" eğitim şart " bu öylesine söylenmeyecek bir sözdür. bir ülkenin en büyük kurtarıcıları aslında öğretmenlerdir. yanlış politikalar sonucunda öğretmenleri değersizleştiren bir sistem var ortada. oysa her şeyin temelinde öğretmenler vardır. öğretmenlerin bu şekilde küçük düşürülmeye çalışılması tamamen insanın kendisiyle çelişmesidir zira.
öğretmen değilim. ama ortak öğretmenlerimiz oldu, bazıları sadece öğretmen olarak kaldı, bazıları hem öğretmen hem sevdicek oldu. sadece öğretmen olduğunuzda çok iş yapıp, büyük şeyler başarabiliyorsunuz lakin hem öğretmen hem sevdicek olunca çok iyi işler çıkaramıyorsunuz.
annesi babası eğitimci olanların ölümüne direneceği bir önerme , böyle bir genelleyememezlik olamaz yani. dostum sınıf öğretmenlerine yazık etmişsin resmen.
rica et bir gün çocuklu bir yakınından ilgilen bakalım çocuğuyla, o emanete kırmadan öğret bakalım bütün bildiklerini ,hem de dilediğin gibi değil önüne koydukları müfredata tabi olmak koşuluyla.
Freud'un binlerce anlam yüklediği çocukluk döneminin sorumluluğunu üstlen bakalım, ilk arkadaşıyla kavgasını çözümle, ilk yarışlara girişini izle uzaktan , yeteneğinin ne olduğunu bile anlayamayan ufaklığa bunu keşfetmesi için yardımcı ol bakalım , hepsinin ailevi durumlarını bilerek 30 çocuğa da ona göre davran bakalım , birey yetiştiriyor öğretmenler , hakkını verip vermemek ayrı bir olaydır , öğretmenlik mesleğine yüklenen misyonu karalamak ayrı bir olay.
öğretmen zaten bir iş yapmaz, onunkisi kutsiyeti olan bir şeydir; kafanız hep bankaya yatan parada, maaşlarda vs. Geçin bu safsatayı. Bu ülkeden alamadıklarına karşın yine de iyi hizmet ediyolar. Atatürk de başöğretmendi, senin mantığına göre o da yan gelip yatmış o zaman. Diyemezsin, orda dur!
bedava para nasıl kazanılır sorusuna en güzel örnek...
edit = özellikle beden eğitimi öğretmenleri ya da bu üniversitelerde birşey yapmayan, mühendislik öğrencisine türkçe, tarih dersi veren okutmanlar...
öğretmenine göre yorum yapılabilecek bir durumdur. birisi gelir oturarak parasını alır biri hakkıyla alır. tabi öğrenci milleti için oturanı daha makbuldür.
bir iş yapmamaktan kasıt derslerde boş boş oturmaksa, yüksek lisans dahil neredeyse 20 sene okumuş birisi olarak yılın son günleri hariç dersi boş geçiren, ders anlatmayan, sınav yapmayan, sınav kağıtlarını okumayan bir öğretmenim olmadı. hatta tam tersi eğitimin ilk/son haftası ders yapmak için sınıfla cebelleşen bir sürü öğretmenim oldu.
ha dersler ne kadar verimliydi derseniz, o ayrı bir konu ama yine eğitim hayatım boyunca 2-3 öğretmenim hariç verimli bir şekilde ders dinlediğim öğretmenim de olmadı. bunun nedenleri çok çok fazla ama örneğin birinci sınıfı okutan bir öğretmene hiçbir şey yapmıyor demek büyük haksızlık. ha dersin ki zamanı takip etmiyorlar, halen ezberci bir nesil yetiştiriyorlar, dersleri verimli değil, teknolojiyi kullanmıyorlar, o zaman oturup tartışırız.
bazıları için doğru olan önerme zira öğrencilerinin bu tip başlık açmalarına sebep oluyor. lakin bunlar her meslekde olduğu gibi istisna. o kadarı kadı kızında da olur.
yanlış ve adice bir çıkarımdır. bu bakış açısıyla kimsenin hiçbir iş yapmadığını söyleyebiliriz. düşünme kabiliyetinden yoksun insanların boş boş konuşmasından gerçekten nefret ediyorum.
bu konuya ilişkin yüce, ulu başbakanımız (!) recep tayyip erdoğan'ın düşünceleri (dün) şu şekildedir.
