hoca derse ilk 10 dakkadan sonra gelenleri almamaktadır. bendeniz de 11. dakkada yetişmişimdir benden önce son giren kişi tam kapıyı kapatırken kapıdan kafamı sokar hocaya bakarım.hoca hiddetli hiddetli gelir ve:
+ e artık sizi de almayalım yani çocuklar 10 dkyı geçti çık dışarı çık çık çık!
-olur da, ben tekim yani,* ordan kaç kişi görünüyorum hocam?
+çaattttt!
- yiihaa!ahahahaha **
hoca' nin dersi son derece can sikicidir. en arka sirada oneydilan ve iki arkadasi monopoly oynamaktadirlar, oneydilan pazarligi abartinca hocaya yakalanir..
hoca: oneydilan, disariya cikar misin hemen!
oneydilan: tamam hocam hemen cikiyorum.
hoca: acele et.
oneydilan: hocam bu ikisi de oynuyodu onlar da ciksin mi?
hoca: hayir sadece sen cik.
oneydilan: ozur dilerim hocam.. iyi dersler.
yaa iste boyle.. oyle fena baktim ki cikarken boynumu bukup, dudagimi sarkitip.. hocanin gozler doldu resmen.. biliyorum zor tuttu kendini arkamdan kosup beni vazgecirmemek icin... arkamdan gelseydi eger asla geri donmeyecektim sozluk onu da diyim...
tabi simdi anlatinca sey olmadi pek de.. o zaman baya bi saglam karizma yapmistim sinifta.. heralde yani.. sanirsam.
guzel koymusum lafi di mi?.. di mi lan? aloo sana diyorum sozluk.
medikal terminoloji dersine girdim ve hocanin verdigi fotokopileri alacaktim ki hoca bana;
- Aynadaki adam, sen gecen ders burada miydin?
* evet hocam, buradaydim.
- o zaman otur yerine.
* ama hocam fotok...
- otur dedim.
* ama ...
- otur lan.
* peki hocam.
- aynadaki adam, ben bu fotokopinin aynisini gecen ders verdim, neden alacagin kagidin ne olduguna dikkat
etmiyorsun? sirf sinifdakilerin dikkatini olcmek icin yaptim bunu aslinda.
* ya hocam, tamam ben dikkat etmedim, sen ne diye benim gecen ders burada olmadigima dikkat etmiyon minakoyim?
- asjhasd, ulan ben kac derse giriyom biliyon mu?
* ben de 8 derse giriyorum. felegimiz duzuldu, fotokopi ala ala, ne aldigimizi bilmiyoruz ki artik.
tum sinif- aynadaki adam burayaaaaaaaaa, burayaaaaaaaaaaa, burayaaaaaaaa. nasil koydu aynadaki adam kocamaaaaan, kocamaaaaan, kocamaaaaaaan.
Çoğu hayal ürünü olan olaylardır. Hoca ayar yemez yedirir. Kendimden biliyorum yahu...
Samsun 19 mayıs üniversitesi istatistik bölümü hocalarından 80 küsür yaşındaki Ali Fettah Şahbazov'un Olasılık teorisi dersi. Rahmetli hocamızın (Bakmayın rahmetli dediğime öğrencilerin ahından öldü adam. Google'da aratırsanız görürsünüz.) çok değişik bir ders işleme şekli vardı. Kendisi Kolmogorov'un (Fizikte Einstein neyse istatistikte kolmogorov odur) en iyi öğrencilerinden birisiymiş Sovyet sistemle eğitilmiş. Yani 15 gün boyunca bir kütüphaneye sokulmak suretiyle yemek ve hayati ihtiyaçlar için ** için 1 saatlik aralar olan bir sistem hesap edin. Neyse bu adam bizim dersimize girdiğinde ilk yarım saat bize küfürederdi. Ciddiyim bildiğiniz küfür ederdi. Lakin azeri şivesiyle ettiği için pek bi şirin gelirdi bu küfürler. "Öküzler", "sizin gibi nefer olmaz olsun", "daha biraz önce otobüste gelirken gördüm öküzün biri kulağına takmış kulaklıkları cıstak cıstak tren arıyo", "ben moskof üniversitesindeyken öğrenciler bir elleriyle otobüsün tutacaklarını tutarken diğer elleriyle gazete, kitap vs okurdu" falan. Neyse benim girdiğim son dersinde bu yarım saatin ardından derse başladık hoca 15 dk kadar sonra sayı doğrusunda 1 ile sıfır arasına 3 bölü 2 yazarak beni tahrik etti. Bende
Hocam yanlış yaptınız 3 bölü 2 orda olmaz diye kalktım. *
Hoca durdu bana döndü gel ispatla bakem dedi.
