ilk başta norveç in birinciliğine anlam veremediğim,yarışma bittikten sonra dinlediğimde ise müzikal kalitesi ve keman taksiminin kusursuzluğu ile birinciliği hakkettiğini düşündüğüm yarışma olmuştur.ayrıca moldova nın da ilk 3 e girememesine anlam vermiş değilim.norveç in bir alternatifi varsa o da moldova olmalıydı.politik oylar ve komşuluk ilişkilerinden hariç bu eurovision da da değişmeyen tek şey bülent özveren in klasikleşmiş "işte bunlar komşu,oylar politik,hep aynı" şeyler cümleleri şeklindeki serzenişleri olmuştur.
Diger ulkeleri komsuculukla suclarken bi de kendimize bakalim ne olmus?
Turkiye 12 puani azerbaycana vermis, eh azerbaycan da aynisini yapmis. Onunla da yetinmemis, kalani da sicak tarihi baglari olan ulkelere dagitmis.. (bkz: Bosna Hersek), (bkz: Arnavutluk). Ayrica Birinci olan sarkiya en dusuk puani veren ulkeyiz.
Kuzey kuzeyi kazandirdi filan degil iste herkes catir catir verdi puani Norvec'e ve eze eze kazandilar, kil payi filan degil.
Politik evet ama sonucta hakeden kazaniyor. Bi Fransaya uzuldum onun disinda herkes hakettigi kadarini aldi..
kahtalı mıçe ile katılmayıp türkçe eserlerle temsil edilmediğimiz müddetçe istikrarlı bir başarı yakalayamayacağımız, manavda satılan domates hıyar misali insanların kendilerini tezgaha koydukları ve alıcı bekledikleri, biraz da değil bayağı bayağı dostluk ve kardeşlik masallarının sanatın önüne geçtiği doğu-batı, kuzey-güney, komşu ülke-komşu olmayan ülke, bu bizden-şu düşman mantığıyla oy kullanılarak bir garip festival havasında geçen yarışmadır.
zannedersin ki katılan ülkeler daha yeni komşu oldu. la bu yarışma 30 senedir var ise, bu adamlar o tarihte de komşuydu. otuz senedir katılıp da "ya ama bak yine komşuya verdiler" diye ağlamanın anlamı nedir?
almanya ve ukrayna'nın erotiğe çok yakın şovlarını da göz önüne alındığında demek ki neymiş, kıçımızı açınca alamıyomuşuz. ingilizce şarkı da görüldüğü gibi şart değilmiş denilen yarışmadır.
Norveç'in sempatik şarkısının ve yorumcusunun birinciliği hakettiğine inandığım yarışma olmuştur. Hadise ile birlikte en açık saçık kostümü Azerbeycan adına Aysel'in giymiş olması sanki insanda birilerine bir şeyler ispat ediyormuşuz izlenimi uyandırıyor. Patricia Kaas'tan çok ürküyordum ama beklediğimin çok altında bir şarkıyı seçmiş. Hadise aşırı derecede heyecanlıydı ve nefes nefese kaldı şarkısı sırasında. Nefes alışları net şekilde duyuluyordu. Ne oldu anlamadık. Bir de hep aynı sounda sahip şarkıları seçiyoruz. bizim Hadise'nin şarkısı tını olarak Yunanistan'ın birinci olduğu seneki şarkıyı fazlasıyla andırıyor. Norveç'in şarkısı ise çocuk şarkısı gibi ama yine de farklı olduğu için oyları topladı bence. Ekran başında oy verenler de bacaklara bunca oy verdiğimiz yetti herhalde diye düşündüler. Üstelik bunca komşuluk ilişkilerinin puanlamaya etki ettiği bir yarışmada Hadise'nin 4.'lüğü oldukça iyi bir sonuç. Acaba diyorum içten içe bize bölünsek fena olmaz düşüncesini mi aşılamaya çalışıyorlar ? Belki de abartı bir komplo projesi.
