bugün

lavman

artık zamanı gelmişti. burun ameliyatı olacaktım. yıllardır baya baya eğri bi burunla geziyordum. eğri derken kemerli aklınıza gelmesin. bu burun sağa doğru eğriydi resmen. her şey iyi gidiyordu. ameliyat tarihini almış, hazırlıkları yapıyordum. dahası iğne vurulmaktan bile korkan ben, bünyeyi olaya alıştırmaya çalışıyordum. velhasılı arkadaşlar da ameliyatı soruyor, arasıra muabbetini yapıyorduk.
ta ki kız arkadaşı hemşire olan yavşak uğur' la ameliyat hakkında konuşana kadar da fazla bi korkum yoktu!
inanmazsınız adam tam bi felaket tellalı. narkozun etkisiyle ameliyattan kalkamamaktan tutun da ameliyatın her türlü yan etkisinden bahsedip beni bunalımlardan bunalara sürükleyen bu yavşak lafı en son lavmana getirdi bıraktı:

- gardaş sen lavğman * biliyon mu?
- yok kardeş bilmiyorum, neymiş?
- gardaş şimdi sen amaliyat olacağn ya.
- eeee.
- şindi seni uyuşduracaklar. o zamağn götündeki boklar masaya düşecek.
- olum ne diyon sen ya malmısın!
- gardaaşş! ben olanı söylüyom. sana lavman yapacaklar.
- lavman mı? * lavman ne lan?
- gaardaaaş... şimdi sana bişey takacaklar. işte o bütün bağırsağını, bokhunu temizleyecekmiş.
- ne takacaklar olum, nereme takacaklar!
- ........
- lan olum söylesene. yoksa! lan olum ne bela adamsın sen, ne biçim bi yaratıksın mnakoyum! allah belanı versin. bi ameliyat olacam içine ettin. nerdeyse vazgeçecem.

ameliyat gününe kadar bu lavman işi aklımda çıkmadı. nası takacaklar olum! bari uyurken yapsalar. hiç biri önemli değil de bu uğur yüzünden cümle alem benle dalga geçecekti ona yanıyodum.
neyse ki lavman mavman yapmadılar. sabah erkenden bi bardak meyve suyu içmiştim doktorun tavsiyesiyle. meğerse buymuş doktorun da meramı.

ameliyat oldum. burun da tam düzelmedi zaten. suratım bir hafta notr damme' ın kamburuna benzedi. sonraki bir ay uyuşturucu müptelası gibi gezdim.