bugün
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir9
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi22
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- aleyna tilki9
- geldi yine deli11
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız14
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba19
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- jose mourinho62
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
- anın görüntüsü11
- insanı zengin hissettiren şeyler11
- magicovento17
- carlo ancelotti8
- albay kemal13
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz8
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- magicovento cesurluğu17
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu8
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
çagın tefsiri risale-i nurlarda bir kısmı asagıdaki gibi açıklanmış olan yaratıcı ile irtibat kurma halidir.
Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
Elcevap: Esbab-ı kabul* dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit* dahilinde dua makbul olur. Şerâit-i kabulün içtimaı* nispetinde makbuliyeti ziyadeleşir.
Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.
Hem bizahri'l-gayb, yani gıyaben ona dua etmek,
Hem hadiste ve Kur'ân'da gelen me'sur dualarla dua etmek; meselâ,
Hem hulûs ve huşû ve huzur-u kalble dua etmek,
Hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra,
Hem mevâki-i mübarekede*, hususan mescidlerde,
Hem Cumada, hususan saat-i icabede,
Hem şuhur-u selâsede*, hususan leyâli-i meşhurede*,
Hem Ramazan'da, hususan Leyle-i Kadirde* dua etmek, kabule karin* olması rahmet-i ilâhiyeden kaviyen* me'muldür*.
O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek, aynı maksat yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez, belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
Mektubat | Yirmi Üçüncü Mektup | 270
http://www.risaleara.com/...&ep=&s=10&l=2
***
Eğer desen: Bazen kati* olacak işler için dua edilir: meselâ husuf ve küsuf namazındaki dua gibi. Hem Bazen hiç olmayacak şeyler için dua edilir.
Elcevap: Başka Sözlerde izah edildiği gibi, dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder. Zâhirî* maksatlar ise, o duanın ve o ibadet-i duaiyenin* vakitleridir; hakikî faydaları değil. ibadetin faydası âhirete bakar. Dünyevî maksatlar hâsıl olmazsa*, "O dua kabul olmadı" denilmez. Belki "Daha duanın vakti bitmedi" denilir.
Hem hiç mümkün müdür ki, bütün ehl-i imanın bütün zamanlarda mütemadiyen* kemâl-i hulûs* ve iştiyak* ve dua ile istedikleri saadet-i ebediye* onlara verilmesin ve bütün kâinatın şehadetiyle hadsiz rahmeti bulunan o Kerîm-i Mutlak*, o Rahîm-i Mutlak*, bütün onların o duasını kabul etmesin ve saadet-i ebediye vücut bulmasın?
ÜÇÜNCÜ NÜKTE
Duâ-i kavlî-i ihtiyarînin* makbuliyeti, iki cihetledir: Ya ayn-ı matlubu* ile makbul olur; veyahut daha evlâsı* verilir.
Meselâ, birisi kendine bir erkek evlât ister. Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duası kabul olunmadı" denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir. Hem Bazen kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. "Duası reddedildi" denilmez. Belki, "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir, ve hâkezâ...
Madem Cenâb-ı Hak Hakîmdir*. Biz Ondan isteriz, O da bize cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Hasta, tabibin hikmetini itham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâzık*, sıtması için sulfato verir. "Tabip beni dinlemedi" denilmez. Belki âh ü fizârını* dinledi, işitti, cevap da verdi, maksudun iyisini yerine getirdi.
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:
Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm* Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah* duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. (Fatiha Sûresi: 2.)" der.
Mektubat | Yirmi Dördüncü Mektup | 291
http://www.risaleara.com/...&b=1&k=2&p=17
Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
Elcevap: Esbab-ı kabul* dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit* dahilinde dua makbul olur. Şerâit-i kabulün içtimaı* nispetinde makbuliyeti ziyadeleşir.
Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.
Hem bizahri'l-gayb, yani gıyaben ona dua etmek,
Hem hadiste ve Kur'ân'da gelen me'sur dualarla dua etmek; meselâ,
Hem hulûs ve huşû ve huzur-u kalble dua etmek,
Hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra,
Hem mevâki-i mübarekede*, hususan mescidlerde,
Hem Cumada, hususan saat-i icabede,
Hem şuhur-u selâsede*, hususan leyâli-i meşhurede*,
Hem Ramazan'da, hususan Leyle-i Kadirde* dua etmek, kabule karin* olması rahmet-i ilâhiyeden kaviyen* me'muldür*.
O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek, aynı maksat yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez, belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
Mektubat | Yirmi Üçüncü Mektup | 270
http://www.risaleara.com/...&ep=&s=10&l=2
***
Eğer desen: Bazen kati* olacak işler için dua edilir: meselâ husuf ve küsuf namazındaki dua gibi. Hem Bazen hiç olmayacak şeyler için dua edilir.
Elcevap: Başka Sözlerde izah edildiği gibi, dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder. Zâhirî* maksatlar ise, o duanın ve o ibadet-i duaiyenin* vakitleridir; hakikî faydaları değil. ibadetin faydası âhirete bakar. Dünyevî maksatlar hâsıl olmazsa*, "O dua kabul olmadı" denilmez. Belki "Daha duanın vakti bitmedi" denilir.
Hem hiç mümkün müdür ki, bütün ehl-i imanın bütün zamanlarda mütemadiyen* kemâl-i hulûs* ve iştiyak* ve dua ile istedikleri saadet-i ebediye* onlara verilmesin ve bütün kâinatın şehadetiyle hadsiz rahmeti bulunan o Kerîm-i Mutlak*, o Rahîm-i Mutlak*, bütün onların o duasını kabul etmesin ve saadet-i ebediye vücut bulmasın?
ÜÇÜNCÜ NÜKTE
Duâ-i kavlî-i ihtiyarînin* makbuliyeti, iki cihetledir: Ya ayn-ı matlubu* ile makbul olur; veyahut daha evlâsı* verilir.
Meselâ, birisi kendine bir erkek evlât ister. Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duası kabul olunmadı" denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir. Hem Bazen kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. "Duası reddedildi" denilmez. Belki, "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir, ve hâkezâ...
Madem Cenâb-ı Hak Hakîmdir*. Biz Ondan isteriz, O da bize cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Hasta, tabibin hikmetini itham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâzık*, sıtması için sulfato verir. "Tabip beni dinlemedi" denilmez. Belki âh ü fizârını* dinledi, işitti, cevap da verdi, maksudun iyisini yerine getirdi.
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:
Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm* Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah* duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. (Fatiha Sûresi: 2.)" der.
Mektubat | Yirmi Dördüncü Mektup | 291
http://www.risaleara.com/...&b=1&k=2&p=17
güncel Önemli Başlıklar