Beşiktaşlıların son 6 maçtaki yenilgilerinin acısını bir maçta çıkarmaya çalıştığı maç.Sen her maçtan önce fark atarız de,ezicez de , 6 kere üstüste yenil ondan sonra bir galibiyette böyle yorumlar yap.Karı koca ilişkisine bakmak isterseniz ,ezeli rekabetteki galibiyet sayılarına bakmanız tavsiye edilir.Maçla ilgili de istatistikleri inceleyebilirsiniz.
lan gitmeyecektim maça falan, fener'e kupa yüzü göstermeyeceğimiz belliydi ama inönü'de sen nasıl yenilirsin arkadaş di mi ama? neyse... bir iş için 13 mayıs 2009 tarihinde izmir'de olmam gerekiyordu. e şimdi 13 mayıs 2009'da izmir'de iş sebebiyle olmak olur da, maça gitmek olmaz mı? olur tabi maça gidilir. neyse 13 mayıs 2009 sabahı erkenden maça gidecek arkadaşlarla yola çıktık yolda sıkça radar vardı, denizli girişindekine bir fenerbahçeli grup takılmış. tabi biz çakal olduğumuzdan radara yakalanmadık, yolu kesen trafik ekibinin yanından geçerken şöyle pencereleri açıp -ki zaten yavaşlıyorsunuz- bir elimizi hafif yumruk yapıp, diğer elimizle üstüne vurduk ve "şak" sesini çıkarttık kendilerine ve eğlence başlamıştı. neyse, 500 kilometre yol kat ettikten sonra ben işimin olduğu semtte indim adamları alsancak'a gönderdim ve "orada buluşalım" dedim. aslında beşiktaşlılar bornova'da olurlar ama alsancak'ta cüzi miktarda beşiktaşlı olur ve yoğunlukta olan fenerlilerle sağlam testis geçerler. neyse işimizi halledip 1,5 saat sonra alsancak'a gittim. elemanlar kartal yuvası'nın yanındaki mekkan adlı mekandaymış. kordon otel'in önünden geçerken biri yukardan aşağıdaki üzerinde beşiktaş t-shirtü olan malzemeci tipli olan elemana "göbeğini erit, göbeğini" diye bağırıyordu. lan bi kaldırdım kafayı, serdar özkan. bu pencereden kafasını tam içeri sokacakken "serdaaaaaar" diye seslendim bu hemen baktı aşağıya "sağlam bas ulan yere sağlaaaam! düşme ulan!" dedim bu da gülerek "tamam!" dedi. televizyon başında veya stadta bağırmaktan imanım gevremişti, yüzüne karşı bağırdım rahatladım. futbolcular kordon otel'de kalırken, yöneticiler swiss grand efes'te kalıyorlardı lan "vay anasını" dedim! neyse arkadaşlarla buluştuk falan yürümeye başladık, elemanın biri "lan yunanistan'dan geldim bu maç için, inönü'ye de geldim buraya da!" dedi "vay be" dedik anasını satayım. derken bir baktık trt ekibi var, geldi bu "arkadaşlar maç için ne diyosunuz?" dedi biz de "antalya'dan geldik bu maç için" deyince "röportaj yapalım" dedi, atladık hemen zira arkamızda paso fenerliler vardı sağlam iş olacaktı, işte anlattık öyle, "antalya'dan geldik bu maç için, fenerbahçe bi' çentik daha atacak kupa hasretine" falan diye arkasından bir tezahürat istedi abimiz biz de 4 kişi "gündoğdu" ile inlettik meydanı. akşam trt yayınlamış bizi millet mesaj atıyor, arıyor falan. serdar'a çemkirip, trt'ye röportaj veriyorum. uvvvvv... her şey güzel gidiyor...
