bugün

gece 3 suları. daha 5 yaşındayım. deprem oluyor ve dehşet bir sarsıntı var.
yarı uykululu vaziyetteyim, abim beni kucağına almış bütün aile dışarı çıkmak için acele ediyoruz. bir de ne olsun, kapı kitlenmiş gibi açılmıyor. birkaç saniye güç bela zorladı bizimkiler ve kapı açıldı. kendimizi dışarı attık.

dışarıda korkunç bir manzara var. sağ tarafıma doğru bakıyorum bir ev yıkılmış, su boruları patlamış su fışkırıyor, karşıda bir yerde de bir yer yanıyordu. sol tarafıma doğru baktım herkes orada toplanmaya çalışıyor, ana baba günü gibiydi. yakınları için dua eden, olayın şokunu üzerinden atamayan komşularımızı izliyordum. çadırlar kuruluyordu.

biz evden çıktığımızda depremin bitme anına denk gelmiş olmalıydık. çok şükür ailem ve akrabalarımdan ölen olmadı. ama çiftlik mahallesi ve kavaklı sahilindeki sokaklarda o günde ceset kokuları her yeri sarmıştı. enkaz altından çıkartılan canları görmüştüm. aklıma geldikçe ürperirim ve tekrarının yaşanmaması için dua ederim.
(bkz: sesimi duyan var mı)
Söz Müzik : Grup Yorum
https://www.youtube.com/w...?v=rWgonnAzbgA&sns=fb
17 sene geçti üzerinden... Sosyal medya yıkılıyor... yani unutmamışız gerçekten.. Ama unutmamak yetmiyor ki... yaraları sarmadığı gibi ders alınmayan, ranta çevrilen afet toplanma alanlarından mahrum yeni felaketlere gebe bir toplumuz biz.
O rant bölgelerini satın alanlar, oralarda yapılan yapılara kurum kurum kurulanlar da ranta açanlar kadar suçlu benim gözümde. Bir net duruşumuz, bir işimize gelene haksızsa sırt dönme durumumuz, bir kişiliğimiz olmadığı sürece böyle yönetilmeyi de hak ediyoruz aslında...

Adapazarlıyım ben, depremi yaşamadım ama deprem sonrası felaketim oldu, çocukluğumu, şehrimi aldı deprem benden...
ve ders alınmayan her an için daha da kanıyor bunca yıl üstüne...
14 yaşındaydım. Yani olup bitenden de haberim vardı, neler yaşandığını da tamamen hatırlıyorum.
Deprem olduğu akşam ailecek gezmeye gitmiştik. Gece 1 civarında eve döndük.
Ben abimle birlikte abimin yatağında tv izlerken yorgunluktan uyuya kalmışım. Abim de henüz uyumadığı için yatağıma gitmem için uyandırmamış. Yorgun olduğum için ve yeni uyuduğum için sanırım o anları tam hatırlamıyorum.
Deprem anında hatırladığım şeyler anlık kareler. 1 abimin salavat getirmesini hatırlıyorum, 2 abimin beni tam uyandıramayınca kucağına aldığını ve daire kapısı açmak için zorladığı hatırlıyorum, 3 sokaktaki göz gözü görmeyen toz bulutunu hatırlıyorum ve gerisi tamamen hafızamdadır. Bu arada daha sonradan abimin demesine göre odadaki duvarı boydan boya kaplayan kocaman vitrinin tamamen devrildikten sonra beni kucağına alıp dışarı çıktığımızı biliyorum. Normalde yatmam gereken yer ise o devrilen kocaman vitrinin altında kalıyor.

Dışarı çıktığımızda toz bulutundan başka bir şey yoktu. Hiç ses yoktu. sanıyorum ki mahallede dışarı çıkan ilk bizdik abimle. (Annemler bile çıkmamış henüz). Toz bulutu gitmeye başlayınca çığlıklar, ağlamalar başladı. O anları ömrüm boyunca unutamayacağım sanırım. ilkokul arkadaşımın enkazdan çıkıp, sakat kalması, Diğer bir arkadaşımın 5 yaşındaki kardeşi ile babaannesinin ölümü gibi şeyler yeterince insanın canını sıkıyor iken bir de Tüpraş çıktı başımıza

