını geri talep edecek.
10 müşteriden 8’i evi alma yolunu seçerse sıkıntı YÖK. Ama bu sayı düşerse bunun anlamı müteahhit battı. Çünkü müteahhitte 1 milyon tl nakit çıkarıp da veremez. He verirse de bu sefer kendi sermayesinden gidecek ve zamanla fakirleşecek. Böyle olursa şayet ülkede bir müteşebbis azalacak. Bunu katlayarak gidebilirisiniz.
kırılgan ekonomiler için süreç söyle ilerledi. abd 2008 krizini aşabilmek için para bastığında 5 ekonomi için paranın maliyeti ucuzdu. 2017 den itibaren abd faiz artışı ile bastığı parayı geri çekmeye başlayınca durum değişti. paranın bol olduğu dönemde borcu yurtdışından döviz getiren işlere yatıran verimli kullanan ülke bu süreçten pozitif çıkarken, bu süreci iyi değerlendiremeyen ülkelerin borcu borçla kapatma sansı azaldı.
neticede bir yandan yeni borç alamamak diğer yandan önceki borcun vadesinin gelmesi sıkıntı. üstüne üstlük durumu kabullenip çözüm aramak yerine ekonomik olmayan izahlar durumu uzatıp derinleştiriyor.
marketten 9 lira domates fiyatı gösterene dün pazardan aldığım 2 liralık domatesi sokasım geliyor. Evet her şey zamlandı ve durum daha da kötü olacak o ayrı ama birader sen o marketten alışveriş yaptığında krizden öncede sıkılıyordun şimdi de sıkıleceksın.
Var olan,olmakta devam eden.Adam varlık fonunun başına oturdu.Biz burada kavgaya devam.Milletin kavgası ile beslenen insanlar başımızdayken domates 10 lira da olur 20 lira da.
Krizi derinlemesine, domates muz teoreminden bağımsız yorumlamam gerekirse;
Sektöründe, Türkiye de ihracatta ne mutlu ki ve çok şükür her sene dereceye giren ticari bir firmanın sahibiyim.
Yurt içi müşterilerim, geleceğe umutla bakamadıkları için konteynır bazında alım yapamıyorlar ve günü bir kaç ton alım yaparak kurtarıyorlar.
Yine otomotiv yan sanayide faaliyet gösteren müşterilerim, daralan iç pazar sebebiyle sürekli işçi çıkartıyorlar, kimisi de neredeyse fabrikasına kilit vuracak.
Bir kaç sene öncesine kadar yurt dışındaki tedarikçilerim bana güvenip vadeli mal verebiliyorken uzunca bir süredir sipariş geçtiğim gibi ödemelerinin tamamını istiyorlar. Kısaca türk firmalarına güvenleri dip yapmış durumda.
Firmaların çoğu kredi ile dönüyor, artan kredi faiz oranları sebebiyle ve bankaların yoğurdu üfleyerek yemek istemeleri sebebiyle kredi muslukları neredeyse kapanmış durumda.
Patlayan çek ve senetlerin sayısı çığ gibi büyüyor.
Kağıt üzerinde enflasyon yüzde 20, çarşı pazar markette yüzde 50 yi geçmiş.
Yaşım 39 ve dünyalığımı yaptım, siz gençlerin geleceği adına üzülüyorum.
Bilgi teknolojileri sektöründeyim, firmalar maalesef güvenlik konusunda kaynak kisacaklari zaman ilk teknoloji bütçelerinden kisiyor. Ancak böyle bir dönemde sağlam siber saldırılara da dayanmak zorundayız. Günümüzde sıcak savaş yerini ekonomik teknolojik silahlara bıraktı. Amerika bu denli çıldırmısken önlemler alınmalıdır.
Sektörün ve piyasanın hali o kadar kötü ki bütçeler kısılmış hatta tasarruf moduna geçilmiş, hedefler yerini mevcutu korumak olarak değiştirmiş.
Şunu da unutmamak lazım. Türkiye genç nüfusu yüksek olan bir ülkedir. Henüz okullar açılmadı. Okullar açıldıktan sonra tam harcama eylemine geçecek ailelerle birlikte alım gücünün ne kadar düştüğünü krizin ne kadar ciddi olduğunu herkes hissedecek.
Umarım bu durumdan çabuk kurtuluruz.