Sustum sustum sonra hoca çık dışarı bi daha da gelme dedi. Bir sene içinde hocamız emekli oldu ama sigortası azerbaycan'dan buraya gelirken 1 senelik yaş farkı olduğu için iptal edilerek çalıştırılmak zorunda bırakıldı. Kanser olan hocamız yeşil kartla tedavi olmaya çalıştı lakin öldü. Bende ne zaman olasılıkla ilgili bir şey görsem hep o günü hatırlayarak garip olurum. Kötü de olsa hocamdı be.
eğer bir gün zengin olabilirsem üniversitedeki bir hocama -ismini geçeyim- mutlaka vereceğim ayardır.
johnny: hocam bir insana şerefsiz dersem mesela, ne kadar tazminat öderim?
hoca: şahsen avukatı bensem en az 50.000 tl. alırım.
johnny: buyrun hocam 100.000 tl. sen iki kere şerefsizsin!
iktisat dersi Hoca ısrar tekrar eder durur, ihtiyaçlar sınırsızdır.
Öğrenci söz alarak ihtiyaçların sonsuz sınırsız olmadığını söyler.
Hoca, öğrenci ile dalga geçmeye başlar, nasıl sınırsız değil bi anlat ozaman.
Öğrenci şöyle der, benim bilmediğim bir ihtiyaç söyleyin o zaman.
anadolu gsf anatomi dersi;
hoca kürek kemiğini göstererek leğen kemiği demektedir...
-hocam sizi picasso mu yarattı?
-ne?
-ben beli sırtta yapan bi onu tanıyorum...
hoca, fakültede birkaç dersimize giren ve normalde bizi pek tanımayan birisidir. proje raporu * sunmak için odasına gidilir. kendisi klinik hocası olduğu için tıp fakültesinde değil hastanededir. tüm gün boyunca hastalar ile görüşmenin de etkisi ile bizi iyice unutmuştur.
- : hocamız + : cevap veren kız öğrenci * : gereksiz çıkıntı hail and kill
- aaa, çocuklar siz misin? sınav için mi geldiniz?
* hocam aslında biz mezun olduk, elinizi öpmeye geldik. aynı zamanda dün akşam kazandığımız şampiyonlar ligi kupası' ndan da hep beraber şampanya içeriz diye düşündük! *
olay sonucu;
hocada "sen bu okuldan nah mezun olursun" bakışları,
üniversitede yaşanmış bir hikayedir. profesör derste konuyu anlattıktan sonra olay ile ilgili bir espiri patlatır. sınıftakiler bu espiriye gülmezler ve profesör öğrencilerin espiriyi anlamadıklarını zannedip şu diyaloğun yaşanmasına sebebiyet verir.
prof- şimdi siz benim yaptığım bu ince espiriyi anlamadınız mı?
öğrenci- hocam espiri miydi bu yaptığınız yani?
prof- evladım sende lazlık var mı? nerelisin sen?
öğrenci- trabzonluyum hocam
prof- sizdiniz di mi 12 den sonra kafaları çalışmayan?
öğrenci- hocam 12 den sonra bizim başka kafalar çalışıyo...
prof- +$&#?*!
sınıf- wowwwwwwwww
hocanın karizmasının en az 50 puan düşmesine neden olan ayardır.
siyasi tarih dersinin en sıkıcı anları. 2.5 saattir hoca konuşuyor. artık hoca tarih öncesinden kalma bir yaratık gibi gözümüze göründüğü saatler. arka taraflardan çalan telefon olayı bitirdi
- çek git bebeğim uzaklara çek giiiit.
o gün ne acayipse dersi dinlediğim için espriyi anlamamıştım. ders sonunda
- çok iğrençsin abi, öyle telefon sesi olur mu? allahın kırosu, dedikten sonra gerçeği anladım. gerçi hocanın kızarması bana her şeyi anlatması lazımdı ama dediğim gibi dersi dinliyordum *
yine bir efsaneye göre;
prof. öğrenciye takıktır.
