günün her saatinde iyi giden içecek. sabah iç, öğlen iç, gece sabahlarken iç.
az şekerli olan makuldur.
hatta şu an önümde ince belli. kıvırıyor kıvırtıyor.
bir diğeri için.
(bkz: bira)
1,5 yaşından beridir aralıksız içtiğim muhteşem bir içecektir. içmezsem başım ağrır. içince beni rahatlatır stresimi alır. iyi ki çay var..çay da olmasa bu dünya gerçekten yaşanmaz bir yer olurdu..
şekersiz,tatlandırıcısız,ılık ve taze olarak tüketildiği sürece içindeki sayısız antioksidan maddeden ve polifenollerden dolayı sağlığa müthiş faydalı olan içecektir..
(( şekerli içilirse,faydalı bir içecek olmaktan çıkar ve kanserojen bir içecek haline dönüşür..onu da baştan belirteyim..))
fazla tüketilirse içindeki kafeinden dolayı bazı kişilerde çarpıntı ve hafif tansiyon yükselmesi meydana gelebilir..
birde mide asidini arttırarak,aç olmadığınız halde açlık hissinin oluşmasına ve yemek yemenize yol açabilir..onu da belirteyim..
özellikle aç karnına içilmesi bu sebeple tavsiye edilmez..mide asidini arttırıcı etkisi olduğu için ulser ve reflü gibi sorunlara yakalanma riskinizi arttırır..tabii çok aşırı miktarda ve yanlış şekilde tüketilirse..
binlerce yıl çin'den öğrenip gene çin'in güneyinden gelenini alıp içtiğimiz zıkkım. türkçe de değildir zaten çay. nasıl ki mal bize çin'den geldiyse malın adı da oradan gelmiştir.
yıllarca kendimi şeker hastası gibi görme nedenimdir. içine o kadar çok şeker atarım ki şeker tadı çayı bastırır. anam, babam ve gören herkes de "çayı şekere at" gibi boktan ama yerinde şakalar yaparlardı. geçen bana böyle bak* diyen hatunla konuşurken anladım ki çayım tadı şekersiz bir boka benzemiyor. granül kahveyi kupada iki şekerli içiyorum. hatta şekersiz de içsem oluyor ama çay için böyle bir şey söz konusu bile olamıyor.
çay o kadar içimizden bir şey ki tadını sevmediğimi 30'uma birkaç ay kala anladım. çayı yurdumuzda tüketildiği biçimde ve ingilizler gibi sütle içiyorum ama şekersiz gitmiyor işte. bir ara tatar çayı/nogay çayı da denemeyi düşünüyorum ama ondan da çok umutlu değilim.
Şevket: Hiç ilgilenmedi benimle (diğer "Beş Şehir" karakterlerinden biri olan Dilek'i kastediyor) Çay içmeye davet ettim, oraya da gelmedi.
Kedi: Eee, çaydan.
Şevket: Ne çayı, ne ilgisi var?
Kedi: Çaydan, çaydan... Bu durumlarda kahve her zaman daha çok işe yarar. Bak, çayda kadınları rahatsız eden bir şey, böyle yerel bir tını var.
Şevket: Yerel mi? Ne alâkası var. Çay yerel, kahve değil mi?
Kedi: Bak, Benimle kahve içer misin sorusu, bütün kadınlarda, hepsinde aynı rahatlatıcı çağrışımı yapar; beyaz fincan, porselen, şık, mayhoş aroma kokusu, hele Latin ezgileri heheeeyy neler neler..Ama çay, çay böyle başarısız erkek gibi bişiy demek çay.
Şevket: Bence artık Heidegger okuma; kafan iyice Naziler gibi çalışmaya başladı.
bağımlılık yapar. eksikliği hissedilir özellikle de her sabah aynı saatte içiliyorsa ve rutinin dışına çıkılmışsa. çay içelim, çay içelim diye dolaşılır ortalıkta.
