bugün

solomon kane

robert e. howard'ın conan'ın gölgesinde kalan karakteri.

hikayelerini okumadım bilemem, ama filmini izledim, maalesef.
--spoiler--
vıcık vıcık hristiyanlık propagandası ile bezeli, sığ ve çiğ bir film olmuş tam anlamıyla. bir yanda, "putperestleri dize getiren" ve kendini bir manastıra kapatmış, şiddete tövbeli solomon abimiz, öte yanda yeni dünya amerika'ya doğru yola çıkan halis muhlis bir aile ve onların güya şeytan tarafından seçilmiş kızları, beri tarafta senaryo kabızlığı çekilen her filme mutlaka sokulan aile içi çekişme ritüeli ve baba-oğul ilişkileri vs.

şöyle bir toparlayayım diyorum filmi ama neresinden tutsam elimde kalıyor. "yeminimi bozdum ulen, korkun benden" tarzı safsalak çıkışlardan tutun da, çarmıha gerilen ve bir nevi hz.isa kılığına sokulmuş kahramanımıza, fantastikliğin sınırlarını zorlayarak yüzü maskeli bir savaşçının ruhani dokunuşu ile şeytanın ordusunun neferleri haline gelen zavallı köylülere kadar envai çeşit absürd zorlamanın arkaplanını oluşturmuş film resmen.

hal böyle olunca da, ortaya dayanılması zor, klişelerle dolu, püriten propagandası bir film çıkmış. mutlak ki, karakterin aslına uygundur bu betimleme. dedim ya orasını bilemem. ama hikayeyi hayata geçirirken bu kadar özensiz davranılması da kimsenin değilse bile yönetmenin büyük beceriksizliğidir.
--spoiler--
michael j. bassett, olmayacak demek ki. önce deathwatch gibi bir facia, ardından wilderness'taki basiretsizlik şimdi de bu çiğ solomon kane. velhasaıl, olmayacak gibi sanki üstad, zorlamamak lazım.