bugün
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır9
- kizil kara17
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- albay kemal16
- jose mourinho29
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız10
- barbara palvin'in aldatılması13
- magicovento cesurluğu17
- bu gece intihar edeceğim18
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı13
- eskorta 220 bin lira gönderen adam8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz32
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması14
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- ismail kartal9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün15
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- amında oyalanmak istiyorum11
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak13
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri10
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür15
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi14
- dinci zekası8
- magicovento38
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak30
- hoşlandığı erkek tezgahtar çıkınca ağlayan kız12
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
- almanyada hilafet gösterisi12
- 99 098 146 tl satılan saat12
- 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi17
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması11
- atatürkün mason localarını kapattırması13
- atatürk'ün kuran'ı kerim'i tercüme ettirmesi8
- d varank21
- uzun entry giren erkek9
- ayak fotosu isteyen yazarlar9
- zalbert ramstein den alt dudak almak8
- kadınların erkeklerden üstün olduğu konular18
entry'ler (90)
Sizden bir bok olmaz merak etme.
Oğlumu askere gönderecek kadar gerizekalı değilim. vatan dediğiniz iliğimize kadar bizi sömüren sonrada bir kenara atan devletse zaten ben sağolayim devlet yıkılsın. Ben yerin altına girince 15 saniye haberimi yapıp unutacak toplumsa vatan yine yıkılsın. Eğer sen ben kardeşçe yaşadığımız dunyaysa vatan o zaman hepimiz sağ olalım.
Herhalde periyoduna denk geldik. Takvime işaretlemek lazım.
Tavan var.
Ağaç var allah var diyenin oğludur. Allah diyen turbisona aslana penseye inanır.
görsel
görsel
Henüz bir üstü çıkmamıştır. Yüzbinlerce yıl sonra bu başlığa yazarın biri yazar
Domates , salatalık , yeşillik , açma , sucuklu yumurta , beyaz peynir , yeşil zeytin çay
Vodka da istanblue ya da bazooka ise kardeş kardeş mideye giderler.
Doğru bir tespittir. Bir kaç yıl önce bir yazı okumuştum bununla ilgili buraya da ekleyelim.
“Piç yaftası hiçliğin sefaletini gösterir!”
Bu başlık 2012 yılında bir gazetenin internet sitesindeki haberine atılmıştı. O yılın Ocak ayı ortalarıydı. 2007 yılında ‘güvercin tedirginliğinde’ katledilen gazeteci Hrant Dink’in anma törenleri henüz yapılmıştı. Dink’i anma etkinliklerinin hemen sonrasında devlet eliyle “Hocalı Katliamı”nı anmak gerekçesiyle bir dizi gösteri düzenlenmişti.
Bunlardan Taksim’de yapılana devletin bakanları da katılmıştı. Hem de konuşmacı olarak. Taksim gösterisi başta olmak üzere gerçekleştirilen birçok gösteride Ermeniler, Hrant’ın katledilmesinden sonra oluşturulan kamuoyu hazmedilememiş olacak ki yeniden “Piç” olarak gündeme alınmışlardı. “Ermeni Piçleri” olarak meydanlarda gösterilere konu olmaktaydılar.
işte bahsettiğim yazının başlığı da bu söyleme karşıt olarak üretilen bir göndermeydi: “Piç yaftası hiçliğin sefaletini gösterir!” deniyordu yazının başlığında.
Toplumun bütün kesimleri için ‘piç’ kavramı yaşamın bir döneminde bilinçli ya da bilinçsiz olarak konuşma diline pelesenk edilmiş bir kelamdır.
Toplumda babası ya da annesi olmayan çocuklara literatürde ‘öksüz, kimsesiz’ denilmektedir.
“Piç, Piç kurusu” tanımlarıysa sistemin kuralları dışında yaşanan birlikteliklerden, resmi evlilikler dışındaki ilişkilerden (ki bunlara zina derler!) doğan çocukları aşağılamak için türetilmiş argo bir tanımdır.
Fakat bu aşağılayıcı tanım bu sınırlarda bir kullanımla da kalmaz, çoğu zaman bir kesimi, “öteki” olarak kodlanan bir azınlığı aşağılamak, bunun üzerinden ego tatmininde bulunmak için de kullanılır. Karşısındakinin yoksulluğunun/yoksunluğunun üzerine kendi güçsüzlüğünü bina etmek için…
Sözkonusu bu kavram ve itham gençliğin salt bir döneminde kullanılan de facto bir söylem değildir.
Öyle ki verili eğitim müfredatının tecavüzüne maruz kalan bütün kesimler için pedagojik bir hastalık gibidir bu kavramın kullanımı. Bu aslında kullananın/kullandırılanın kendi hiçliğinin üstünü örtmek için türettiği bir ötekilik metaforudur.