stada hareket ettik, sanayi tarafının oradan arabayla fenerbahçeli taraftarın içinden "hadi hisset" ve "1903'te doğdu şanlı kartalım" tınılarıyla geçiyoruz fenerbahçeli arkadaşlarda tık yok. aynı şeyi fenerbahçeli biri mersinli tarafında yapacak, arabayı yakarlar. mersinli tarafı 3 mayıs 2006 beşiktaş fenerbahçe maçı'nda olduğu gibi yine şenlikli... bu taraf bize iyi geliyor arkadaş (#5095412) numaralı entryde talep ettiğim ve söylediğim gibi. stadın etrafı cümbüş yeri gibi, tezahüratlar, alkolün su misali akışı falan, fenerbahçe formalı geçenlerin üzerindeki formaların hafif tartaklama yoluyla çıkarttırılması ve yoluna öyle devam etmesinin sağlanması. maça 1,5 saat kala stada girdik stad bayağı bir dolmuştu. ama fenerbahçeliler tıpkı 3 mayıs 2006 beşiktaş fenerbahçe maçı'ndaki gibi, bizden fazlalardı ama maçın başlamasına 10-15 dakika kala hemen hemen eşitlendik. allah var yukarda, 3 mayıs 2006 beşiktaş fenerbahçe maçı'ndan kat be kat fazla bağırdılar fenerbahçeli taraftarlar. o maçta adamların gollerden sonra 5'er dakika olmak üzere toplamad 10 dakika cılız bağırışları vardı. neyse, izmir atatürk stadı'nı bilenler için konuşuyorum; stadın tribünlerinin bir ucu narlıdere'de, sahası ise bornova'da olunca biz tribünde kendimize basmane civarında bir yer bulup sahaya yakın olmak istiyorduk, zar zor grubumuzun sayısına göre bir boşluk bulduk. alen maçın başlamasına 10 dakika kala gelince "maç öncesi" sahaya inip "3'lü" çektirmek nasip olmadı zira tam sahaya ineceği sıralarda takımlar sahaya çıktı...
takımlar sahaya çıkınca fenerbahçe mersinli tarafındaki yarı sahaya yani beşiktaş taraftarı'nın tarafına, beşiktaş ise sanayi tarafındaki yarı sahaya geçti, iki taraftar da ıslıklayınca yer değiştirdiler ve ilk yarıda herkes kendi taraftarının olduğu yarı sahaya geçti. maç başladı, defans kurgusunda denizli fantazi yapmıştı yine ama orta sahanın "ernst-cisse" ikilisinden oluşması taraftarda bir rahatlık yarattı ayrıca delgado da yoktu daha ne olsun? :) yusuf 5. dakikanın içinde beklenmedik bir yerden, beklenmedik şekilde kaleye gönderdi ve kaleci volkan babacan yedi golü. yusuf atmamıştı, volkan yemişti aslında. gol karşı kalede olduğundan 3 kilometre uzaklıktan bile bunu çözebilmiştim. tabi bu durum bizim sevinmemize engel değildi. arkasından alex'in şutu direği yaladı, sonra hakan tokatladı falan. ama karşı kalede de beşiktaşım boş durmuyor, bobo ve tello topu çerçeveden sokamıyorlardı derken ekrem'in olduğu ve koridor haline gelen kanattan gelen bir akında hakan arıkan'ın uzun atılan bir topta çıkmayışının ardından deivid'in pasında belalımız güiza topu dürtüp ağlara göndermekle kalıyor sonra da beşiktaş taraftarı'na doğru gelip o meşhur "okçu" işaretini yapıyordu. taraftar da tahrike aynen uyup, pet şişe gönderiyordu kendisine ha maçtan sonra attığı o oku neresine soktu ben çok merak ediyorum. neyse ilk yarı 1-1 bitti, takımlar tünele giderken, beşiktaş tribünleri "satılmış bünyamin" diye bağırıyordu.
