gozgozgoztepe * materyali hazırlamış ancak derse geç kalmıştır. geç girince de bütün gözler üstüne çevrilmiştir. derse girer girmez elindeki materyal hocanın dikkatini çekmiş ve açık unutulan ışık kastedilerek
ışık yanıyor, denilmiştir.
goz goz goztepe, soğukkanlılıkla hocaya bakar ve " yansın diye koydum zaten " der, yerine oturur.
öğrenci üniversitedeyken lise veya üniversite hocasına verdiği ayarlardır.
benimkisi lise öğretmenime üniversitedeyken verdiğim ayardı.
sınavı kazanamamış bi arkadaşımla okuduğum lisenin önünde oturuyorduk. bizim bi hoca var ing.ci ömer hoca , o arabayla geliyordu . karşılayalım, konuşalım, hasret giderelim dedik. yavaştan gittik yanına işte. uzaktan benim arkadaşı tanıdı : "ooo mürsel lan teröriste dönmüşsün dedi." ehe mehe güldük işte. sonra yanaştık yanına , naber mürsel filan mürselle konuşuyor amk. ben mal gibi bakıyorum buna. sonra döndü: "onurdu di mi." dedi. ben bozuldum: "evet hocam." dedim. aradan 2 3 saniye geçti. " siz de Ömer'diniz değil mi hocam." dedim. güldü müldü ama böyle bir yüz ifadesi görmedim ben hayatımda. *
ev hayatın da sorunlar yaşayan bir bayan hoca sınıfa girer girmez çığlıklar atarak bağırmaya, histeri krizi gerçimeye başlamıştır.
- siz ne biçin insanlarsınız!
+ offf
- üniversite burası ama siz ilkokul çocuğusunuz!
+ ama yeter
- ne var lan bir şey mi söyleyeceksin?
+ paramızla rezil oluyoruz lan.
hoca sınıfı terk etmiş ve dersin hocası değişmiştir.
- sigara şöyle zararlıdır böyle zararlıdır. sigara içenler avrupa'da sağlık sigortasına ek ücret ödemek zorunda kalıyor, avrupalı doktorlar sigara içenlerin doktorluğunu red edebiliyor. bizde de bölye bir şey olmalı. sigara içenler hiç farklı ücret ödemeden istediğine muayene olabiliyor. sigara içenlere harcanan yıllık sağlık harcaması devletimize ödenen vergilerin en az iki milyar dolarını haksız yere gaspediyor. onda tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. sigara içen var mı?
- ben içiyorum hocam.
- sigara içtiğiniz için sizlerin fazladan ücret ödemeniz gerekir. bu yolda çalışmalarımız var ne diyorsun bu konuda?
- hocam yıllık olarak ben 3 milyar liralık sigara içiyorsam bunun 2 milyarını devlete vergi olarak veriyorum. hükümet bu yıl sigaradan 13 milyar toplam vergi almış, önümüzdeki yıl 16 milyar dolar alabilmek için sigara vergilerini artırdı. nerden bakarsanız bakın sigara içenler zaten fazla para ödüyor. sigara içenlerin sağlık harcaması 2 milyar dolar ise bizim devletten 14 milyar dolar alacağımız olacak.
ders insan ilişkileri, hoca öğrencilik hayatımda gördüğüm en değişik hoca. hoca teker teke herkesin elini sıkıp ne hissettiğini soruyor, herkes "çok güven aldım hocam" gibi şeyler zırvalıyor. ben daha önce gıcık olmuşum ya hocaya "aksine ölü balık gibiydi midem bulandı" dedim ve koskoca bölümde o hocadan AA yla geçen tek öğrenci ben oldum. Zira adam insan ilişkileri hocası öğrencileri tahrik edip tepki vermelerini sağlamak amacıyla orda. Terslenmek adamın hoşuna gidiyordu azizim...
söz konusu olan olay 2008 yılında x üniversitesinde çok uzun yıllardır doçent olmaya çalışan yrd. doç. dr. y ile sınıfta kalan öğrencisi arasında geçmektedir.
yrd. doç. dr. y: oğlum geri zekalı mısın? eşeği bağlasak bir yılda mezun olur bu bölümden. sen beş yıldır okuyosun.
öğrenci: hocam aynı eşeği bu bölümde iki yıl tutun doçent olur.
-bi eşşeği bile 4 sene şu eğititm fakültesinin kapısına bağlayın mezun olur siz olamazsınız. *
+hocam 6 sene bağlayıncada öğretim görevlisi oluyorlarmış doğrumu ? **
Öğrencilerini yermek için sürekli fırsat kollayan hoca, erasmus yapan Dimitrakopulo'dan ordaki tecrübelerini sınıfla paylaşması ister. Fırsat bu fırsat Dimitrakopulo gazı verir.
H : ordaki öğrenciler nasıllar derslerde?
D : derslere katılımları yüksek tabi hocam, hazırlanıp geliyorlar.
H : görüyorsunuz değil mi arkadaşlar, siz çıktığınız dersi unutuyorsunuz
D : oradaki hocalar da dersini iyi çalışıyor hocam, ne zaman ne yapacaklarını bildiğin için derse hazırlanıp gidebiliyorsunuz.
