hayatın yavaşladığı anlar vardır bazen, bazen insan soğur tüm heveslerinden, amaçsız kalır, anlamsızlaşmaya başlar.. işte o anlamsızlıklar girdabı içerisindeyken bazen bir el uzanır ve çıkarıp alır sizi ordan.. bırakın heveslerinizi amaçlarınızı kazanmayı.. aklınıza hiç gelmemiş şeylerden hatta bazen hoşunuza gitmemiş olanlardan bile zevk almaya başlarsınız.. bazen o melek gider.. hayat tekrar ritmini yitirir ancak bu kez daha çok acı verir çünkü mutluluğun tadını almışsınızdır.. sürekli onu ister onu ararsınız.. bu tanrırnın size cenneti gösterip cehenneme bırakması gibidir.. özlemek işte böyle tüm damarlarınızda hissetmek onu tüm sancılarını çkemek geceler boyu.. özlemek eğer özlemeye değecek bir varlığa sahipseniz ve onunda sizinle bu sancıları çektiğini hissediyorsanız.. özlemek, özlemekte güzeldir bazen..
eskiyi istemek değildir sadece, geri getirmek istemek değildir gidenleri
Hiç olmayanı istemektir yanıbaşında, olacakların her saniyesini hayal edip hayallerini istemektir
bildiğin dünyanın en basit duygularından birisidir. ama çok zordur. zordur çünkü, aklının bir kısmı seninle değil artık. keşke yanımda olsa.. dünyanın en fena cümlesi... zaten seni güçlü yapan da yanına gideceğin o gün için heyecanlanman. ''ulan bi göreyim var ya nasıl sarılıcam''
hiç acınacak bir durum değildir özlemek.
ne güzel lan özlenilecek bir şey, biri var.
teninin kokusunu almışın ki özlemişin, başını omzuna koymuş ki aklına düşmüş başı.
hayat özlediğinle güzel ama onu uzaktan özlemekte güzel lan.
hırçınlığı artırır bir kere.. hiçbir şey, yapılan hiçbir fedakarlık anlamı olmaz. tek istediğiniz onun kollarında olmaktır(onu kollarınıza almaktır).
özlemek, kronik bir hastalıktır. erkekler bu hastalığı farklı şekillerde atlatabilirken; kadınlar, sadece düşler ve özlerken paramparça olur. gülümsediğine bakmayın. içine akan gözyaşlarında batıp çıkıyordur her saniye.
özlerken, kıskançlık eşiğiniz de düşer. her boku kıskanır, her şeyi sorun edebilirsiniz. bu sebepten dolayı, karşı tarafı olabildiğince anlayışla karşılamanız lazımdır.
özlemek dizginlenebilir mi henüz buna bir yanıt bulamadım.
genelde geçip giden yılların, arkadaşlıkların, sevgililerin, mekanların, paylaşımların zamansız anımsanması şeklinde ortaya çıkıp akabinde insanın içini acıtan en baba duygudur. çaresi yoktur, içinizi acıtsa da bazen güzeldir. *
özledim seni mutluluk en son nerede karşılaştık onu bile unutur oldum.yarın seni geri getireceğini söyleyen bir doktarun yazdığı reçeteli ilaçları alacam acaba gelirmisin? ilaçlarla gelebileceğine göre sen hep içimdeydin.
ben hiç ...
evet ben hiç özlemedim...
bazen gözlerimi kapayıp olur olmaz düşünüyorum sadece
çeyrek asıra yaklaşan ömrümü ve sahip olup/ olamadıklarımı
sahi düşünüyor muyum gerçekten?
anın birinde burnuma geliyor kokusu
ya da konuşanların mimikleri
dokunuşlar sonra ...
kimi zaman avuçlarımı okşayışı
kimi zaman ağlayışlarım o'nlarla ya da o'nlarsız
sahi geliyor mu aklıma?
ben hiç...
ve özlemedim hiçbir şeyi
sadece
alıştım hatırlayıp iç çekmeye.
Çaresiz bir ağrıdır. Yatarsın geçmez, kalkarsın geçmez. Yersin, içersin. hep aynıdır. telefonla görüşmek ise yaraya tuz basmak gibidir. konuşmasan da ayrı bir dert olur. ve en kötüsü nedir biliyor musunuz? özlediğiniz şeye kavuştuğunuz zaman hiç bir şeyin eskisi gibi olmamasıdır. Hayal kırıklığıdır.
uğruna her şeyi yaptırabilecek olan duygu. fotoğrafına bakmak yetmez, görmek, koklamak, öpmek istersin... yapamıyorsan için içini yer; zamanını beklersin... ama o' nu istersin...