ikinci yarı denizli yine maça başlaması gereken adamları ikinci yarı hatasından dönüp oyuna alması geleneğini sürdürüp delinho'yu oyuna alıyordu. sarı kartı olan toraman'ı oyundan alması ise alkışlanacak hareketti. zira sivok ankaragücü maçında cezalıydı toraman da aksi bir pozisyonda kırmızıyı görürse en kritik maçta stopersiz kalabilirdik sakar gökhan zan'ın yanına cisse'yi monte edilecekti haliyle verim alınamayacaktı bu kötü senaryoda. diğer yandan da iddia ediyorum mustafa denizli ilk 11 tercihinde bilinçli olarak ideal olması gereken adamları koymuyor zira adam ikinci yarı başlarken olması gereken adamları oyuna alıyor hep ve 2. yarılarda beşiktaş iyi oynuyor. diyorum ki, sırf "mustafa denizli yaptığı değişikliklerle maçı aldı" dedirtmek için "kurt hoca" denmesi için fantazi yapıyor arkadaş. neyse, maçın 2. yarısı başladı. önce kale arkası-açık "burası beşiktaş" tezahüratını yaptık 3-4 dakika kadar arkasından 50. dakikadan itibaren kale arkası-kapalı organizasyonunda aynı tezahürat çok daha güçlü, çok daha kuvvetli stadı inletecek şekilde geldi 5 dakika boyunca da sürdü, hemen arkasından "3'lü" çekme hazırlığına başladık ve "3'lü" çeker çekmez beşiktaşımız 56. dakikada bobo'nun aydan vurduğu top ile 2-1 öne geçiyordu. büyük bir iddia ile ifade edebilirim ki, golü taraftar attırdı resmen. 3 mayıs 2006 beşiktaş fenerbahçe maçı'nın uzatma bölümü başlar başlamaz gol gelene kadar bütün stad musalla taşı'nı söylemiştik ve t.m fenerbahçe ağlarına kupayı getiren golü bırakmıştı. bu büyük taraftar daha ne yapsındı? 2-1 olduktan sonra beşiktaşımız rahatlıyor, cisse ve ernst'in sağlam oyunları ile topu alıp fenerbahçe alanına yıkmaya gayret ediyordu. önce tello direği dövüyor, arkasından bobo kaçırıyor en sonunda yusuf, ali bilgin'den kopardığı topla holosko'yu buluşturmaya çalışırken defansın araya girmesiyle bobo hamlesini yapıyor ve skor 3-1'e geliyordu. skor 3-1'e geldikten sonra stadı tıklım tıklım dolduran fenerbahçeliler stadı terk etmeye başlıyor, stadta da yer yer boşluklar göze çarpmaya başlıyordu. arkasından tello müthiş müsait bir pozisyondan yararlanamıyordu. dakika 80 olduğunda aklını başına devşiren her takımın fenerbahçe'ye atabileceği tarzda golü holosko atıp skoru 4-1'e getiriyor, taraftarı coşturuyordu. rüştü ise yedek kulübesinde arkadaşlarının tek tek elini sıkarak kupayı kutluyordu. kalan fenerbahçe taraftarı ise çıkış tünellerine doğru yol almaya başlamıştı. nobre oyuna giriyor, oyun rölantiye geliyordu. beşiktaş atağa başlıyor, fenerbahçe ceza sahası önünde geriye dönüyordu hani derler ya böyle pozisyonda geri dönüldüğünde durum kritikken "ulan 3 farkla önde misiniz ne yapıyorsunuz?" diye işte takım 3 farkla öndeydi ve fenerbahçe ile testis geçiyordu. dakika 90 olduğunda bünyamin gezer -ki, ayrıca paragraf ayıracağım kendisine- penaltı icat ediyordu. ha beşiktaşımızın ve taraftarın cinsel organında mıydı? elbette değildi! penaltı verilince bütün stad "fener gol gol gol" diye girdik, penaltı atışı sırasında ellerimizi havaya kaldırıp "oooooooooooo" çekip, gol olunca "goooooool" diye inlettik stadı. malum, fenerbahçe taraftarı stadı terk edince fenerbahçeli oyuncular yetim gibi kalmıştı. arkasından da fenerbahçemiz * için "3, 3, 3" tezhüratını yapıyorduk. maçın son 20 dakikasında keyiften ve eğlenceden ağzımız omuzlarımıza değiyordu. 90+4 içindeyken ekrem, uğur'a verdi ara pasını ve uğur karşı karşıya kaldı ama bünyamin gezer maçı bitirerek fenerbahçe'nin 5. golü yemesini engelliyordu. o kadar da uğraşmıştı halbuki ama mağlubiyete engel olamadı işte.