H : ... Evet bugün semantik'e giriş yapıcam.
hoca bir an duraksadı. herkes ders bitiyor diyerek toparlanmaya başladı. bunu gören hoca
-çocuklar. ben sizin babalarınızın parasıyla burdayım. sizin vicdanınız rahat mı? kapatın şu kapıları
-hocam biz de 2 saattir buradayız!
hoca dumur olmuştur.
yaşanmıştır.
hocanın bonus esprileri yüzünden hocaya ufak bir ön ayar vermiştim, ''bu yaşa gelmiş hala dış görünüme yüzeysel saygısızlık mı yapıyorsunuz?'' diye.
dersin ilerleyen dakikalarında, kendi basıp sattığı ders kitabını derse getirmeyen öğrencilere '' koskoca adamlar oldunuz unutuyor musnuz hala!'' , ''bu yaşta unutmak ne demek, sizin zekanız, aklınız, fikriniz yok mu?'' sıra azarı geçen hoca, sıra bana geldi.
çekingen bir ses tonuyla;
''sen de mi unuttun?''
ben, gayet sert bir ses tonu ile;
'' ağır geldi, almadım yanıma.''
...
sonuç;
artık yanıma yanaşamıyor.
bardağın dolu tarafı;
dersten bırakamaz, notlarım iyi.
hazırlıkta ingilizce hocamız kıyafet türlerini anlatmaktadır. dalgasına ben lacostle, pierre cardin giyiniyorum falan dedi. ulu dağcı bombayı patlattı:
i saw some people they haven't got clothes, i saw some clothes they haven't got people. *
geçtiğimiz salı yaşadığım bir olay... doğum bilgisi ve jinekoloji klinik dersinde ultrason odasında geçer olay... operasyonla bir köpeğin iltihaplı rahminin alınması gerekiyordur ve merakla octavio hocaya sorular sormaya başlar...
h: hoca
o: octavio
o: hocam hayvanın klinik durumu biraz daha iyi olsaydı alternatif olarak kemoterapi uygulayabilir miydik?
h: serviks de akıntı olsaydı ilaç tedavisi yapabilirdik, ama kemoterapiyi kanser tedavisinde uygularız bunda değil...
o: (kafası karışmış bir şekilde arkadaşına fısıldar) olm kemoterapi ilaç tedavisidir diye anlatmadılar mı farmakoloji dersinde?
h: (başka bir şey anlatırken fısıldaşmayı duyar, savunmaya geçer) arkadaşlar bir de burada benim söylediğim her şeye inanmayın... hatta hiçbir şeye inanmayın... ben tam bilmiyor olabilirim, ama bilmiyorum demem, sallarım bişeyler, siz herşeyi yine de araştırın, kitabı açıp okuyun...
o: iyi de hocam, teorik derste de profesör kitapta yazılanlara inanmayın, yarısı palavradır diyordu?
h: ....
o: e biz niye okuyoruz o zaman?
h:...
bütün öğrenciler kahkahayı patlatır... ama octavio sorusuna yanıt alamamıştır ve hala kafası karışıktır...
yine bir efsaneye göre;
prof. öğrenciye takıktır.
prof. öğrencinin sınav kağıdına 'öküz' yazar
öğrenci kağıda bakmadan alıp çıkar yazıyı görünce sınıfa geri döner ve ''hocam imzanızı atmışsınız ama notumu yazmamışsınız der'' ***
hocanın karizmasının en az 50 puan düşmesine neden olan ayardır.
siyasi tarih dersinin en sıkıcı anları. 2.5 saattir hoca konuşuyor. artık hoca tarih öncesinden kalma bir yaratık gibi gözümüze göründüğü saatler. arka taraflardan çalan telefon olayı bitirdi
- çek git bebeğim uzaklara çek giiiit.
o gün ne acayipse dersi dinlediğim için espriyi anlamamıştım. ders sonunda
- çok iğrençsin abi, öyle telefon sesi olur mu? allahın kırosu, dedikten sonra gerçeği anladım. gerçi hocanın kızarması bana her şeyi anlatması lazımdı ama dediğim gibi dersi dinliyordum *
üniversitede yaşanmış bir hikayedir. profesör derste konuyu anlattıktan sonra olay ile ilgili bir espiri patlatır. sınıftakiler bu espiriye gülmezler ve profesör öğrencilerin espiriyi anlamadıklarını zannedip şu diyaloğun yaşanmasına sebebiyet verir.
prof- şimdi siz benim yaptığım bu ince espiriyi anlamadınız mı?
öğrenci- hocam espiri miydi bu yaptığınız yani?
prof- evladım sende lazlık var mı? nerelisin sen?
öğrenci- trabzonluyum hocam
prof- sizdiniz di mi 12 den sonra kafaları çalışmayan?
öğrenci- hocam 12 den sonra bizim başka kafalar çalışıyo...
prof- +$&#?*!
sınıf- wowwwwwwwww
hoca, fakültede birkaç dersimize giren ve normalde bizi pek tanımayan birisidir. proje raporu * sunmak için odasına gidilir. kendisi klinik hocası olduğu için tıp fakültesinde değil hastanededir. tüm gün boyunca hastalar ile görüşmenin de etkisi ile bizi iyice unutmuştur.
- : hocamız + : cevap veren kız öğrenci * : gereksiz çıkıntı hail and kill
- aaa, çocuklar siz misin? sınav için mi geldiniz?
* hocam aslında biz mezun olduk, elinizi öpmeye geldik. aynı zamanda dün akşam kazandığımız şampiyonlar ligi kupası' ndan da hep beraber şampanya içeriz diye düşündük! *
olay sonucu;
hocada "sen bu okuldan nah mezun olursun" bakışları,