Bunun yanısıra eurovision şarkı yarışmasının değiştiği sene 2003 yılı oldu. Doğal olarak ta Sertap Erener'in performansının. O yıl tarafsız gözle baktığımızda bile Sertap'ın profesyonelliği diğer yarışmacılara haksızlık gibi olmuştu. O saatten sonra da yarışma hiç bir zaman eskisi gibi olmadı. Yorumcular beton gibi dikilip bir kaç klişe hareketle performanslarını bitirirlerdi ve gerçekten de çoğu zaman sıkıcıydı. Sertap Erener'den sonra Ukrayna,Finlandiya,Yunanistan, Rusya birinci olurken sahne performansları büyük bir şov niteliğindeydi. Birinci olamayanlar da çok farklı değillerdi. Avusturya hiç bir anlamı olmayan sözlere sahip sözleri olan bir şarkıyla yarıştı, Arnavutluk sahneye davullarla çıktı. Bunlar 2003'ten önce söz konusu olmayan şeylerdi ve o tarihten sonra demode olan bu yarışma tekrar popüler oldu ve iki yarı final içeren bir elemeye sahip oldu. Bu yarışmanın tarihçesini yazacak olan müzikçiler gün gelecek Sertap ve Türkiye'nin adını minnetle yadedecekler.
norveç'in hala nasıl oldu da birinci olduğunu anlayamadığım şarkı yarışmasıdır. bir çoçuk şarkısının birincilik elde edebileceği düşünülemezdi bile bana kalırsa en iyi şarkı azerbaycan'ın şarkısıydı.hadise'nin şarkısından hatta oradaki bütün şarkıları üst üste koyup katlaması gereken bir şarkıydı ben 4 gün önce şarkıyı duyduğumda dedim bu şarkı kesin ilk üçe girer. nitekim öyle oldu da fakat diğer şarkıları duyduğum vakit azerilerin uzak ara fark atacağını düşünmüştüm.
kuzey ülkelerin şarkıları önemsemeyip komşularına verip durması ( bu yasal yollardan şike demektir ) şarkıları müziği dansı önemsememesi durumu bu hale getirmiştir.
sadece 2009 ayağında değil, yıllar boyunca politik ilişkilerin şu şekilde işlediği yarışma;
eğer şarkı iyi ise komşular birbirine oy verir, ama yok şarkı kötü ise komşular birbirine nadiren oy verir.
yukarıda anlattığım iskandinav bölgesi için geçerli.
mesela 2004 yılının eurovision şarkı yarışmasına istanbul'a bi geri dönelim. o zaman norveç yanılmıyorsam puan alamadan sonuncu olmuştu *, şarkı fena değildi ama iskandinav ülkeleri nedense norveç'e oy vermemişti.
bu seneki eurovision şarkı yarışmasında ise komşuluk ilişkileri norveç'den yanaydı. aslında arnavutluk, malta, yunanistan, azerbaycan ve bizim ülkemiz komşuluk ilişkilerine kurban gitmiştir.
mesela ispanya'nın parçası da hareketliydi ve gitar tınıları ile ispanyol tadını bizlere tattırmıştı, fakat ispanya'da komşuluk ilişkilerine kurban gitmiş ve sonlarda yer almıştır.
ha norveç'in şarkısı kötü müydü ?
tabi ki değildi, şarkı oldukça hoştu. şarkıyı söyleyen genç adam ise oldukça sempatikti ve yakışıklıydı.
