özledim seni bu gün sebep yokken
uzansam hayallere dokunurum sandım bak
yıllar geçmiş üstümüzden
hala ilk günkü gibi aklımdasın
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
sen duyduğum
en güzel cümlenin en güzel öznesi
tanrının unuttuğu bu kentte
cennetten düşen bir manzara gibi
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
söyleyecek çok sözüm vardı
hepsi yarım kaldı
neler ummuştum hayattan
elimde ne kaldı
kırılan kalbim miydi yoksa
karnımdaki bu sancıyla
küflenmiş ruhum unutmadı
unutmadı seni hala
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni...
istemek ve hissetmek ve dokunamamak ve bilememek ne yaptığını..zor olansa doya doya koklayamamak..
edit: çok özledim sesini..ararsan ne kadar mutlu edersin anlatamam.. lütfenn..bekliyor olacağım..
ameliyat sonrası vücudunda unutulan bıçağın durmadan acı vermesidir.
hayatına devam edersin, sevişirsin...
ama bıçak döndükçe içinde, kanatır içten içe...
nasıl oldugu anlasılmayan bi sekilde cok cok cok fazla gerceklesir. O gecirilen saatler akla gelir daha da özlenir. O uyur sen özlersin. Sen özledikce o uyur. Dakikalarda zor gecmeye baslar. icinden ben seni cok özledim diye gecirir durursun. Ama atacagin bi msj. Msjdaki kelimeler buna yetecek gücte hicbi zaman olmamistir. Olamaz da. Ama yine de en azindan bu sekilde insan belli etmeye calisir. Basaramasa da.
özlenen kişinin ismi özlem ise, her özlem kelimesi görüldüğünde o aklına geliyorsa ve kavuşmanın imkansızlığı tescillenmişse, ağlamak en güzel seçenektir. özlemim dli olsaydı yüreğimiz ses olurdu...
özlüyorum ne varsa geride bıraktığım.annemi,babamı,kardeşlerimi,sokağımı,mahallemi,babamın gerekli gereksiz azarlarını,küçükken topumuzu kesen,bilyalıya binmemize izin vermeyen emekli polis amcayı...
bi kere özlüyorum dedim ya özlediğim herşey geldi aklıma.iyiki demişim.şimdi farkettim özlemeyi özlemişim.
özlüyorumda özlemek acizlik mi acaba? yok yok kesinlikle değil. zaten ne olursa olsun özlemeye devam edeceğim.
Yeniden özlüyorum bir bilinmeze doğru yol alırken...
sırtında sanki binlerce kilo taşıyormuşçasına can acıtan
dayanılmaz bir duygu.
ben hiç kimseyi özlemem diyordum!
büyük konuşulmaması gerektiğini söyler dururlardı hep inanmazdım.
büyük konuştuğum ne varsa yanıldım.
hiç özlemem diyordum ya, şimdi deli gibi özlüyorum işte.
istemekle birlikte cereyan ettiginde, kisiyi tarifsiz yerlere goturur, tarifsiz kederlerle getirir;
bi insan, en fazla ne kadar susayabilir ki?
hatta biri en fazla ne kadar acikabilir?
yagmur, ne kadar hizli yagabilir?
tenini acitabilir mi mesela?
yagarken ciplak vucuduna..
gece ne kadar karanlik olabilir,
simsiyah yeterli midir anlatmaya?
mesela gokyuzunun burunebildigi en mavi renk hangisidir?
masmavi?
uykusuzluga kac gun dayanabilir ortalama bir cocuk?
kucuk bir bebek annesini emmeden kac gun yasar?
ya da en fazla ne kadar ozlenebilir, istenebilir;
bir kadin?
bir kadin..
gözünde hep bir damla ile dolaşmak.
arkadaşlarının,
geçmeyen günlerde seni oyalamak için götürdüğü mekanda,
yanda yemek yiyen sevgileri görünce düşmesi sonra, o damlaların.
düşmekle bitse iyi her gün yerine yenisi konulur.
hele bir de 730 kilometre varsa sevdiğin adamla aranda,
annenle, küçük kardeşinle.
günlerin çabucak geçtiğini anlamak için takvime çizik atmamaktır özlemek,
sonra bir anda bütün günlerin üstünü karalarsın,
böylece çabuk geçmiş görünür o bitmeyen günler;
kendini kandırmaktır özlemek.
teninin arzuyla yanmasını bu kadar hissedebileceğin bir duygu daha yok.