Bu metaforun yaşamsal karşılığı, ancak ‘piç’ olarak töhmet altında bırakılan kesimlerin bütününe tarihsel olarak bakıldığında anlaşılabilir.
Kısaca ve kabaca tarihin belirli kesitleri göz önünde bulundurulursa işler daha da kolaylaşacaktır. Tanzimat’ın ilk dönemlerinden kurucu cumhuriyetin start aldığı zaman dilimine kadar Rumlar, Ermeniler ve bir takım modernizm özentisi kesimler ‘piç’ konumunda idi.
Daha sonra ise işler biraz tersine dönerek 600 yıllık Osmanlı imparatorluğu’nun ısrarcıları/devamcıları ve mollalar ya da daha kolay bir tabirle Kemalist laisizmin karşısında duran kesimler ‘piç’ lik mertebesine ulaştırıldı.
Cumhuriyetin kurulmasıyla ise yeniden gündeme gelen Ermeniler, Rumlar, komünistler ve bilumum yoksullar bu toprakların egemen öğretisinin ‘piçleri’ oldular.
Daha sonrasında yine Kürtler, yine Ermeniler, yine Rumlar, yine komünistler, yine işçiler, yine yoksullar, yine ezilenler egemen öğretinin ‘piçleri’ kefesine kondular.
Bütün bu ‘piçlik’ evrimine bakıldığında tanımlamanın, dönemin egemenlerinin kendi mevcudiyetlerini korumak amacıyla tehdit unsuru olarak gördükleri tüm kesimleri ötekileştirmek için ürettikleri bir sıfatlama işlevi taşıdığı görülecektir. Bu durum bundan yüzyıllar öncesinde söylenen bir sözün güncelliğini akıllarımıza getirmektedir : “Her dönemin hakim düşüncesi, o dönemin egemenlerinin düşüncesidir!’’ ( K.Marks)
Erkek egemen zihniyete göre babasızlık halini bir aşağılama kavramına tercüme eden “piçlik”, aynı zamanda gerçekte var olan babasızlığın üstünü örtmek için kullanılan siyasal bir argümana da dönüşmüştür.
‘Kimsesizlerin kimsesi olmak’ amacıyla kurulan Cumhuriyet, özünde hükmettiği toplumsal kesimleri önce babasız bırakmış, sonra evlatlık almış, akabinde de devletin sopası ve hakim öğretisi ile evlatlık şefkati göstermiş, göstermeye devam etmektedir.
Bu tesis edilen “piçliğin” salt devlet ve kolluk güçleri tarafından yaratılması ve korunması tek yanlı bir düşünce olacaktır. Kendisine toplumsal taban bulamayan hiçbir düşüncenin, kavramın sürekliliği olmadığı açıktır. Bu “piçlik” kavramı için de böyledir. Tarihte toplumun bir kesimini gündelik yaşantıda “piç” olarak mahkum edecek bir tabana ihtiyaç duyulmuştur.
Bu topraklarda böyle bir taban her daim, her dönem var olmuştur, bütün piçler üzerine salınan… Her yeni doğan bebeğin kulağına ezan okunarak Müslümanlaştırılması gibi, 7 yaşından bu yana öğretilen Kemalist saiklerle yaşamını biçimlendiren gah Atatürkçü, gah milliyetçi, gah ‘ülkücü’ olan ve en son 6-8 Ekim Kobanê eylemlerinde sokağa çıkan kesimleri linç etmeye çalışanlardır.
Onlar, kendi hiçlik ütopyalarıyla, yine kendilerine “piç” olarak gösterilen kesimlerin üzerine saldıran hiçler ordusudur. Ve bu saldırganlıkları onlara, kendi maneviyatlarını tatmin etmek ve devletin bekasını tesis etmek için öğretilmiştir.
Esas babasız olan, gerçekte ‘piç’ olarak yaftalanan ve canına kast edilenler değil, bu yaftalamayı öğreten cumhuriyet öğretisidir. Zaten cumhuriyet, tezatların zorla bir arada tutulmasıdır. Bu yüzden maneviyatı da kalabalık ve güçlüdür. Bu sözleri kullananların deyimiyle, kimsesizleri kimsesiz bırakan cumhuriyet, babasızdır ya da bu topraklarda kökü olmayan bir piçlik emaresidir.