Köfrez'de durum biraz daha vahimdi. Yıkılan evler, enkaz altında kalarların yanı sıra bir de Tüpraş'ın bir bacasının devrilmesi sebebiyle 3 büyük yakıt tankında çıkan yangın vurdu asıl.
Sabah 11den sonra şehirdeki herkesin ayrılmasını istediler patlama ihtimaline karşı. Tüm yollar kilitlendi. Aracı olmayanlar yastık yorganı sırtına alıp dağa kaçtı. Biz de 12gibi toplandık köye gitti.
Akşam dönmek istediğimizde ise Jandarma şehre giriş izni vermedi. Evet enkaz altında o kadar insan varken, kurtarılmayı beklerken bir de hayalet şehre dönüştü Körfez ilçesi. Şehirden çıkmayan çok az sayıda vatandaş ve fink atan hırsızlardan başka kimseler yoktu.
3 gün sonra yangın söndükten sonra gittik biz. Ceset kokusu her yerde, artık kurtarılan yok, sadece ölüler çıkarılıyor ve yıkıntılara kireç sıkılıyor salgın hastalıklara karşı.

6. gün döndük. Evin biraz açığında kendi tatil çadırımızda kalıyoruz. Tüm mahalle boş alanlara ya çadır kurmuş ya da tahtandan muşambadan derme çatma bir baraka yapmış. Sanırım geçirdiğimiz en zor haftalardı.

Bu arada bazı insanların ne kadar iğrenç yaratıklar da olduğunu da o yaşta öğrenmiş oldum. Bir insan var evi yıkılmış. Aynı apartmandaki amcası, kardeşi, ninesi ölmüş, yapılan yardımlara tenezzül etmiyor. bende var ihtiyacı olana verin diyor, başka bir yaratık ise yardım kamyonlarını yağmalıyor.

Yılda en az 2 kere hala ve hala rüyamda deprem olduğunu farklı senaryolarla görüyorum. Bazısınnda oturduğum ev yıkılıyor bazısında yıkılmıyor. Demekki hala deprem korkusunu atlatamamışım. Eminim birebir yaşayanların bir çoğu atlatamamıştır.

Özet olarak zor günlerdi. Ama ders alındığını hiç görmüyorum maalesef. Kocaeli bölgesinde yaşananları görmezden gelenler, olası istanbul depreminde ne yapacak merak ediyorum.
amcalarimi, yigenlerimi yengelerimi dedemi kaybettiğim bir tarih. he kendiminde 3 katlı evin altından çıkarildigi bir tarih. benim sesimi duyan oldu ama 2 yaşındaki yigenimin 13 yaşında ki kuzenimin olmadı malesef.
gürültü ve beraberinde ayakta durmaya çalışırken karanlıkta devrildiğini zorlukla gördüğüm raflar ve bilgisayar monitörü. çığlıklar. kırılma sesleri. toz kokusu. bir anda başlayıp aniden kesilen insan sesleri. sonrası hava aydınlanana kadar gelen telaşlı konuşma sesleri. sürekli birilerinin artık aramızda olmadığı haberi. üzüntüyü sürekli yaşamak ve hissetmek ama en beterine tepki verememek. konuşmak ve tepki vermeye gücü kalmamak. bir gün bir sonraki günden ancak bu kadar farklı olabilir. anlatılmaz bir olay. yan yana yaşayan iki insanın bile birbirini anlayamayacağı bir olay.
yıllar geçsede özlemle, hüzünle, saygı ve sevgiyle yad edeceğimiz insanları bizden alan tarih.
büyük çadırlar.
izmit'te yaşayan ben dahil bir çok kişinin ömrünü deprem öncesi ve deprem sonrası olmak üzere ikiye bölen,

değirmendere sahiline her gitmemde denize bakıp altında bir şehir olduğunu bana hatırlatan,

bu şehrin insanının hayatında iz bırakan tarihtir.

işbu entry 1999. entrymdir.
böyle bir kabus unutulur mu hiç.

soyut bir acı değil, gerçek... ve insan evinden soğur mu hiç.

duvarların iskambil kağıdı gibi katlanıp o evin yıkılmadığını hatırlıyorum...

insan ne kadar unutkan. o kadar istemiştim ki bu kabus bitsin uyanalım diye. bunu kötü bir film olarak düşündüm ama bitmemişti.