bünyamin mevzusunu soğutmadan hemen anlatayım, bu arkadaş ilk yarıdaki fenerbahçe-beşiktaş maçının da hakemiydi, o maçta da cisse'ye gösterdiği ilk sarı kartta, sarı kartı icat etmişti, arkasından da haklı bir 2. sarı kartla beşiktaşımızı 10 kişi bırakmıştı. takdir haklarının tamamını fenerbahçe'ye vermişti, benzer pozisyonlarda fenerbahçe lehine faul çalarken, beşiktaşlı oyunculara "kalk" diyordu. bu maçta da aynı yönetimi sahneledi. bünyamin gezer'i genel olarak beğenirim, fifa kokartı'nı hak etmesine rağmen takamaması konusunda federasyonu da eleştiririm ama arkadaş bu adama beşiktaş-fenerbahçe maçı vermeyin hakikaten ayıp ediyor. lan adamı biçiyorlar "kalk" diyor, adamı yere çalıyorlar "kalk" diyor. fenerbahçeli oyuncu faul yapıyor ama serbest vuruş yine fenerbahçe lehine. izmir atatürk stadı'nı bilenler için konuşuyorum, lan ben 8 kilometre uzaktan süzüyordum ama bu arkadaş süzemiyordu arkadaş? hele bir hava topunda bobo yükselmedi, selçuk geriden gelerek yükseldi ama topa dengesiz vurdu ama bobo'nun en ufak teması yok. ardından yere düştü, düşerken de bobo'nun üzerine doğru düşüp, bobo'yu bozdu, bünyamin düdüğünü ağzına götürdü dedim "faul verecek herhalde beşiktaş lehine" top fenerbahçe'de kalınca "avantaj" işaretini yaptı. top beşiktaş'ta kalsa adam faul verecek! beşiktaş ceza sahası çevresinde serbest atış verebilmek için 40 takla attı adam maç boyunca ama ne oldu bünyamin gezer? 4. gol sana kapak olsun!
maç biter bitmez anons duyuluyor bobo maçın adamı seçiliyordu. 2 gol 1 asist istatistikleri ama arkadaş, bobo her zaman söylediğim üzere popocuğunu kaldıramıyordu maç boyu. takım atağa çıkıyor, bu arkadaş 25-30 metre geride! çok topta çizgiye kadar inip, pas verecek adam bulamadığı için geriye döndü takım. tello 60 metre nokta pas atıyor ama bobo topu kontrol edemiyordu ama adam 2 tane attı, 1 tane duvar pasıyla yaptığı asistle attırdı ve maçın adamı oldu. bobo alkışlandı ama holosko, ernst, cisse, yusuf, tello daha bir takdir edildi stadtakilerce. bobo stadtakilerce gollerin adamıydı ama maçın adamı değildi. gökhan zan da yerden bazen yetersiz olduğunu gösterse de, iyi maçlarındandı. bir ara santrafor gibi geldi çalımlarla ceza sahası içine falan şaşırttı bizleri. ekrem 2. yarı yerine geçince daha verimliydi, delinho girince deivid ilk yarıdaki gibi koşular atamadı. sivok, toraman, uğur... 10 dakika bile oynasa nobre... hakan bana göre çıkmamakla hatalı bir gol yese de iyiydi dokunduğu ve çıkardığı toplarla... yani bu takım bu kupayı sonuna kadar hak etti arkadaş! bünyamin gezer'in eklenmesiyle 12 kişilik takıma karşı taraftarın eklenmesiyle 12 kişi olan bir takımla karşılık verdik ve biz galip geldik!
kupa seromonisi başlayıp hakemlerin adları anons edilince müthiş bir ıslıklı protesto geldi, bünyamin de anlamıştır sanoyoruz bu maçı ona rağmen kazandığımızı. arkasından fenerbahçe anons edildi, taraftar alkışları arkasından "fener buraya" diye tezahürat yaptı ama fenerbahçe takımı beşiktaş taraftarı'nın bu cömert isteğini * yerine getirmedi.