"sempatikti ve yakışıklıydı" derken aklıma şimdi şu soru takıldı, acaba dün televizyon karşısında ergen genç kızlar da var mıydı ?
neyse, dediğim gibi şarkınız çok da iyi olsa bu yarışmada kazanma oranınız yüzde 20 ve 30 civarında bir şey.
bülend özveren bu işin piridir, defalarca da dile getirmiştir; "komşu komşuya oyunu verdiği sürece bu yarışma adaletsiz bir yarışma oluyor."
eurovision 2008'e göre çok daha iddialı başladığımız yarışma, hadise'nin sesini duyana kadar.
bir şey dinlerken hep geyiğini yaparım kafama gelecek çürük domesteslere aldırmaksızın ben daha güzel söylerim diye, hadise canım sana geyik yapmıyorum, çok ciddiyim.
zaten alexander rybak isimli delüğanlu sahneye çıkar çıkmaz türkiye'yi sattım. keşke norveç birinci olsa da meşhur olsa, ne bileyim albüm çıkarsa, boy boy resimleri çıksa, özetle ben seni bir daha görebilme ihtimalimi sevdim. yarışma sonunda anlayacaktım ki tüm avrupa aynı duyguları paylaşıyor.
delikanlı şarkısını söyledi ardından evde bir huşu, bir kendini bilmezlik, bir şapşallık, hormonlarda bir fışkırma.
geriye kalan beş şarkıyı neremizden dinledik bilmiyorum, başımı pencereden çıkardım hava alayım diye ankara'dan şu sesler yükseliyordu: höörrrr!
puanlamalarda sunuculara da dikkat ettim. hepsi bizimle aynı duyguları paylaşıyor. allah'tan kimse çocuğa evlenme teklif etmedi, avrupa çapında kız intiharlarında gecelik rekor yaşanırdı.
alexander dışındakiler gecenin ayrıntısı. estonya'nın ve fransa'nın şarkısı yürovijın için fazla kaliteliydi, beklendiği üzere ilk üçte yoklar.
yunanlı sakis yine eli boş döndü.
almanya'da sahneye çıkan striptizci ablanın bel kalça oranı herkesi hayretler içinde bıraktı.
hadise'de uğur isimli dansçı olaya el atmasaydı sahne de berbat olurdu, tek güzellik oydu.
ingiltere ve isviçre'den 12şer puan aldık, ilginç.
ermenistan bu kez nah puan yerine 3 puan verdi hadise'ye. allah bereket versin.
diğer ülkeler 12leri bastırırken türkiye norveç'e sadece 3 puan verdi. bu da türk kızlarının hormonlarının diğerlerine kıyasla daha kontrollü olduğunu gösterir. gurur duydum!
seneye norveç'teki yarışma için trt teklif sunarsa seve seve kabul ederim. ne bileyim keman çalmayı öğrenirim, sempatik sempatik sırıtırım. hem uslu bir çocuk olup belki alexander'ı bile görebilirim.
trt, beni duyuyor musun?
türk dansçı yağuşuklu delüğanlu uğur'un, esmerliği ve muhteşem vücuduyla bağyanlara göz banyosu yaptırdığı yarışma olmuştur. ne tatlı bi şeydi o öyle ya.. maşallah. belinde gamzesi mi vardı ne? dipçik!
ülkelerin siyasi ilişkileri ve dünyaya çoğalma(türkiyenin almayna ve rusyada mevcudunun fazla olması gibi) yetenekleri baz alınarak oylamalar yapılan sözde "şarkı yarışması"nın sonuncusu.
rusya dan 1 puan bile alamamıza binaen buradan sesleniyorum onlara: sizin için harcadığımız burs paraları ve kondomlar haram zıkkım olsun! lan 1 puan da mı gelmez lan, düşmanına verir adam lan inat olsun diye!
hadise'nin çok kötü bir performans sergilediği yarışmadır.. nerede sesiyle biyonsu bile tokatlayan hadise, nerede dün sesi müziğin altında ezilen hadise..
oylamaya geçildiğinde yanımdaki elemanlara( dayım, onun çocukları, teyzem, kuzenim v.b.) dedim, azerbaycanla alt alta geleceğiz. hangimiz üstte olur bilmem( nasıl bir cümle oldu bu yaaa), ama biz 5. onlar 4. olur dedim en son ama son ülke norveç'ten 7 puan geldi geçtik ingiltereyi ve 4. olduk.
az kalsın 5. bitiriyorduk,
neyse tahminimden daha iyi bitirdik, azeri kardeşlerim de 3. oldu.
ama bir tespitim var bilmem katılan olur mu?
bence azerbaycan olmasaydı biz ya 2. yada 3. olurduk. neden?