Bu toplumun geleneği dört nala uzak Asya’dan ithal edilir ve cumhuriyet, babasız bir döllenmeyle sezaryen olarak dünyaya getirilmiştir. işte bu yüzdendir hırçınlıkları ve öfkeleri. işte bu kandırılmışlığın bir sonucudur. Ve yine bu yüzdendir ki; piçlik yaftası hiçliğin sefaletini gösterir. işte bu hiçliğin sancısı, piçler ordusunu linç güruhları halinde, daima tetiği çekilmiş bir silah gibi karşımıza çıkartır.
“Piç yaftası hiçliğin sefaletini gösterir!”
Bu başlık 2012 yılında bir gazetenin internet sitesindeki haberine atılmıştı. O yılın Ocak ayı ortalarıydı. 2007 yılında ‘güvercin tedirginliğinde’ katledilen gazeteci Hrant Dink’in anma törenleri henüz yapılmıştı. Dink’i anma etkinliklerinin hemen sonrasında devlet eliyle “Hocalı Katliamı”nı anmak gerekçesiyle bir dizi gösteri düzenlenmişti.
Bunlardan Taksim’de yapılana devletin bakanları da katılmıştı. Hem de konuşmacı olarak. Taksim gösterisi başta olmak üzere gerçekleştirilen birçok gösteride Ermeniler, Hrant’ın katledilmesinden sonra oluşturulan kamuoyu hazmedilememiş olacak ki yeniden “Piç” olarak gündeme alınmışlardı. “Ermeni Piçleri” olarak meydanlarda gösterilere konu olmaktaydılar.
işte bahsettiğim yazının başlığı da bu söyleme karşıt olarak üretilen bir göndermeydi: “Piç yaftası hiçliğin sefaletini gösterir!” deniyordu yazının başlığında.
Toplumun bütün kesimleri için ‘piç’ kavramı yaşamın bir döneminde bilinçli ya da bilinçsiz olarak konuşma diline pelesenk edilmiş bir kelamdır.
Toplumda babası ya da annesi olmayan çocuklara literatürde ‘öksüz, kimsesiz’ denilmektedir.
“Piç, Piç kurusu” tanımlarıysa sistemin kuralları dışında yaşanan birlikteliklerden, resmi evlilikler dışındaki ilişkilerden (ki bunlara zina derler!) doğan çocukları aşağılamak için türetilmiş argo bir tanımdır.
Fakat bu aşağılayıcı tanım bu sınırlarda bir kullanımla da kalmaz, çoğu zaman bir kesimi, “öteki” olarak kodlanan bir azınlığı aşağılamak, bunun üzerinden ego tatmininde bulunmak için de kullanılır. Karşısındakinin yoksulluğunun/yoksunluğunun üzerine kendi güçsüzlüğünü bina etmek için…
Sözkonusu bu kavram ve itham gençliğin salt bir döneminde kullanılan de facto bir söylem değildir.
Öyle ki verili eğitim müfredatının tecavüzüne maruz kalan bütün kesimler için pedagojik bir hastalık gibidir bu kavramın kullanımı. Bu aslında kullananın/kullandırılanın kendi hiçliğinin üstünü örtmek için türettiği bir ötekilik metaforudur.
Bu metaforun yaşamsal karşılığı, ancak ‘piç’ olarak töhmet altında bırakılan kesimlerin bütününe tarihsel olarak bakıldığında anlaşılabilir.
Kısaca ve kabaca tarihin belirli kesitleri göz önünde bulundurulursa işler daha da kolaylaşacaktır. Tanzimat’ın ilk dönemlerinden kurucu cumhuriyetin start aldığı zaman dilimine kadar Rumlar, Ermeniler ve bir takım modernizm özentisi kesimler ‘piç’ konumunda idi.
Daha sonra ise işler biraz tersine dönerek 600 yıllık Osmanlı imparatorluğu’nun ısrarcıları/devamcıları ve mollalar ya da daha kolay bir tabirle Kemalist laisizmin karşısında duran kesimler ‘piç’ lik mertebesine ulaştırıldı.
Cumhuriyetin kurulmasıyla ise yeniden gündeme gelen Ermeniler, Rumlar, komünistler ve bilumum yoksullar bu toprakların egemen öğretisinin ‘piçleri’ oldular.
Daha sonrasında yine Kürtler, yine Ermeniler, yine Rumlar, yine komünistler, yine işçiler, yine yoksullar, yine ezilenler egemen öğretinin ‘piçleri’ kefesine kondular.
Bütün bu ‘piçlik’ evrimine bakıldığında tanımlamanın, dönemin egemenlerinin kendi mevcudiyetlerini korumak amacıyla tehdit unsuru olarak gördükleri tüm kesimleri ötekileştirmek için ürettikleri bir sıfatlama işlevi taşıdığı görülecektir. Bu durum bundan yüzyıllar öncesinde söylenen bir sözün güncelliğini akıllarımıza getirmektedir : “Her dönemin hakim düşüncesi, o dönemin egemenlerinin düşüncesidir!’’ ( K.Marks)
Erkek egemen zihniyete göre babasızlık halini bir aşağılama kavramına tercüme eden “piçlik”, aynı zamanda gerçekte var olan babasızlığın üstünü örtmek için kullanılan siyasal bir argümana da dönüşmüştür.