arkasından kupa verildi beşiktaş taraftarı ise "kupa'nın sapını fener'e verin" diye tempo tutuyordu. açık tribün ve kale arkasında kalan 100 kadar fenerbahçeli ise kupayı canlı canlı görüp "ben kupa gördüm" diye torunlarına anlatacak anıları olsun istiyorlardı sanıyorum. belki umut ediyorlardı, beşiktaş kupayla tur atıyorken kendilerine doğru da koşsunlar ve kupayı yakından görsünler. * kapalı tribündeki 100 kadar fenerbahçe taraftarı'nın derdi ise takımı protesto etmekti belli ki, futbolcular ve teknik heyet törende aldıkları ikincilik madalyaları ile tünele giderken ana avrat demeden küfür yiyorlar, fenerbahçe taraftarı'nın yabancı maddesine karşı, çevik kuvvet fenerbahçeli futbolcular için kalkanlarını havaya kaldırıyordu. çevik kuvvet boşuna kaldırmıştı, zira bütün kalkanları fenerbahçe zaten indirmişti. *
tören bitti, anons yapıldı stadı yavaş yavaş terk etmemiz konusunda ama bu taraftar alen 3'lü çektirmeden stadı terk eder miydi? etmezdi! "alen sahaya, 3'lü çektir kartal'a" ve arkasından "alen inmezse, biz iniyoruz" arkasından "vallahi çıkmam, çıkmam. billahi çıkmam, çıkmam" deyince güvenlik yetkilileri izin verdi ve alen sahaya indi. bütün stad 3'lüyü çektik büyük bir keyif içinde! noktayı koymuştuk, arkadaş aradı londra'dan' "abi bi 3'lü sesi geldi atmosferden" diye, düşün o derece bağırmışız.
hikaye burada bitti mi? tabiki bitmedi. karnımızı doyurmak için alsancak'a gittik bir baktık takım otele gelmiş, aşağıda 50 kadar taraftar... en üst kattan pencereden bakıyorlardı futbolcular, karşılıklı "siyah-beyaz" çektik, ernst kupayı pencereye çıkardı biz "at, at, at" diye bağırdık falan.
nihayetinde 13 mayıs 2009 günü de böylesine sonlanmıştı.
ha yine söylüyorum, 3 mayıs 2009 beşiktaş fenerbahçe maçı'nın bendeki yarası 2 kupayı almadan geçmez! biri geldi, sıra ikincisinde! eğer şampiyon olmazsak -mazallah- bu kupa, benim için hiçbir anlam ifade etmeyecek ve maç da "cinsel organımda olmayan maç" olarak kalacak. şampiyonluk kupasını da alırsak bu maç ve kupa gönlümün en harika yerlerinden bir noktasında ikamet etmeye başlayacak.
beşiktaşlıların değil ama fenerlilerin zevzekleşmekten öte saçmalamasına sebep olan maçtır.
terbiyesizliğinde bir sınırı olduğunu herkesin bilmesi ve aklını başına devşirmesi gerekmektedir. yok çarşı ezan okunurken imama küfür etmiş ,yok ermeninin peşinden gitmiş. sizin yaptığınız göte giren şemsiyeyi açmaya çalışmak. yanilmişsin kabul et. biz nasıl iki fener maçında yenildiğimizi kabul ediyorsak. ayrıca sefa gibi ,rambo gibi nacizane kişilikler bulamadığımız için kusura bakmayın.
beşiktaş a kupayı fenerbahçe nin hediye etmesi tarzı gerizekalıca başlıkları bir kenara bırakıyorum da aslında bu maç beşiktaş'tan fb'ye büyük bir hediyedir. bu kupayla fb kendini kandıracak, çöpe giden koca bir yılın dertlerini tasalarını, yanlışlarını hasır altı edecekti. beşiktaş bu maçla fb'ye reset atmıştır. tabii anlayana.
bir de kupa geyiği döner. dünyanın her yerinde böyledir bu, alınmaca darılmaca yok. izleyin, gülün geçin.
4 kez topun ağlarla buluşmasıyla yenik düştüğümüz maç. kuvvetli sayılabilecek bir tezim var. eğer bjk kalesinde rüştü olsaydı bağıra bağıra maçı almıştık. düşünsene bi; kaleden ayrılırdı, sahanın ortasına koşardı, olmadık pozisyondan yerdi, hak geçmesin iki de kurtarırdı hesap et, evet skor bambaşka olurdu.
sakatlanmanın zamanımıydı? haa vicdansız. aragones e hiç değinmiyorum. hakaret içerebilir.****
nihayedit : aragones i uçurdu. kupa sizlerin olsun. galiptir bu yolda mağlup.
papermoon'daki yemeğin detayları ortaya çıktı. o yemekte, iki başkanın kafaları ya dumanlıydı ya da daha kötüsü dumansız hali bu, bu kafaların. aynı kafalardan biri devre arasında kurtarıcı olarak josico'yu getirmişti zaten.