prof. öğrencinin sınav kağıdına 'öküz' yazar
öğrenci kağıda bakmadan alıp çıkar yazıyı görünce sınıfa geri döner ve ''hocam imzanızı atmışsınız ama notumu yazmamışsınız der'' ***
geçtiğimiz salı yaşadığım bir olay... doğum bilgisi ve jinekoloji klinik dersinde ultrason odasında geçer olay... operasyonla bir köpeğin iltihaplı rahminin alınması gerekiyordur ve merakla octavio hocaya sorular sormaya başlar...
h: hoca
o: octavio
o: hocam hayvanın klinik durumu biraz daha iyi olsaydı alternatif olarak kemoterapi uygulayabilir miydik?
h: serviks de akıntı olsaydı ilaç tedavisi yapabilirdik, ama kemoterapiyi kanser tedavisinde uygularız bunda değil...
o: (kafası karışmış bir şekilde arkadaşına fısıldar) olm kemoterapi ilaç tedavisidir diye anlatmadılar mı farmakoloji dersinde?
h: (başka bir şey anlatırken fısıldaşmayı duyar, savunmaya geçer) arkadaşlar bir de burada benim söylediğim her şeye inanmayın... hatta hiçbir şeye inanmayın... ben tam bilmiyor olabilirim, ama bilmiyorum demem, sallarım bişeyler, siz herşeyi yine de araştırın, kitabı açıp okuyun...
o: iyi de hocam, teorik derste de profesör kitapta yazılanlara inanmayın, yarısı palavradır diyordu?
h: ....
o: e biz niye okuyoruz o zaman?
h:...
bütün öğrenciler kahkahayı patlatır... ama octavio sorusuna yanıt alamamıştır ve hala kafası karışıktır...
hazırlıkta ingilizce hocamız kıyafet türlerini anlatmaktadır. dalgasına ben lacostle, pierre cardin giyiniyorum falan dedi. ulu dağcı bombayı patlattı:
i saw some people they haven't got clothes, i saw some clothes they haven't got people. *
hocanın bonus esprileri yüzünden hocaya ufak bir ön ayar vermiştim, ''bu yaşa gelmiş hala dış görünüme yüzeysel saygısızlık mı yapıyorsunuz?'' diye.
dersin ilerleyen dakikalarında, kendi basıp sattığı ders kitabını derse getirmeyen öğrencilere '' koskoca adamlar oldunuz unutuyor musnuz hala!'' , ''bu yaşta unutmak ne demek, sizin zekanız, aklınız, fikriniz yok mu?'' sıra azarı geçen hoca, sıra bana geldi.
çekingen bir ses tonuyla;
''sen de mi unuttun?''
ben, gayet sert bir ses tonu ile;
'' ağır geldi, almadım yanıma.''
...
sonuç;
artık yanıma yanaşamıyor.
bardağın dolu tarafı;
dersten bırakamaz, notlarım iyi.
hoca bir an duraksadı. herkes ders bitiyor diyerek toparlanmaya başladı. bunu gören hoca
-çocuklar. ben sizin babalarınızın parasıyla burdayım. sizin vicdanınız rahat mı? kapatın şu kapıları
-hocam biz de 2 saattir buradayız!
hoca dumur olmuştur.
yaşanmıştır.
Öğrencilerini yermek için sürekli fırsat kollayan hoca, erasmus yapan Dimitrakopulo'dan ordaki tecrübelerini sınıfla paylaşması ister. Fırsat bu fırsat Dimitrakopulo gazı verir.
H : ordaki öğrenciler nasıllar derslerde?
D : derslere katılımları yüksek tabi hocam, hazırlanıp geliyorlar.
H : görüyorsunuz değil mi arkadaşlar, siz çıktığınız dersi unutuyorsunuz
D : oradaki hocalar da dersini iyi çalışıyor hocam, ne zaman ne yapacaklarını bildiğin için derse hazırlanıp gidebiliyorsunuz.
H : ... Evet bugün semantik'e giriş yapıcam.
-bi eşşeği bile 4 sene şu eğititm fakültesinin kapısına bağlayın mezun olur siz olamazsınız. *
+hocam 6 sene bağlayıncada öğretim görevlisi oluyorlarmış doğrumu ? **