Bu vatan hepimizin yaşatmali büyütmeli korumalıyız.
gümbür gümbür işliyor. 2019'a da aksayacak gibi. kriz yüzünden bedelli askerlikten vazgeçtim. bankadan kredi alırım askerlik dönüşü işe girip öderim dedim. ülkenin ekonomik durumunu görünce vazcaydım. bu durumda en fazla bim a-101 gibi yerlerde asgari ücretle iş bulurum.
Henüz tam anlamıyla yaşandığını düşünmediğim kriz. Şuan sadece satın alma gücümüz azaldı.
bu kriz tam anlamıyla inşaat sektöründen patlayacak gibi gözüküyor ve domino etkisiyle bütün sektörleri tetikleyerek büyüyecek.
Şuan milletin bankalara olan kredi borçlarında sıkıntı yok ödüyorlar ama inşaat sektörü patlarsa ne olur? "bu burada dursun, buraya daha sonra döneceğim"
şuandan itibaren inşaat sektörü patladı aslında, ev satımı neredeyse durdu. Çünkü faizler inanılmaz yüksek. Türkiye'de 1000 müteahhit olsun diyelim, bunların 900 ü şirketleri iflas gösterecek, işçi çıkartımı başlayacak.
patlayan inşaat sektörünün etkileyeceği 200 tane direk sektör var, bu sektörlerin de etkileyeceği 2000 tane bir başka sektör.
mesela demir çıkartan, işleyen, aracılık eden, satan; çimento çıkartan, aracılık eden, satan; vitra gibi, eca gibi markaların ürettikleri ürüne ait fabrikalar; plastik boru, demir boru fabrikaları, kiremit fabrikaları, tuğla fabrikaları; parke, fayans gibi üretim yapan fabrikalar; pvc pencere, kapı, çelik kapı fabrikaları; cam fabrikaları, boya fabrikaları, boya malzemesi üreten fabrikalar; elektrik kablo fabrikaları, ampul, duy, priz gibi elektrik malzemesi üreten fabrikalar.
tüm bunlar bir inşaatın tedarikçisi olan fabrikalar, ve inşaat sektörü patlarsa bu adamlar da patlar ve bu adamların çıkarttıkları işçi sayılarını hayal edebilir misiniz?
binlerce işçi işsiz kalacak ve içinde bulundukları krizde iş bulmak ise neredeyse imkansızlaşacak. şimdi yukarıda "buraya daha sonra döneceğim" dediğim yere geldim. Bu işçiler kredilerini ödeyemeyecek duruma gelecek, ödenmeyen krediler sebebiyle banka evlerine el koyacak. El koyması fayda etmeyecek çünkü ev fiyatları tepetaklak olacağı için zararını kurtarmasına imkan yok. Bankalar da iflas ederse ve daha da beteri 2000 öncesi gibi parayı alıp kaçarlarsa işte o zaman ülke ciddi anlamda krizin dibini görür.
Ne değişmesi gerekir? bir kere başkanlık sistemini bırakıp eski parlamenter sisteme dönmek gerekir ki güven ortamı oluşsun. Güçlü ve hukuk sistemin sağlıklı bir ülke olsan bu seni etkilemez ama bizim gibi ülkelerde ve dışarıda bu kadar kötü gösterilen bir ülkede bu şart.
bir diğeri ise üretim yapman lazım, ciddi anlamda üretip dışarıya satış yapman lazım. Ülkeye para sokamadığın sürece böyle bir krize yakalanmaman mümkün değil.
aslında tarafsız ve sadece ülkesini düşünen gerçek aydın ve eğitimcilerden bir kaçı çok önce Türkiye inşaat tuzağına batmış vaziyette, bu duruma önlem alın diye uyardı ama sanırım yönetenlerin çevresindeki yalaka danışmanlar bu durumu görmezden geldi, yalaka medya ak partiyi iyi gösterebilmek adına bunları hiç haber yapmadı.
Durumun düzelmesini, Krizin hiç olmamasını temenni etsem de maalesef büyük bir kriz gelecek gibi duruyor.
sizler vatandaş olarak şimdiden ne yapabilirsiniz? lüks harcamalardan kaçının, kazandığınız parayı somut bir şekilde altına yatırın, hee benim vicdanım altın alıp yastık altına koymaya el vermez derseniz devlet bankalarında altın hesabı açtırıp oraya yatırın. kısacası ne yaparsanız yapın tasarruf etmeye başlayın.
Yıllardır söyledik inşaat birincil sektör olmamalı yapısal reformlar yapılmalı, sanayi ve teknolojiye yoğunlaşılmalı diye inatla inşaat ile devam edildi. Sonuç bu.