demirören - azizim biliyosun lig bizim için önemli, kupa da sizin için..
yıldırım - evet yıldıvım, o yüzden inönü'de bize yatın, biz de kupayı vevelim size
demirören - hah işte ben de onu diyordum
yıldıvım - anlaştık o halde.
bir fenerbahçeli olarak sonuçtan üzüntü duysamda (bi bakıma sevinsemde dede gideceği için)özellikle dün geceyi bu tabloyu yaratanlara küfür ederek geçirsemde anlayamadığım bişeyler var.arkadaş sabah kalkıyorum gazetelere bakıyorum sokakta görsen adam sanacağın bi kaç tane spor yazarı beşiktaşın harika oyunundan ezdiğinden falan bahsediyorlar.maç sonrasında rakip takımın teknik direktörü * yine buna yakın açıklamalarda bulunuyor.şimdi ben mi başka bi maç seyrettim yoksa benim gözler mi kör oldu.bilimsel konuşmak gerekirse maç sonu fenerbahçe %56-%44 ve 472 isbaetli pasa 309 isabetli pas üstünlüğünü kurmuş.tamam bunları geçelim bu istatistikler önemli değil diyorsanız,ezen takım beşiktaş ilk iki golünü pozisyon bulmadan atıyor bobo nun ofsayt kokan ayağının altından kaçan pozizyon dışında,fenerbahce ise harikas bir organizasyonla attığı golün dışında,2-1 e kadar 2 tane daha yüzde yüz gol pozisyonuna giriyor.maç 2-1 oluyor şansızca yenen 2 gol takımı bozuyor tüm takım ileri açılıyor şuursuzca basıyor 26 yıllık aşırı stresten dolayı,ona rağmen semihle direğin dibinden kaçan topu olmasa ve hakan arıkan karambolde selçuk şahinin topunu çıkarmasa bambaşka şeyler konuşulacaktı bugun,daha sonra ezen takım beşiktaş doğal olarak pozisyonlar buluyor ve atıyor.bravo gerçekten çok iyi ezdiniz harika futbol oynadınız.bunun sonucunda beşiktaş mustafa denizliyle geleceğini tehlike altına atarken fenerbahce en azından geleceğine bir şans daha veriyor.
13 mayıs sabahı izmir istanbul arasında otomobiller ve otobüsler maça gidenlerle doluydu. izmir'e varıldığında kordon'da balık yemeden ve hafif demlenmeden olmazdı. istenmeyen olaylar da yaşandı maalesef birkaç kendini bilmez tarafından. ama bunları bütün taraftarlara mal etmek yanlış olur. akabinde maçtan 1 saat önce stada girilip atmosfer oluşturuldu. beşiktaş'ın fenerbahçe'ye göre bariz üstünlükteki oyunundan ve hakemin başarısız yönetiminin ardından beşiktaş fenerbahçe'yi yine kupadan etti.
yahu böylesi iğrenç bir manzarayla bir futbol zaferini aynı görmek, galibiyet anlayışı "götten sikmek", "ağzına vermek", "anasını bilmemne yapmak" olan bu milletin tripleri. çok güzel futbolla galip geldin, helal olsun da illa akabinde böyle iğrençleşmek mi lazım?
tabi böyle 3 yaş seviyesi kutlama yapan hangi takım taraftarı olursa olsun sevmem kendilerini, şimdilik forzabeşiktaş'ta rast geldim. yarın bir gün galatasaray'dan da görürüz, silopi cudispor'dan da.
sanırım futbolla pornoyu bu kadar iç içe yaşayan bizden başka millet yok.
