kafaya çıkmaya aciz defans, yürüyemeyen emre. caner ve servet olsaydı bu kadar kötü olmazdı. en azından servet kafa topuna çıkardı. caner top kaybeder falan filan ama içeri topu sürüklemeye çalışırdı.
lütfen milli takımda kulüp takımı muhabbeti yapmayın. gökhan gönül'ün sakatlıktan sonraki 3 maçını izleyin. zaten formsuz ve güçsüz durumda şu an. asıl kızılması gereken gökhan değil onu oynatandır.
ilk yarısı 0-2 bitmiş maçtır. umudum var, en azından maçı 2-2 bitirip ikinci maça bir şans taşıyabiliriz.
amma solda dakika bir kademeye adamlar gelirken çizgide faul yapan giray varken, top soldan gökhan gönül sonrası içeri yuvarlandığında hakan, giray ve egemen seyrederken, ikinci golde topu 30 metre kovalayıp aldıktan sonra geriye oynamayıp varyete yaparak kaptıran arda varken ve devamında rakibi yanından yürüyerek geçerken seyreden hakan balta varken, bir tane top tutamayan burak varken ve hatta küllüm kötü oynayan bir takım varken sadece emre, gökhan ve volkan diye zırvalayan orospu ç'nı göstermiş maçtır aynı zamanda.
paranormal aktiviteler yapan hamit altıntop, terörist kılıklı volkan demirel, uçan adam sabri ve ota boka şut çeken selçuk inan ile bu ne amına koyim dediğim maçtır. gökhan gönül arada atak yapıp pozisyon yaratmasa arda orta açmasa bir bok olduğu yok bu takımda.
teknik direktör guus hiddink in katlettiği maçtır.
ilk dakikada golü yediğimizde "biz bunlara 119 da yiyip 120 de atmıştık 90 dakikada mı atamayacağız." dedim ama maalesef bu olmadığı gibi bir de üstüne ikinci golü yedik.
gökhan töre gibi orta sahadan topu ileriye sürecek bir adam varken hala sabri de ısrar ediyor. hayır fatih terim sabri yi orta sahada denedi olmadı, vazgeçti. bırakın adamın yakasını arkadaş.
arda varlık gösteremiyor, burak yalnız kalıyor. burak dışında uzun adamımız yokken sürekli havadan ortalar yapıyorlar ve aynen gerisingeri top yarı sahamıza geliyor. orta saha da tek paslarla ilerlemeli. burak yerine de bir nokta santrafor gerekli.
4. hakem bilic in yanından ayrılmıyor bu arada. bizimkiler olsa hemen tribüne yollarlardı.
biraz cesaretlenip, hırs yaparlarsa avantajlı olmasa da dezavantajlı bir skorla hırvatistan a gidebiliriz.
caner varken hakan baltanın, mehmet topal varken sabrinin oynadığı maçtır.volkan, burak, emre, selçuk, hamit ve ardanın performansının da pek iç açıcı olmadığı maçtır aynı zamanda.
hakikaten ya adam klubeden bir kez bile dışarı çıkmıyor, korkuyor garibim, hava soğuk hasta olacağım diye.birazcık çalıştırdığı takımı s.kleyen biri olsa fatih terim, aykut kocaman gibi yerinde duramaz.
hiddink'e zerre kabahat bulunmayan maç. sahada kendisini en iyi kaybeden türk oyuncu volkan' kendisi zaten kalede.
hakem gayet tarafsız ve sabırlı, seyirci desteği tam ama bizim paraya para demeyen salaklar yine bir işi beceremiyorlar. keşke ikinci yarıda şu yazdıklarımı yuttursalar bana. utandırsalar keşke! ama nerede?
