bugün

harf inkılabı

Türk söz dizimi (sentaks) hakkında söylemiştir:

Türk, konuşurken önce somut şeyi, sonra soyut anlam bildiren kelimeyi söyler. "Ahmet geldi" der, çünkü Ahmet somut varlığı, geldi soyut anlamı ifade eder. Türkün tabiî söz dizimi budur. Bunu ancak heyecan, korku, şaşkınlık gibi haller bozabilir. 1935 (Abdülkadir inan, Atatürk ve Devrik Cümle, Türk Yurdu Dergisi,
Sayı: 286, 1960)

Daha çocukken, dersler, kitaplar arasında yuvarlanırken hissederdim ki bu dilin bir şeye ihtiyacı var. O ihtiyacın ne olduğunu, nasıl elde edileceğini bilmezdim. Fakat mutlaka bir şey lâzım olduğunu duyardım. 1928 (ibrahim Necmi Dilmen, Cumhuriyet gazetesi, 10. 11. 1941)

En iyi müdafaa usulü, taarruzdur. Şu halde dil alanında türemiş yabancılıklara saldıralım; ağacı bir defa silkeleyelim : Görelim, hangi çürükler düşecek; kalan sağlamlar bakalım ne kadardır?
dökülmeyenler, özleri ve arınmışları bulununcaya kadar biraz daha işe yarayabilir; geçici olarak!...
(Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk T. ve D.K.H., s. 64)

Yeni Türkçe kelimeler teklif edebiliriz. Bu yönde ısrarla çalışmalıyız. Fakat, Türk dilinin yapısını zorlamak olmaz. Bu bünye meselesini Türk dilinin olgunlaşma seyrine bırakmalıyız. Birkaç gün
önce Ahmet Cevat Bey'e söyledim : Ketebe, yektübü Arabındır; kâtip, kitap, mektup Türkündür.
(Abdülkadir inan, Atatürk Devrine Ait Bir Hatıra, Türk Kültürü Dergisi, Sayı: 85, 1969, s. 21)

Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın, hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli; konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz. 1938 (Afetinan, Atatürk ve Dil Bayramı, Atatürk'e Saygı, T.D.K. s. 54)

Dil işimizde henüz bir oturmuşluğa varamadık; daha çok ve pek çok çalışmak lâzımdır.
1938 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 222)

Onları ortaya atmak lâzımdır. Millî zevkimiz hangisinden hoşlanır ve onu kullanırsa, o zaman sözlüğümüze koyalım. (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 213)

Söz konusu tabirler, uluslararası ilim sahasında kolaylıkla ilerlememize mânidir! Fen terimleri o suretle yapılmalı ki, mânaları ancak istenilen şeyi ifade edebilsin. (Akil Muhtar Özden, Atatürk'e ait Bilinmeyen Hatıralar, Yeni Mecmua, Sayı : 21, 1939)
--spoiler--

Bazı eklemeler de yapmak gerekirse; latin alfabesi, türk fonetik yapısınıa; en uygun alfabedir. Bu alfabe, yapılan araştırmalar sonucu seçilmiştir. Ayrıca, bu alfabeye de, damdan düşer gibi geçilmemiştir. Bir dönem, iki dil de kulanılarak, yeni alfabeye bir geçiş yapılmaya başlanmıştır. Ulu Önder, bizzat kendisi bile, notlarını arap alfabesiyle yazmaya devam etmiş, bu kurala uyan az sayıdaki yöneticiden birisi "ismet inönü" olmuştur.