Çocukluğum hep kedilerin içinde geçti. Babam kedi beslemeyi çok seviyor. Özellikle yavru kedilerle oynarken, insanları anlayabildiklerini sanırdım. Küçük bir kediyi kucağıma alıp yarım saat gözlerini seyretmişliğim var. Gözlerine uzun süre bakınca insanlara hemen alışacaklarını sanıyordum.
babamla fidan diktiğimizde hep “can suyu” koymanın anını beklerdim, ona o anda o suyun can verdiğini zannederdim.
büyüyünce yine bir fidan dikelim konuşması geçtiğinde, aa ama buna can suyu lazım onu nerden bulacağız dedim. meğer o can suyu, normal bir suymuş. özel bir su değilmiş.
Allahı gökyüzü zannederdim,sonuçta her şeyi görüp duyuyordu ya.En yakın şey gökyüzüydü bana göre.Gülümsediğini hayal ederdim arada,bulutlardan sakalları vardı sanki.
Şimdi ise uzaktan bizi izliyor bence,evrenin en ücra köşesinden.Yaşanan acılara bu kadar seyirci kalmasının başka açıklaması yok çünkü.
Allah figürünü cami ile eşleştirmem yani muhtemel sebep ise cami "allah'ın evidir" tamlamasıyla ilgiliydi bu illustrasyonum.
Tanrı imgelemi rüyalarımda ağzı, burnu ve gözleri olan bir cami ile ilintili kaldı senelerce zihnimde. Aşağı yukarı yüzüklerin efendisindeki konuşan ağaçlara benziyordu. Tok sesliydi.
evim tarihi bir cami külliyesine yakındı, dükkanları vardı külliyenin. bir yerden sonraya 10 yaşıma kadar girmedim, oradan ötede kötü şeyler oluyor sanıyordum. ilk defa girdiğimde büyüdüğümü hissetmiştim.
bildiğiniz cafe falan vardı korkunçlu bir yer falan değildi ama çocuk aklı işte.
Tüm çorbaların mercimekten yapıldığını sanıyordum. Aslında bakarsanız geçen yıla kadar hala öyle biliyordum ta ki bir gün sebze çorbası yapmaya karar verip annemi arayıp sormamla tüm büyü bozuldu.
Tarhanın,sebze çorbasının, tavuk çorbasının içine mercimek girmemesi tam bı saçmalık.
çocukken televizyonda izlediğimiz hayatların gerçek olduğunu ve televizyondaki kişilerin onları izlediğimizi bilmediklerini sanırdım. Bu nedenle uzun bir süre beni de çekip televizyona atarlar korkusuyla burnumu karıştıramamıştım.
Cennet mahallesini izlerken (4-7 yaş arası) sultan ve ferhatın evlenebileceklerini zannediyordum. Halbuki işin sırrı buradaymış. Her seferinde evleneceklerine umut bağlardım. Tabi olmadı.