dogal bir ic gudu veya bir refleks olarak butun canlilarin ulasmaya calistiklari hedef, yasamin amaci; ama yasamin anlami degil. bedenin sahip oldugu enerjinin yerkureye gecisi ve degisime ugramasiyla gerceklesen olaydir.
**
bilincli olarak da cogu zaman merak edilen ve gerceklesmesi istenen bir seydir;
yasanilan hayata bakildiginda mutevazi davranilip tatmin edici sonuclar alindigi gorulunce,
o ana kadar var olan butun problemler bir sonuca kavusturulmussa,
ic gudusel hareketler artik isteksel hareketlerle bire bir ortusuyorsa,
sorgulanacaklar sorgulanmis ve yanitlari verilebilmisse,
fiziksel ve psikolojik acilardan zevk aliniyor ve enerjiye donusturulebiliyorsa,
degistirilecekler degistirilmis geriye yalnizca sabitler kaldiysa,
degistirilmezler arasina dahil olunduysa,
tumce sonlarina artik nokta koyulabiliyorsa,
hak edilendir, dusunmesi ve beklemesi heyecan verir, yasamin her anini lezzetlendirir ve rahatlatir.
kendini tartarak olumunu beklemek, bir kacis degildir; aksine, zirveye bayragi cikartmaktir, yasamin son anini da tatlandirir.
fakat yapilabilecek daha cok sey varken, kurulabilecek bir cok tumce ve yanitlari bulunacak o kadar cok soru varken caresizce bos bos olmeyi beklemek veya bekledigi olumu kendi kendine saglamak kisinin kendine olan saygisizligidir, aptalliktir, yeryuzundeki en buyuk insancil gunahtir.
''Ölüm hiçbir şey ifade etmiyordu benim için. ARka arkaya gelen berbat şakalar dizisinin son şakasıydı. Ölen için sorun değildir ölüm. Bir filmdir, farketmez.''
Ölümü nezahat'ten öğrendim ben. Sekiz yaşındaydım ve okulda yanımda oturuyordu Nezahat. Bembeyaz solgun bir yüzü kıvırcık saçları , masmavi gözleri vardı.Bir dönem uzun süre okula gelmedi Nezahat. Sonra tekrar geldi. Bir süre sonra tekrar gelmemeye başladı. Sonra ara ara daha da uzadı. Ben kıskanıyordum okula bu kadar az gelmesini. Artık bir kaç güne geliyordu.
Bir gün geldiğinde saçları dökülmüştü nezahat'in Bir daha ki gelişinde kaşları da yoktu. Bir tek gözlerinin maviliği renk veriyordu yüzüne. Artık eskisi gibi oynayamıyor, ağır hareket ediyordu. Çabuk yoruluyordu ve annesi ayrılmıyordu yanımızdan. Derken bir daha gelmedi nezahat.
Ben sekiz yaşındaydım ve ölüm nezahat demekti benim için.
Ben sekiz yaşındaydım ve ölüm solgun bir yüz, dökülmüş saçlar, mavi bir çift göz demekti.
Ben sekiz yaşındaydım ve ölüm okula bir kez daha gelememekti.
kimilerine göre zamansızdır, kimilerine göre ise bir bekleyiş... o geldiği zaman artık şarkı söyleyemezsiniz. o gelmek isteyince ' dur ' diyemezsiniz. gelir sessizce, alır gider hiçbir şey diyemezsiniz. çaresizliktir bazen, bazen de çare... ölüm elle tutulmaz, gözle görülmez, zamanı bilinmez bir sessiz gidiş bazen hoşçakal bile diyemeden...
tantı'ya ulaşma islamiyette ölümden sonra gerçekleşebileceği için, mistikler ölümü, insan varlığının aşıolamayacak olan bu son aşamasını bir yaşantı konusu yapmayı denerler... ölümle yaşam birbirine karışır, aralarındaki kesin sınır silinir... mistiğin varlığı ölüm içinde varolmalıdır... tanrıu aşığı ölüm deneyiminde bu dünyanın sınırlarını aşıp öte dünyaya atılmayı "ilk ölümü" peygambere atfedilen bir hadisle -ölmeden ölmeyi- ister...
Yaşanılanlar , sevinçler, üzüntüler , bunalımlı dakikalar , kavuşmalar, özlemler , sevgiler. Herşeyi bir anda geride bırakan olgu .
Artık ne 0 aldığın sınava üzülebilirsin , nede o sınavı vermek için tekrar saatlerce çalışma vaktin vardır.
Annen ; Nasıl da sarılırsın minik ellerinle sıcaklığı kokusu güven verir herkesten çok. Birgün birdaha bunları yaşayamayacağını düşünmek .
Baban ; Dağ gibi adamdır. En çok kavgalar onunla olur . heybetti sinirli bakışları altında gizlenen altın kalbi geç görürsün. Her düşeceğin anda arkanda bir el destek verir.
Kardeş ; Kavgaların en şiddetlisini yapabileceğiniz kişi . Sırdaş . Bebekliğini hatırlamak kucağınızda uyuduğunu hatırlamak , şimdi ise sizden uzun boyuyla size kafa tuttuğunu görmek garip bir duygu oluşturuyor . Bir gün olmayacağını düşünmek .
Dostlar ; Bir kaç tane siz dünyada bulup birbirinizi toplamışsınız bir araya . içkiler içilir, dertler ortaya konur tartışılır şarkılar söylenir . Paylaşılır herşey bir tanesi eksildiğin de ?
Sevdiğin insan ; Ayırlıklar, barışmalar , kavgalar , gülmeler , ağlamalar , çekip gitmeler , geri dönmeler.
Düşününce bir sonu ne kadar boş bunca şey ölüm var işte ucunda. insan sevdiğine , sevdiklerine sıkıca sarılmalı son saniye gibi söylemeli sevdiğini hiçbir gurur, hiç bir kavga, hiçbirşey engel olmamalı .
tuhaf şey. daha her şeyin başında, hatta minicik bir bebek dünyaya getirmişken iki ay önce, geleceği düşlerken... fener forması almısken patik yerine, çocuğunu maça götürme hayallerin yarım kalır. artık hayal kurabilir misin bilmem.
ne tuhaf şey, bir arabanın içinde nedensizce öylece kalmak. soluksuzca. sonra morg denen buz gibi yerlere konmak. cennet gerçekten olsun lütfen tanrım diye ağlar kalanlardan birileri.
lütfen tanrım, lütfen...