Benim artık bir klasik haline gelmiş tavşan fıkram vardı.
Tavşan: (-) Eczacı: (+)
Bir gün bir tavşan eczaneye gitmiş.
- havuç var mı havuç?
+ burası eczane burada havuç bulunmaz, sen manava git.
Ertesi gün tavşan yine eczaneye gitmiş.
- havuç var mı havuç?
+ yok kardeşim! Yok diyorum.
Bir sonraki gün tavşan yine eczaneye gitmiş.
- havuç var mı havuç havuç?
+ yahu ne laf anlamaz şeysin. Burada havuç satılmaz. Eğer bir daha gelirsen dişlerini dökerim senin!!
Ertesi gün tavşan yine eczaneye gitmiş.
- havuç var mı havuç?
#%^*_?#%^*!\^£!!!!
Ertesi gün tavşan yine eczaneye gitmiş.
- havuç suyu var mı havuç suyu? *
Bu fıkrayı annemler bana her ortamda anlattırırlardı. Acayip de gülerlerdi. Ben de çok komik olduğunu sanardım. Halbuki aynı fıkrayı, hep aynı hazla ve çok komik bir duruma düşerek anlatmama gülüyorlarmış.
* Serpil ölmüş neden ?
- Ne biliim neden ?
* ser PiLi bitmiş. nihohhahayahaya
* Serpil bu sefer bayılmış neden ?
- Neden lan ?
* SERPiLMiŞ. hauahaua
* Begümm ölmüş la o neden ?
- Hay babaayyn.
* Sorsana olm neden ?
- Ne biliim yaa.
* Be GÜMM lemiş. Ölecem la gülmekten
Bigün arkadaşlarla yakan top vızırtısı fiilini gerçekleştiriyoruz. Halam da bizi izlemekte. Başladık saymaya; van tu tiri for fayf siks sevın eyt nayn ten götü b*klu Ayteeenn diye. Halamın adının ayten oluşu, bana öldürecek gibi bakmasıyla hatırıma geldi. Hala aramız iyi değil. Çok içerledi sanırım.