bugün

no remorse

zengin bir adamın mutsuzluktan kafasını duvardan duvara vuran bir evladı varmış. adam parayı pulu halı eylemiş evladının yüzünü bir türlü güldürememiş. en sonunda bakmış iş para değil bilgi işi göndermiş uzak yerlerden birindeki bir bilgeye. delikanlı yıllarca süren bir yolcluğun sonunda bir vadinin göbeğinde bilgenin sarayını görmüş. saray dediysek lafın gelişi değil. hemen oraya varmış ve bilge ile görüşmek istediğini söylemiş. yanlız dda değil üstelik, bilge kişiyle görüşmek için sırasını beklemekte olan bir sürü insan. sıra kendine gelince delikanlı bilgeye;

"mutluluğun sırrı" nedir diye sormuş.

Bilge;

"şu an anda sana bunu öğretmeye zamanım yok, sen şimdi çık sarayı dolaş gez etrafa bak iki saat sonra gel"

deyip çocuğun eline bir demir kaşık vermiş içine de yağ koymuş.

"sarayda dolaşırken bu kaşığı elinde tutacak ve yağı dökmeyeceksin"

demiş.

Delikanlı sarayın merdivenlerini inip çıkarak bahçeleri ağılları gezerek türlü türlü çiçekleri koklayarak sarayın içini dışını bir güzel gezmiş, bu sırada gözünü elindeki kaşıktan hiç ayırmıyor, yağın dökülmemesi için çok dikkat ediyormuş. iki saat sonra bBilgenin yanına gelmiş.

Bilge:

"Sarayı gezdin mi"

Genç;

" Evet gezdim. alabildiğine büyük, iki saat bile yetmedi. geç kalmayayım diye yarım bıraktım gezimi."

Bilge;

" Peki salondaki iran halılarını, duvardaki tabloları, bahçıvanların ömürleri boyunca çalışarak düzenlediği bahçeyi, rengarenk çiçekleri, kütüphanede kitapları, hayvanların eğerlerindeki pırlantaları, ağıllardaki gümüş yalakları...bunların hepsini gördün mü?"

Sorular karşısında delikanlı bunları görmediğini itiraf etmiş.

"bana verdiğiniz yağı dökmemek için uğraştım hep, başka bir şeye dikkat edemedim."

Bilge;

"öyle ise tekrar çık. çevrendeki harikaları daha dikkatli incele."

Delikanlı içi yağ dolu kaşığı tekrar eline alarak sarayı gezmeye çıkmış. ama bu defa her şeyi inceden inceye süzmüş. bahçeyi, çiçekleri, duvardaki tabloları, halıları, gümüşlükleri, bütün sanat eserlerini büyük bir zevk ve heyecan ile incelemiş. Bilgenin yanına dönünce gördüklerini tüm detayları ile anlatmış.

Bilge;

" Peki sana emanet ettiğim yağ nerede?"

Kaşığa bakan delikanlı kaşıktaki yağın dökülmüş olduğunu görmüş.

Bilge;

" işte oğlum dünyanın bütün harikalarını görerek,elindeki tüm değerlere hakkını vererek, o içinde bulunduğunun anın sana getirdiği imkanları değerlendirerek ancak mutlu olabilirsin. ama kaşıktaki yağ ile uğraşırsan bunları gerçekleştiremez, mutlu da olamazsın. elindeki yağ sana diğer mutlulukları görmede engel olmasın."

yağı bırakınız efendim. yağı bırakınız.