bugün

24 ekim 2010 fenerbahçe galatasaray maçı

"beraberliğe sevinmek" değildir mesele. maça 45 dakika kala izlemeye karar veren bir galatasaraylı olarak söylüyorum, fener'i elimizden kaçırdığımıza üzülmedim, öfkelendim. bilenler bilir; 87/88 sezonunda ali sami yen'de 1-1 kalan fenerbahçeliler (teknik direktörü, taraftarlar, futbolcular vs) sevinmişti zira bir hafta önce sarıyer 4-1 yenmişti feneri. sabri'nin üçlü çektirmesi oradaki taraftarın ambiyansı ve performansıdır. belki takımın tribünü beslemesi, belki tribünün takımı beslemesi ama bir gerçek var bir rüzgar esmeye başladı. ister "sevinme" olarak addedilsin, ister "toparlanma" olarak. uzun zaman sonra(belki de eşit sayıda taraftar uygulamasından sonra) galatasaray taraftarı bir deplasmanda sesini duyurdu sahadaki renkdaşlarına. her sesin yükselişinde karşı yakadan ıslık sesleri yükseldi ki top fenerli futbolculardayken dezavantajlı duruma düştüler kendi evlerinde.

konuşulması gereken, manisa'nın teknik direktör değişikliğiyle beşiktaş'ı yenmesi veya geçen yıl fener için en hayati maç olan trabzon maçında dahi fener'in yenememesine rağmen galatasaray'ın kadıköy o galibiyete ulaşamamasıdır. hani bişeyler var ama olmayınca olmuyor demek gerekiyor belki de. kaleciyi geçsen gökhan gönül'ü geçemiyorsun, onu geçsen volkan'ın ellerini geçemiyorsun.

"galip gelmek" güzel olsa da daha güzel bir dünya adına hayırlı bir neticeyle bittiğini düşünüyorum. hangisi olursa olsun galip gelen takımın taraftarının "konvoy" saçmalığına çıkması, olabilecek taşkınlıklar ve yine aynı elit tabakanın maddi kazancı.

orada olanlar basit olmasına rağmen, atfedilen değerin bu kadar büyük ve etkili olması kötü bür şu şartlarda. zira elde edilen ürün ile sunuşu arasında ciddi uçurumlar var. bu ingiltere oynana büyük maçlarda yapılan pas sayısıyla bizdeki maçlarda yapılan pas sayısına bakarak bile anlaşılabilir. ama bir gerçek var ki ne beşiktaş maçı ne de başka bir maç bu iki taraftarı da bu kadar havaya sokmuyor.

galatasaray'ın dikkat etmesi gereken şudur; derbilerde elde edilen puanlar şampiyonluğu getirmeyecektir, bu yıl şampiyonluk zor olsa da son haftaya kadar en az hata ile devam etmelidir. çünkü sezon boyunca olabilecek kayıpların çoğu yaşanmıştır zaten.

iki takımın yapısıyla alakalı da; galatasaray yıllardır (hangi durumda olursa olsun) atak futbol oynarken, fener kötü kadrolara sahip olduğunda savunma futbolu oynamıştır. bu sefer savunma yapan taraf biz olduk. seyir olarak memnun etmeyecektir bu taraftarı, fakat bu oyun şablonu şampiyonluk getirebilirse daha büyük mutluluklar yaşatabilir. fenerbahçe geçmiş yıllarda alex'le yaptığı ortadan oyunu bu maçta yapamamıştır. kenarlarda da üretken olamayınca, üstelik bekler yardıma gelemeyince pozisyon kısırlığı yaşandı. niang'ı neill kapatınca geriye gelmek zorunda kaldı ama neill yine bırakmadı. bu durumda alex öne çıktı ama geçmiş yıllardaki ışıltısında değildi bu maçta.

söylenecek çok şey var belki ama rijkaard geçti bu ülkeden. çok sevdiğim rijkaard. çok sevdiğim hagi geldi. bunlardan önce de çok sevdiğim bülent gitmişti. yönetim mi ? belki de seviniyorlardır. kim bilir?