" Öğretmenlerle ilgili bir teklif var. Bu camia benim en çok saygı duyduğum kesimdir. Onlara ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek."
öğretmenlik basit bir memurluktur diye düşünen bir zihniyet var ortada. çok yazık. öğretmen özel insandır, insan yetiştirendir. gelecek ellerinde hamurlanır. kutsal sözler söyleme çabası değil bu , bu gerçek. ömrünü adamıştır bu işe.
gazi mustafa kemal ne güzel söylemiş ;
"öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır"
bugün gelin görün ki , halkın kendi içinde kutuplaşmasını kendi menfaatleri adına kullanan kişi veya kişiler çıkıp açık açık bunu dile getirip, öğretmene olan saygıyı , sevgiyi baltalamaktadır. yazık , üzücü.
çok doğrudur.
örnek:minimum 2 bin tl maaş ile özel eğitimde zihinsel engelliler öğretmenliği yapan öğretmenlerin
%90'ı çocuk psikolojisinden anlamıyor.
%95'i maaşını beğenmiyor, doğudaki kurumlara gidip daha az çalışarak daha fazlasını kazanmak istiyor.
%80'i kurum içi davranışları, öğrenci ve velisiyle konuşmayı bilmiyor.
%99'u 'ben bu çocuğa nasıl faydalı olurum, nasıl topluma kazandırırım nasıl daha çok verim alabilirim' telaşına hiiiç kapılmıyor.
%30'u da güneşin doğduğu yeri 'batı', hakkari'yi rusya'ya komşu, türkiye'yi afrika kıtası'nda, ...* biliyor.
bunların tamamı hatta daha fazlası, diğer branş öğretmenleri için de geçerli.
zaten zihinsel engelliler sınıf öğretmeni demek aynı zamanda ilköğretim sınıf öğretmeni demek.
e sınıf öğretmenleri bizim ülkemizde kimin dersi boşsa ona girip saat doldurduğundan, ortaokullara dahi matematik, fen bilimleri, sosyal bilimler, hatta türkçe gibi kendilerinin bile bilmediği dersleri dahi verebilmiş oluyorlar.
sonra "vay efendim çocuklar dersleri sevmiyor", "vay efendim bunların aileleri kötü", "vay efendim çocuk liseyi/üniversiteyi umursamıyorsa bu bizim hatamız mı" diyorlar.
yazık, yazık.
edit: bunun nesini eksiliyosunuz yahu? yaşadık yıllardır yaşamaya da devam ediyoruz. ayrıca ben de öğretmen adayıyım, buna rağmen bunları yazıyorum. hepsi gerçek çünkü.
doğru önermedir. Yapsalar bu başlıklar açılmaz.
Ha odunu ne kadar yontabilirsin bu da tartışılır. Kimi odun kolay şekil alırken, kimi ancak kütük olarak sobada yanar. Sen sobada yanacak oduna sehpa muamelesi yaparsan, bu tarz başlıklar da açılır.
kısmen katıldığım önermedir. sebebi ise bir kısım öğretmenin işini severek, sahiplenerek yapmasının yanı sıra, bir kısmının da öğrencilere insan gibi davranmayıp maaşımı alayım, her gün boş boş gelip gidiyim modunda olması.
öğretmenler de eleştirilebilir doğal olarak ama bu ifadeyi kullanmak terbiyesizlikten öte bir şey değildir.
günde 6 saat derse giren öğretmen verimsiz olmakla eleştirilebilir belki ama hiçbir şey yapmamakla eleştirilemez. çok saygılı yeni neslimiz ve müsamahalı sistem içerisinde 40 dakika öğrencilerle vakit geçirmek dahi iş olarak onlara yeter.
Çok doğru bir tespittir. Bu insanlar işlerini iyi yapsalardı zaten bu kadar çok dershane, özel ders olurmuydu hiç ? 3 ay tatil, günde 2-3 ders, kar tatili, yağmur tatili, rüzgar tatili cabası. altlarında lüks arabalar ama öğrenci başarısı = 0