ne acı günlerdi be.. allah bir daha öylesini göstermesin.
Allah bir daha öyle büyük acıları bu ülkeye yaşatmasın.
geldik yine bugüne. bu depremde hayatını kaybeden herkese allah rahmet eylesin, mekanını cennet eylesin. inşallah bundan sonraki depremlerde hiçbir can kaybı vermeyiz. mal kaybı birkaç yıl da olsa düzeltilir ama maalesef giden geri gelmez...
Sabahleyin ailece bahçede kahvaltı ettiğimiz gün. Bu depremde vefat eden 17 bin kişiyi rahmetle ve saygıyla anıyorum. Allah bir daha yaşatmasın. Amin.
hayatımda hiç büyük bir deprem yaşamadım. buna rağmen en ufak bir sallantıda hemen yüreğim ağzıma gelir, panik olurum. bugün hâlâ 99 depreminin belgesellerini izlediğimde hüngür hüngür ağlar, içimin parçalandığını hissederim. kendimi annesini, babasını, kardeşlerini, dostlarını, köpeğini, kedisini kaybeden insanların yerine koymaya çalışırım. onların hissettiklerini hissetmeye çalışırken bile bunu yarıda kesip acısına daha fazla dayanamam. ama onların bunu yaşadığını, benim gibi sadece "hissetmeye çalışmakla" yetinmediğini bilirim. deprem değil, ihmalsizlik öldürür. deprem allahtan gelen bir şeydir ama önlem alıp almamak bizim elimizdedir. 50.000 insanın ölmesi, yıkılan evler için açılan davaların çoğunun zaman aşımına uğraması ve kimsenin sorumlu tutulmaması bizim suçumuzdur. önce tedbir, sonra tevekkül. 99 depreminde hayatını kaybeden insanların mekanı cennet olsun, allah geride kalanlara sabır versin.
Merkez üssü Gölcük olan büyük Marmara depreminin yaşandığı tarih.

Hatırlıyorum, sekiz yaşındaydım. Depremi izmir'den de hissetmiştik, Depremden sonra dışarıya çıkıp bahçede uyuduk. Çılgın gibi yıldız kayıyordu. Korkuyla yıldızları seyrederek uykuya dalmışım. Sabah bir uyandık istanbul yerle bir olmuş. Depremin içinde olmama rağmen gerek televizyonda gördüklerim gerekse duyduklarım yüzünden büyük travma yaşadım. O cehennemin içinde olanları tahmin bile edemiyorum. Üzerinden onca yıl geçmesine rağmen toplu mezarlar ve kepçeyle bu mezarlara gömülen cenazeler gözümün önünden gitmiyor.

Ölenlere rahmet, yakınlarını kaybedenlere sabır dilerim. Bir daha böyle acılar yaşanmaz umarım.
allah bir daha böyle şeyler yaşatmasın inşallah. Rabbim ölenlere rahmet eylesin, kalanlara sağlık sıhhat nasip etsin.
her sene aynı gün, aynı saatlerde bu başlığa enrty girerken hüzünleniyorum. ya yine olursa diye endişe kaplıyor içimi. o saat geldiğinde gözüm ister istemez lambalara bakıyor, sallanıyor mu diye. allah bu ülkeye bir daha böyle acılar yaşatmasın.
Allah birdaha yaşatmasın. Buyuk bır afetti.
Ben 1999 istanbul depremini yaşamadım inşallah allah bana ve hiç kimsenin başınada gelmesin belgesellerde ve duyduğum hikkayeler beni hep üzgün bıraktı Allah depremde vefat edenlerin mekanlarını cennet etsin.
Allah ın yaşattığı acıdan ziyade, namussuz müteahhitlerin sahtekarlığının sonucu yaşanan acıdır.

Depremzedelere gelen milyonlarca dolar ve mark yardımı donemin hükümeti tarafından memurlara maaş olarak ödenmişti. Allah her iki zihniyetle de bir daha karşılaştırmasın. Âmîn.
görsel
sadece bu ülkeye demen çok yanlış.

allah bu acıyı bir daha kimseye yaşatmasın. ama maalesef yine yaşatacak.
yalovada yakalandığım, yaz ayından nefret etmemin sebebi gündür. şuan öyle bir psikolojideyim ki her an deprem olacakmış gibi hissediyorum.
--spoiler--
Sesimi duyan var mı!!!!?
--spoiler--

Yazarken bile tüylerim diken diken oldu. Birçok kişinin en uzun 45 saniyesi idi. Birçok kişi benim jenerasyonum özellikle (82-89) ufacık bir sallantıda ölüm korkusu yaşıyor. Ölene kadar da böyle kalacak gibi...

1999 da yaşanılan marmara depremi.
Büyük hüzünle andığımız tarih.
Tedbirleri arttırıp deprem bilinciyle yaşamalıyız. Deprem değil bina öldürür.
(#37510841)
Herkesin zihninde şöyle hatırlanıyor malesef. Sesimi duyan var mıı!!!

Veli göçer ler tedbirsizlikler yitip giden hayatlar.