Tolga Zengin... Neden alınmadı bu maça? Çünkü alışılagelmiş bir şeyi bozmayı akıl edecek adam değil Hiddink. Gökhan Gönül'ün kendisi söylüyor "Eski formumdan" uzağım diye. Ama adamı yine milli takıma çağırıyoruz. Küfür etmek haksızlık olur. Ama gerçekten eski formundan uzak olduğu aşikar. iki golde de tuttuğu adam ya golü attı ya da golün pasını verdi. Onun dışında deli dana gibi oradan oraya koşuşan oyuncularımız var. Ama organize tek bir atağımız yok. Koca 45 dakikada kendi evimizde oynadığımız bu hayati maçta kaleyi bulmayan 2 şutumuz var sadece. Topa sahip olma oranımız % 64 olsa kaç yazar. Adamlar 2 tane çaktı mı, çaktı. Üstelik 2'si gol olan kaleyi bulan 4 şutları, toplamda da 8 şutları var. Bazı yazarlar yazmışlardı. Eleme maçlarından sonra rakibi beklemeden hocayı değiştirmek lazım diye. Artık çok geç. Yılda 8 milyon euroyu bulan ücretiyle koca bir fiyasko oldu Hiddink. Şu maçın skoruna bakınca artık finallerde Hırvatistan'a başarılar dilemekten başka diyecek sözümüz yok. Belçika'ya üzülüyorum gerçekten. Ama asıl pişmanlığım sonucun bu kadar aşikar olmasına rağmen yine duygusallığa kapılıp iddaa'da bu maçı oynamamam... Kendi evimizdeki bu maçı şimdilik 2-0 ile verince 2008'deki başarımızın bir tesadüf olduğunu cümle aleme ilan etmiş olduk.
ilk yarısını 2-0 mağlup kapadığımız maçtır. çoğu kişiyi * skor tahmininde ters köşeye yatırmış olan maçtır aynı zamanda.
2. yarıda 55-60'a kadar gol atamazsak büyük ihtimalle yenileceğiz. çünkü 2-0'dan kolay kolay maç vermez hırvatistan. umarım kazanırız. eğer kaybedersek de zagreb'deki maça bakacağız artık, yapacak bir şey yok. ama eğer burada yenilirsek zagreb'de acısını çıkartırız diye düşünüyorum.
gökhan töre, tolga ve mehmet topal'ı yedek soyunduran, nuri şahini tanımayan, sabri, hakan balta, volkan gibi oyuncuları sahaya süren bir teknik ekipten hiçbir şey beklemem. volkan resmen depresyonda apaçık ortada tolga gibi formu yüksek bir kaleci oynamıyor. gökhan töre nedenini anlamadığım bir şekilde ilk 11'de yer bulamıyor, mehmet topalın nerede olduğu tam bir muamma zaten. bir galatasaraylı olarak sabrinin sahada olmasına hala anlam verememekteyim. sabriyi severim ama ne galatasarayda ne de milli takımda forma giyebilecek kadar iyi bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. sırf hırslı diye bir oyuncu oynatılmamalı.
bunun yanı sıra çakı gibi bir hırvatistan var arkadaşlarım iyi oynamadıklarını düşünsede bence gayet güzel oynuyorlar. adamlar deplasmanda atak yapmıyor diye kötü futbol oynuyor denilemez. adamların istediği 1 goldü onu buldular ve doğal olarak defansa çekildiler. 2. golü de normal olarak kontra atakla buldular ki 3. golü de kaçrıdılar. hırvatistan türkiye'ye ne yapması gerektiğini bilerek gelmiş ve yapması gerekeni yaparak maçı istedikleri gibi oynuyor ve oynatıyorlar.
kadroyu görür görmez yenileceğiz ve eleneceğiz demiştim ve ne yazık ki öyle olacak. umarım yanlış düşünüyorumdur.
milli takım bu taraftarı hak etmediğini bu inançsız oyunuyla göstermiştir. biraz inanın ve bitse de gitsek diye oynamayın şu koyduğumun maçını.
en önemli sorunun da hiddink ile futbolcular arasındaki iletişimsizliktir diye düşünüyorum. emre inter de oynamış hamit real madridde oynuyor selçuk inan desen son 2 yılın en iyi türk orta sahalarından... ama yapacak bi şey yok.
daha önce 2005 yılında da biz bu maçı görmüştük diyebileceğiniz karşılaşma.
evet 12 kasım 2005 isviçre türkiye maçından bahsediyorum. fatih terim de aynı haltı yemişti. zürihteki ilk maçta karaktersiz oyun yapısı ile maçı 2-0 yenik bitirmiş ve 16 kasımdaki maçta sanssız bir pnaltı ile 4-2 yenmemize ragmen finaller yolunda araç kaza yapmıstı.
demek ki bi alex olmayınca fenerbahçe, bi quaresma olmayınca beşiktaş hiç bişeymiş. bunu bize hatırlatan maçtır. şu takıma penaltı versen onu da kaçıracak ha.
bu akşam keyiflenmeyi planlamış, bir ufak rakısını yanına alıp, ezine beyazını dilimlemiş bir bünyeyi, sinirden, şalgam kıvamına ve rengine bürümeyi başarmış milli takımın maçıdır.
daha söylenecek çok şey var da, yarın öbür gün içince ne dediğini bilmiyor diye adımızı çıkarırlar sözlük.