bugün

harf inkılabı

--spoiler--
Türk harfleri, geriye dönüşü olanaksız biçimde hayatımıza yerleşmiştir. Bununla birlikte bunun tartışması halen devam etmektedir. Tutucuların dışında, radikal ve ilerici çevrelerden de bazı eleştiriler gelmektedir. Bu daha çok, Türkiye tarihine ilerici ve bilimsel bir yorumla yaklaşma çabasında olanların, birincil tarih kaynaklarına yönelmekte çektikleri sıkıntıdan ileri gelen bir tepkidir ( Ortaylı, 1977,407).

Latin harfleri kültürel yaşamımızı etkileyen önemli devrimlerden birisidir. Latin harflerinin kabulü de, bir çok devrimde olduğu gibi karşıt görüş ve düşüncelere sahne olmuştur. Çeşitli grup ve çevrelerce eleştirilmiş, toplumsal yapıya etkileri tartışılmıştır.

Arap harflerinden yeni harflere geçişin bir anda okuryazarları da okumaz yazmazlar haline dönüştürüp yayın hayatında bir durgunluk yaratacağı sanılmıştır. Kocabaşoğlu (1978) böyle bir durgunluğun olmadığını, 1923-1928 yılları arasında yayınlanmış eski harf Türkçe kitapların yıllara düşen sayısının 580-940 arasında değiştiğini ; oysa Harf Devrimi'nin başladığı yıl olan 1928'in son aylarında 99, 1929'da 591, 1930'da 870 ve 1931'de 919 kitabın yeni harflerle yayınlanmış olmasını, kitap yayıncılığının olumsuz yönde etkilenmediğinin göstergesi olduğunu ifade etmektedir.

Öte yandan yeni harflerin kabulü, 1929-1930 ders yılında, okul,öğretmen ve öğrenci sayılarındaki önemsiz azalmalar dışında, eğitim alanında, ileri sürüldüğü gibi bir tahribat yapmamıştır. 1929-1930 yılında gözlenen gerilemelere karşılık, 1930-1931 ders yılından başlayarak ( öğretmen okullarına ilişkin veriler dışında) her alanda ilerleme sağlanmıştır. Açıkça görülmektedir ki Harf Devrimi, milli eğitimin gelişmesi için potansiyel olanakları beraberinde getirmiş, ancak sonraki yıllarda bu olanaklardan gerektiği gibi yararlanılamamıştır. Dolayısıyla harf değişikliğinin, yaygın ve örgün eğitim alanında olumsuz etkiler yaratacağına ilişkin kehanet kesinlikle yadsınmıştır ( Kocabaşoğlu, 1978, 115).

Latin Harflerinin kabulü konusunda tutucu çevrelerin dışında, bazı radikal ilerici çevrelerden de eleştiriler geliyor. Bu grubun eleştirileri daha çok, Türkiye tarihine ilerici ve bilimsel bir yorumla yaklaşmak istediklerine, birincil tarih kaynaklarını kullanmakta çektikleri sıkıntı ve olanaksızlıktan ileri gelen bir tepki olarak değerlendirilebilir. Oysa bu durum harf devriminin yarattığı olumsuz bir sonuç değildir. Çünkü dil sürekli değişen bir öğedir. Özellikle Türkçe yüzyıllardır en hızlı değişim geçiren dillerdendir. Dil ve tarih kaynaklarındaki zamanın getirdiği imla, sentaks farklılıkları gibi olaylar nedeniyle bu kaynakları inceleyip işlemeye salt Arap harfleri bilgisi yetmez. Tarihi metinleri okuyup değerlendirmek bütün ülkelerde her aydının değil, ancak karşılaştırmalı filoloji, etimoloji, tarih bilgisine sahip uzmanların becerisidir (Kocabaşoğlu, 1978, 123).
--spoiler--