‘Kimsesizlerin kimsesi olmak’ amacıyla kurulan Cumhuriyet, özünde hükmettiği toplumsal kesimleri önce babasız bırakmış, sonra evlatlık almış, akabinde de devletin sopası ve hakim öğretisi ile evlatlık şefkati göstermiş, göstermeye devam etmektedir.
Bu tesis edilen “piçliğin” salt devlet ve kolluk güçleri tarafından yaratılması ve korunması tek yanlı bir düşünce olacaktır. Kendisine toplumsal taban bulamayan hiçbir düşüncenin, kavramın sürekliliği olmadığı açıktır. Bu “piçlik” kavramı için de böyledir. Tarihte toplumun bir kesimini gündelik yaşantıda “piç” olarak mahkum edecek bir tabana ihtiyaç duyulmuştur.
Bu topraklarda böyle bir taban her daim, her dönem var olmuştur, bütün piçler üzerine salınan… Her yeni doğan bebeğin kulağına ezan okunarak Müslümanlaştırılması gibi, 7 yaşından bu yana öğretilen Kemalist saiklerle yaşamını biçimlendiren gah Atatürkçü, gah milliyetçi, gah ‘ülkücü’ olan ve en son 6-8 Ekim Kobanê eylemlerinde sokağa çıkan kesimleri linç etmeye çalışanlardır.
Onlar, kendi hiçlik ütopyalarıyla, yine kendilerine “piç” olarak gösterilen kesimlerin üzerine saldıran hiçler ordusudur. Ve bu saldırganlıkları onlara, kendi maneviyatlarını tatmin etmek ve devletin bekasını tesis etmek için öğretilmiştir.
Esas babasız olan, gerçekte ‘piç’ olarak yaftalanan ve canına kast edilenler değil, bu yaftalamayı öğreten cumhuriyet öğretisidir. Zaten cumhuriyet, tezatların zorla bir arada tutulmasıdır. Bu yüzden maneviyatı da kalabalık ve güçlüdür. Bu sözleri kullananların deyimiyle, kimsesizleri kimsesiz bırakan cumhuriyet, babasızdır ya da bu topraklarda kökü olmayan bir piçlik emaresidir.
Bu toplumun geleneği dört nala uzak Asya’dan ithal edilir ve cumhuriyet, babasız bir döllenmeyle sezaryen olarak dünyaya getirilmiştir. işte bu yüzdendir hırçınlıkları ve öfkeleri. işte bu kandırılmışlığın bir sonucudur. Ve yine bu yüzdendir ki; piçlik yaftası hiçliğin sefaletini gösterir. işte bu hiçliğin sancısı, piçler ordusunu linç güruhları halinde, daima tetiği çekilmiş bir silah gibi karşımıza çıkartır.
Banyo ederken , sıçarken , deprem olması ve o şekilde dışarı kaçmak.
Muhammedin bizzat yaptığı buna benzer bir şeydir. Döneme uyarlanmış hali.
Sağ bacağın iç kısmındaki tendon yoksa almasınlar helal değildir o hayvan.
Yakın bir arkadaşla yatıyorsa çok üzer.
Göbeğine çubuk sokup dans ediyorsa ehli sünnettir. Bu şaklaban elinde mikrofonla güya kemalist ,ateist got etmek için dolaşır. Gerçek islam o değil tarikat gerçek değil felanda der. http://m.youtube.com/watch?v=5IK9Udi3NJs
Koku ve ses önlemeye yönelik bir harekettir.
Bir yerden yüksek versiyonudur. Küçükken deli gibi oynanan bir oyundur.
Şarkılı yerden yüksek şarkılarıdır. Dudu dudu dilleri lıkır lıkır icmeli gözleri derya deniz...
Kaliteli bir biradır. içimi çok güzeldir. Soğuk lıkır lıkır.
Harbi şu profesyonel ordu kurulsada ülkücüleri sosyal yaşamdan tasviye etsek. Gidin lan çok seviyorsanız askere. Buradan yazı yazmak kolay tabi.
Sike sahip olmanın adının vatan borcu adıyla pazarlandığı devlet organizasyonu. anti-militarist insanların sayesinde çoğu avrupa ülkesinde zorunlu askerlik kalkmıştır. Bizim asalak politikacılar vatandaşın kanını emmeye devam ediyor.