uğruna neler yazılsa, ne savaşlar yapılsa, ne destanlar anlatılsa ve ne kadar kötülense ya da ne kadar övülse de az kalacak olan şehirdir.hele bir de onun eline doğduysanız... doğduğunuzdan beri istanbul'un gerdanının kokusunu çekiyorsanız ciğerlerinize, onun göğsünden besleniyor, onun kucağında yaşıyorsanız, gidemezsiniz bir adım öteye ondan. o karmakarışık düzeninden kopup bir sakinliğin koynuna bırakamazsınız kendinizi. başka bir aşkla aldatılamaz bir şehirdir ki has hatundur ayrıca. bir kadın kadar güzel, bir kadın gibi yıllandıkça güzelleşen, bir kadın kadar nazlı ve bir kadın kadar vazgeçilmez... dedim ya, bırakamazsınız kendinizi sakinliğin koynuna. kopamassınız kokusundan. illaki gerdanındaki köprü köprü kolyelerini göreceksiniz. illaki açacak kalbini size cömertçe, illaki çekecek mozağiğinin içine. siz onun bir parçası olacaksınız, o sizin tamamınız... öyle gider sonsuza bu şehrin aşkı.