öncelikle beşiktaşı kupayı aldıkları için tebrik etmek gerekir.gelelim maça fenerbahçenin dün akşam çok rahat kazanabiliceği bir maçı avrupa şampiyonu antrenörü aragones sayesinde kaybetmiştir çünkü beşiktaş dün akşam hiç bişey oynamadı taa ki fenerbahçenin avrupa şampiyonu antrenörü aragones sahneye çıkana kadar.be adam bak hala adam yerine koyuyorum hadi bi molozluk ettin kaleye kaleci müsvettesi bi kaleci koydun yediği ilk iki zaten yenmez bence üçüncüdede çıkıp yumruklaması gerekir bobo yedi sekiz metre geriden gelip kafayı vuruyor ve bu kaleci müsvettesi topla beraber ağlara giriyor.daha sonra bu antrenörümsünün maç fenerbahçenin hakimiyetindeyken oyuna müdahalesi geliyor iyi oynayan takımın ağzına sıçıyor aynısını inönüdeki maçtada aynısını yapmıştı ama bu sefer yemedi yani şimdi emre'yi çıkarıp deniz'i oyuna almanın mantığını nedir ne yapmaya çalışmıştır anlamak mümkün değildir.hani hıncal uluç'u hiç sevmem ama bende ispanyayı şampiyon yapardım ne var ki bunda demişti euro 2008'den sonra hakikaten doğru söylemiş adam.yoksa bir takım bir maçta bu kadar baltalanamaz yani maçı satsa bir takımın antrenörü ya kaleye dandik bir kaleci koyar yada maçın içinde öyle işler yapar ki takımın ağzına sıçar ama avrupa şampiyonu antrenör ikisini birden yapıyor gerisini siz düşünün.bir iki sözümde sayın aziz yıldırıma geçen sene zicoyu gönderdikten sonra arkasından bu takımın yürüyerek şampiyon olması gerekirdi demiştin şimdi noldu kafana en uygun antrenörle buraya kadar hadi geçmiş olsun.
yine bir kupa finalinde 2005 yılında galatasaray'ın fenerbahçe'ye sıraladığı 5 golün benzerini beşiktaş yapmak üzereyken hakem tarafından uydurulan bir penaltı ile 4-2 bitirilen karşılaşmadır.
fenerbahçe bu kupayı en son aldığında tarihler 1983'ü göstermekteydi ve finalde fenerbahçe'ye kaybeden takım ligden düşmüş olan mersin idman yurdu'ydu...
Berbat başlayıp güzel biten bir geceye vesile olmuş maçtır. Öncelikle Beşiktaş kale arkasına bakan Mersinli semtinin stada bakan sokaklarından birinde arkadaşlarla bira içtik. Semt halkına içtiğimiz biraların kutularını vererek biraz olsun sebep olduğumuz rahatsızlığın telafisini yapmaya çalıştık. Yaklaşık 7-8 bin beşiktaşlı taraftarın olduğu ve içtiği bir ortama giren kanımca çok cesur ya da az deli fener taraftarı sırtında forması ile o ortama girdi. tabi hemen etrafını sardılar. Zor bela gençten çocuğu başına bir şey gelmeden uzaklaştırdık ki bir başkası geldi bu sefer de. HAydi, onu da selametle yolladık bu sefer bir başkası. Onu da sağ salim gönderdik allahtan bir başkası gelmedi. HAtamız stad kapısından yediye çeyrek kala girmek oldu. Koca stadın kapıları o kadar insan kalabalığını kaldıracak boyutta değil. Buna bir de organizasyonun bozukluğu eklenince işler karıştı. Kale arkası tarafında tek kapı açık, insanlar upuzuuuuun bir kuyrukta stada girmek için bekliyor, giremeyenler sirkülasyon olan kapıların önündeki kuyruklara kaynak olmaya başladı. Sonuçta bulunduğumuz kuyruğa ait kapıdan bir dolu insanın girdiğini gördüğümüz halde sırada on santim ilerlemeden durmaya başladık. Bizim ekipten bir kaç kişi kuyruğa kaynak olmasın diye sıranın başına yönelmişti kapının yanına gelen bir polis ekibi ayrım yapmadan insanları joplamaya başladı. Üstüne üstlük kapının yanında birikip gereksiz bir izdiham yarattılar. Bizim arkadaşlar kuyruğa sağdan soldan girenleri engellemeye çalışırken birden ortalık karıştı ve yumruklar, tekmeler havada uçuşmaya başladı. Tabi bu kavganın muhattabının sadece beşiktaşlı taraftarlardan oluşması daha da üzücü benim için. "Yiyin birbirinizi" tavrıyla 5-10 metreden seyreden ve birazcık müdehalede de bulunmayan polisleri de ayrıca tebrik etmek lazım. Çok daha büyük olaylar çıkmadan maça girildi ve yerimize henüz oturmuştuk ki beşiktaşımızın golü geldi. Arkasından da bir maçı gol yemeden bitirmesini özlemle beklediğim Hakan Arıkan ve bir defans oyuncumuzun yardımıyla fenerin golü geldi. O saate kadar faul düdüklerini fenerin lehine çalan Bünyamin Gezer'e beşiktaş taraftarı daha da diş biledi. Bu maçta saydığımız kadarıyla fener sporcular 22 defa yere düştüler. Hakem, bunların 15'ine faul, birine de penaltı düdüğü çaldı.
