türkiye

entry4099 galeri ses2
    535.
  1. bulunduğu coğrafyada olması hazmedilememiş ama bir türlü bu topraklar üzerinden gönderilememiş insanların yaşadığı ülke.

    en azından gönderemeseler de etkisiz eleman yapma çabası içinde önce osmanlı ile sonra türkiye ile uğraşılmaya devam ediliyor. dış güçlerin oyunları kadar kendi siyasi hırsları ile kendi içinde de güçsüz bırakan birçok öge barındırır.

    anestezi nedir bilir misiniz? anestezi yapan doktorlara anestezist denir. anestezi ise bir hastayı bilincini kaybedecek şekilde masada tutmaktır. anestezistler hastayı ölüm ile yaşam arası bir yerde tutarak bilincini yok etmeye çalışırlar. anestezi bir hastayı uçurumun kenarına getirip aşağıya iteledikten sonra arkasından zayıf bir iple sallandırıp durmaya benzer. ameliyat boyunca hasta ipin ucunda sallandırılıp durur ve bir dengede tutulmaya çalışılır. bizim düşmanlar da öldüremedikleri bu ülkeyi kendi amaçlarında kullanmak için anestezi uygulamış şekilde uçurumun kenarına getirip itelemeye çalışıyorlar. sonuçta bilincimizi kaybedip olmadık durumlar yaşıyoruz ama neden yaşadığımızı hesaplayamıyoruz. çünkü bilincimiz bulanıklaşmış.

    bir insan bilincini kaybettiği zaman hatalar yapar. hayvanlar ise bir bilince sahip olmadığı için sadece tehlikelerden kaçarak hayatta kalmaya çalışır. teknik olarak üç beş kişiyi kandırmak kolayken milyonlarca insanın bilincini bulandırıp olmayana inandırmak zordur.

    düşmanlarımız bizlerin algısını bozmak ve bilinçsiz hayvanlar gibi sadece hayatta kalan hayvanlar olmamızı istiyorlar. böylelikle yok edemedikleri canavarı zararsız hale getirecekler. bizleri uçurumun kenarından atarak heyecanlandıran, böylelikle bilinçsiz hastalar haline getiren geçmişimize ve günümüze bir dönüp bakalım. bizim en büyük sorunlarımız neler?

    fakirlik ve işsizlik; basit örneklerle kısaca bitirmeye çalışayım. yıllarca kredi derecelendirme kuruluşunda görev yapan bir türkiye düşmanı türkiye hakkında defalarca olumsuz raporlar yazıp yüksek faizli kredi alabilmemize neden oldu. türkiye bir tek adam sayesinde milyarlarca dolarını yüksek faizlere ödedi. ödemek için daha yüksek faizle borç aldı. bu birbirini destekleyen sistem bize her gelip geçen siyasiden daha çok zarar verdi. bu ortaya çıktığında o kredi derecelendirme kuruluşu kuru bir özür diledi. başka da ne yapılabilir zaten...

    terör; kaynağı "dikta özlemi çeken antidemokratik" yapıya tepki olarak ortaya çıktı. kendi vatandaşlarımız için çekim merkezi olamadık. dışlananlar düşmanlarımızdan destek görüp "haklısınız, biz size para verelim , destek verelim siz savaşın" diyerek üzerimize salındı. demokratikleşmeyle çözülecek sorunlar; içerde siyasi görüş farklılıkları ile dışarda teröristleri ve antidemokratikleri destekleyen düşmanlarımızca desteklendi. darbeler dönemlerine bakarsanız hiç dost olamayacağımız en despot ülkelerle dost hale geldiğimizi görürsünüz. doğal müttefikimiz olan ülkelerle ise hep sorunlarımız var.

    demokratikleşme; en büyük sorunumuz ve diğer sorunların kaynağı da bu. demokratik olmayan ülkelerde insanlar siyasi çıkarı uğruna veya dışarıdan satın alınmakla kolayca dilediğiniz noktaya çekilebilir. demokrasilerde ise tüm insanları aynı noktaya çekmek oldukça zordur. bu sayede ülkenin vicdanı ve aklı kişilerin emellerinin önüne geçer. anti demokratik bir yapıda çoğunluğu veya azınlık bir grubu kolayca ezebilirsiniz ve o ülkede o sorunları yıllarca sürüncemede bırakabilirsiniz. örnek vereyim; türban sorunu ve kürt meselesi vb. ne zaman bunlar demokrasi içinde çözülmeye kalksa birileri ülkede karışıklık çıkarttı, darbe yaptı ve bunun gibi bir çok sorunun çözülmesinin önüne geçildi. kürt sorununu çözmek isteyen bir irade çıkması oldukça zor. sonuçta hepimizde bir kuyruk acısı oluşmuş. demokrasi ile insanlar zor da olsa çözmeye kalktığında provokatif eylemlerle toplum tekrar kutuplaştırılıp zayıflatılıyor. bazı insanlarımız sonuçta öyle faşizanlaşıyor ki her şeyimi kaybedeyim ama demokrasi olmasın diye çabalamaya başlıyor. bu faşizanlık had safhaya gelince ise terör eylemlerine ara verip bir denge sağlanıyor. denge olmadığı zaman ya faşizanlık galip gelip düşman gördüğü tarafı tamamen sindirip kavgayı bitirecek ya da azalan faşizmle demokratik bir ortama kolayca ulaşıp kendi içimizdeki kavgaları sonlandıracağız. her ikisi de sonuçta kargaşayı bire şekilde bitiriyor. fakat bizi öyle bir yerde tutuyorlar ki ne aşırı faşizanlaşıyoruz ne demokratikleşiyoruz. kürt meselesinin yarattığı terörün kaynağı geçmişteki faşizan uygulamalar iken insanlar artık ne için teröre bulaştığını unutup en faşizan dönemlerde en çok eylem yapması gerekirken demokrasiye yaklaşılan dönemlerde eylemlere başlıyorlar. *
    uzun lafın kısası kendi içimizde sırf siyasi sebeplerle birbirimize düşman olmayı bırakıp birlik olsak hiçbir sorunumuz kalmayacak. demokratikleşme olmadıkça bu ülke insanları huzur bulamaz.
    0 ...