gün gün, an be an, geleceği günü beklemektir. hasret dolu
bir yüreğini, ellerine vermek istemektir. rüyalarda o
yanınızdadır, onunlasınızdır. her yapılan şeyde aklınızda
o vardır. bir an bile çıkmaz aklınızdan. mantıklı bir şey
değil derken çevrenizdekiler, bu özlem için, siz aldırmaz
gene devam edersiniz onunla gezdiğiniz yerlerde dolaşmaya.
bir gün gelecek dersiniz, fotoğraflarına bakıp. bir gün
kollarında olacağınızdan emin olmak istersiniz. hasret
birikmiş, bir dolu şiir yazarsınız ona ithafen. mektuplar
birikir gözünüzün önünde. aşkınız daha da bir alevlenir.
gözden uzak olan gönülden de ırak olur sözlerini nefret
duyarak dinlersiniz arkadaşlarınızdan. bir an olsun
görmek için canınızı bile vermek istersiniz. zira onun
dışında bir şeyin önemi yoktur...
ama yine de seni sahiplenmek istedi bu yürek
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahiplendim dediği gibi
Gökyüzünü sahiplendim seni sahiplenir gibi.
gökyüzümsün sen ulaşamam asla.
senin yıldızım yaptım, pusulası kalbimin
çok sevmeyeceksin dedi bir de
ama ben senin değil daha az hiç sevmememe rağmen kırılmadım yaşadım.
seni tanımadığım onlarca yüzlerce binlerce insanla paylaşmak da koymadı
uzaklığın hiç koymadı alıştım.
dokunamadığım yüzünde ne gülüşleri gördüm ne hüzünleri
haftalarca duymasam sesini unuturum değil mi
darağacımsın göğe uzanan
elleri bir bana uzanmayan
seni özleyerek hayatımın diyetini ödüyorum
hakkını verdim adımın seni sevmenin bedelini ödeyerek
sen sakın benim kadar sevme ve özleme
özlemin hep yanında olsun
o ben olmasamda
her görüşmeden sonra biraz daha alevlenir. evet az görüşen çiftlerdendik, hani şu long distance olanından. seviyorduk lan işte, long mong etkilemiyordu ama özlüyordum, hem de delicesine. uzun süre görüşememiştik, ilk gördüğümde ne yapacağımı bilemedim, sadece bakabildim. beklerken, delicesine sarılmayı, öldüresiye sıkmayı düşünürken sadece bakabildim. ayrılırken hiç bırakmak istemedim ama minibüs kalkıyordu. o son bakışı kazınmıştı artık kafama, her konuşmamızda aklımda o bakış vardı. bir daha görüştük, bu sefer sarıbildim ama sıkamadım istediğim kadar. e o da canlı sonuçta, yapamadım. ayrılırken o bakış yine oradaydı. o bakıştı belki de tüm duyguları ifade eden, hani kelimelere dökülemeyen, sadece hissedilebilen. evet anladım ki özlüyorum.
beklemektir, hüzündür her gece yastığımda bir küstüm çiçeği gibi açan.
eğer bilseydim en başta; kadermiş bu, kendimi benden çıkarır seninle çarpar aşka bölerdim. ama sen yine özlemezdin benim gibi. çünkü benim kaderim bu. doğduğum gün yazılmış. seninse aydınlığa bir çivi gibi çakılmış.
dudak izlerini bıraktığın tüm coğrafyalarda her dilde beni duyacaksın o ben olmasamda. ve hep birilerini özleyeceksin. bir gün beni belki. tek bir an bile.