çünkü şarkıları ritimli, bizimkine benziyor, aysel hoş bir bayandı, hadise gibi, ingilizce söylediler biz de öyle, soyumuz aynı. avrupa ülkeleri bir tercih yapmak zorunda kaldılar gibi ve hemen hemen her ülkeden azerbaycan oy aldı, biz ise gurbetçilerden aldık çoğu oyumuzu.
dedim ya çok sevindim 3. olduklarına ama onlar olmasaydı, biz izlandayı da geçerdik gibi geliyor bana.
yada biz olmasaydık onlar 2. olabilirdi.
neyse işte sonuçta güzel oldu, kardeş kardeş yan yana bitirdik bir erövizyonu da alnımızın akıyla.
ah bir de hadise yusuflamasaydı.
o ne heyecandı, sesi titriyordu resmen.
yarışma heyecanına yenilmek bu olsa gerek.
Bence Hadise güzel olabilir ama sadece güzellik başarı getirmez..Sesinin de güçlü olması lazım.Bir Norveç kadar sesimizin çıktığını düşünmüyorum..
(Düşünmüyorum o halde yokum)
her zamanki gibi "komşuna oy ver" yarışmasına dönen hede.
her zamanki gibi yarışmayı es geçtim, sadece oylamaları izledim. arkada çevirmenlerimizin de yorumları müthişti. onlara güldüm bazen. nasılsa şarkılarda bir şey yoktu.
her sene aynı olaylar.. kabak tadı verdi artık. şimdi optimist arkidişler diyecekler ki "4. olduk dallama, daha ne istiyosun?". y.rraam. büyük çerçeveyi gör. g.t zoruyla olduk. az kaldı onu da olamıyorduk. biraz gerçekçi olmak lazım. oylamada sağ tarafta kalan ülkelerin sesi çıkıyor mu? çıkmaz. adamlar biliyorlar çünkü. baştan savma bir iş yapıyor, hiç başı ağrımıyor.
hem kazanınca elimize ne geçecek? hiçbir şey. eurovision kazanmak çağdaşlaşma veya ekonomik kalkınma konusunda bize yardımcı olmayacak. imf kalkıp "madem ki eurovision'u kazandınız, borcunuzdan şu kadar düşelim." demeyecek misalen. eurovision'a harcayacağımız parayla çok daha hayırlı işler yapabiliriz.
ve kimse kalkıp da "sen kim oluyorsun da akıl veriyorsun" demesin.. aklını kullansın.
trt yetkililerinin, 1. olan şarkının yerelligi görünce dibi düşmüş müdür acaba diye düşünmekteyim.
seneye yapılacak yarışma için şimdiden çalışmaya başlamalıyız bence, tamam hadise muhteşem güzelligi ile ve vucudunu insanda merak uyandırmayacak derecede çıplak bırakan hoyrat kıyafeti ile güzel bir deneme sayalım, tecrübe olsun bize.
benim teklifim seneye ferhat güzel i anadan üryan soyup muhteşem bir sahne şovu ile tamamlayıp, muhtyeşem sesi ile bir uzun hava çeksin, hiç tanıtım yapmayalım diger ülkelere, sahnenin kenarına otursun bir uzun hava kaptırsın, o anda uyduruyor hissi uyandırarak, pardon godaçlama yapıyor hissi uyandırarak, hem çıplaklıkla gözlere, hem de uzun havanın verecegi yerellikle kulaklara hitap edebilecegimizi düşünüyorum.