Beşiktaş taraftarı maça çok umutlu başlamadı. Ama oynanan oyunla bu fikir değişti. Anlamadığım bir şekilde Beşiktaş'ın ilk yarı oynadığı oyunla ikinci yarı oynadığı oyun arasında bariz fark oluyor. Bunu pek çok kişi anlamıyordur eminim. Bobo'nun golü ceza sahasının hemen dışından sıradan bir şut gibi geldi. TV'den izleyince adam ne çakmış ama dedim. ardından da tello'nun direkte patlayan şutu. Ceza sahasına kadar inip orada beceriksizce sonuca gidememek. Atamayana atacaklar diye düşünürken Bobo'nun ikinci golü tüm taraftarı rahatlattı. Fenerliler yavaştan stadı terk etmeye başlamışlardı ki bence maçın en güzel golünü Holosko attı. Bünyamin Gezer'in o saatten sonra çaldığı ve fenerlilerin bile itibarlarına leke sürülmesin diye itiraz ettikleri uyduruk penaltı kararı bile beşiktaş taraftarlarının moralini bozmadı. Penaltı atılırken "fener gol,gol gol" diye golden sonra da "üç - üç - üç" diye hakeme tepkisini dile getirdiler. şahit olan fenerli taraftarlar varsa bozulmuşlardır ama bu daha çok Bünyamin gezer efendi'ye karşı bir tepkiydi. Sonuçta maç bitti.
Böylece gittiğim bir Beşiktaş - fener maçından daha galibiyetle daha ayrıldığımız bir maç oldu.
"bismillahirrahmanirrahim yarabbi inşallah seneye" bu mesajı 10 fenerbahçeli arkadaşına gönderirsen 2010 da türkiye kuapsından mutlu bir haber alıcaksın..
maçtan evvel dediğim gibi fb, guiza aşırtma gol atamadığı için kaybetmiştir. guiza o sırada topu durdurup hakan'ın üstünden atmayı denemeliydi. böylesine profesyonel bir futbolcudan beklenmeyecek bir hata.
ikinci olarak da fb'nin yenilmesinde ispanya kral kupası finalinin bu maçtan sonra oynanması da etkili olmuştur. keza barcelona'nın ne kadar muhteşem bir futbol oynadığını izleme şansına nail olamadılar. bildiğiniz gibi ligdeki maç öncesi barça- real mardin maçı fb için müthiş bir motivasyondu.
ayrıca iddaa'ya da teşekkürü ihmal edemem. beşiktaş gibi bir takıma tek maç ve 2.75 vererek yaz tatili paramı çıkardınız, allah razı olsun.
kupa bizim, şampiyonluk bizim.
bir de matematik çalışalım: 2-1 + 2- 1 : 4-2
son olarak da hala türkiye kupasını göremeyen fb'li arkadaşlarımıza ( ki en küçüğü nereden baksan 30 yaşında falandır ) bu meşhur fotoğrafın armağan edelim :
bobo yakaladığı pozisyonların hepsini atsaydı en az 6 olabilecek bir maç idi. hakemlerse ne yaptıklarından habersiz öyle bilinçaltlarına işlemiş ki fener korkusu pozisyona bakmaksızın penaltıyı verebilmektedir. sonuç olarak fenerin kupayı göremediği yıl 27 olmuştur. *
beşiktaş'ın fenerbahçe'ye halı sahada bile zor atılacak bir 4. gol attığı maçtır. siyah beyazlılar biraz daha efektif ve şanslı olsa maç çok rahat 8-1, 9-1 olabilirdi.
fenere geçmiş koysun.
dip not: sözlükte ki bjk'li ve fb'li arkadaşları tespit etmek amacıyla yazılmıştır. her artı bjk'yi, her eski fb'yi temsil etmektedir. yarışmacı arkadaşlara başarılar. sana dedim hemen seçimini yap!