bugün

uludağ sözlük

kalemtraştır.
yazarlarının fikirlerini sivriltir, uçlara gönderir.
farkında olmadan 1 yıl önce "olsa da olur" dediğiniz şeyleri savunduğunuzun farkına varırsınız, bazen de sessiz kalmayı tercih ettiğiniz konularda bağıra bağıra fikir beyan edersiniz. cesaret aşılar, gerçek hayata da tesir eder. zaten cesur olan adamı da anarşist yapar eğer çok takılırsa.

bu tespitin ilk kaynağı tabi ki de kendim... sözlüğe ara verip gelince, takip ettiğin bir kaç yazara bakmıştım. şoklar yaşadığım bir iki entry gördüm, "yahu biz böylemiydik" diye... kendi entrylerime dönüp baktım, ben o kadar sivrilmemiştim, gerçekten kusur aradım kendimde. ama o kişi kadar anormal bir fark yoktu benim ilk halimle son halim arasında sanki. ama bu adama baktığımda, tek fikirden ibaret, gerisini hiçe sayan bir hareket gördüm. aslında savunmaya çalıştıklarına ters bir tavırdı bu, ama ben o adama özel mesaj atsam da, sözlük içi daha önce "çok güzel yazmışsın eline sağlık" muhabbetinden nemalansam da beni dinlemeyecekti. hissettim bunu. çıktım.

pis huyum vardır benim, etrafımdaki kimsenin bilmediklerini hep sanaldan birileriyle paylaşarak rahatlamışımdır. buradan da çok adamın kafasını şişirdim, kendim de bir o kadar hayat ve dert dinledim. annemden daha çok güvendim sanaldakine, çünkü onlar annem gibi babama veyahut vildan teyzeye yetiştirmezdi benim sırrımı, kusurumu. ya da başka hata yapma arefesindeyken "bak gene aynı şeyi yapcaksın" diye kakamazlardı başıma bir arkadaşım gibi. dedikodumu yapamazlardı, yapsalardı da haberim olmazdı ne bileyim. ben de onları dinler ve ciddi ciddi yorum yapardım istediklerinde, sabahına anlattıklarını unuturdum, aynı onların yapmasını istediği şeyi yaparak. 2000 yılının yazında ilk pc alınıp mirce girdiğimden beri bu böyle oldu. aslında sorun arkadaşsızlık değil, kimseye güvenmememdi. işin tuhafı, orada mircte ilk tanıştığım insanlar da benim gibiydi, internetin ve mircin son güzel zamanları işte. karı düşürme derdiyle değildi oraya girmek. anlayan anlar. neyse. sözlük diyordum.

sonra yine geri geldim bir süre sonra. az çok arkadaşlığım olan, zamanında sağlam dertleştiğim birisine baktım şimdi. görüşmediğim geçen zamanda ne yapmış, neler yazmış kabaca baktım. ilk zamanlar fikir farklılığımız olmasına rağmen o noktalara fazla değinmeden konuştuğum bir insandı, ki zaten severim zıt görüşlü adamlarla konuşmayı. ancak şimdi gördüğüm manzara ve elinden çıkıp da buraya dökülmüş kelimeler, beni onun dünyasına sanal olarak dahi kabul edemeyecek türden bir değişim yaşadığını gösteriyor. ve o insanla eskisi gibi dertleşemeyeceğimi farkettim, o da oldukça sivrileşmişti. sivrilmekten kastım dikkat çekmek değil, keskinleşmek. fikirler keskinleşiyor burada anormal şekilde. etki tepki olayından olsa gerek. ben de yaşadım, dünya üzerinde varolacağı dahi aklıma gelmeyen türde düşünceler taşıyan adamların düşündüklerini okudum. ama bu kadar değiştim mi ben de ya? değiştiysem de ilk halime dönüyorum sanırım, bunlar anormal geldiğine göre.

hoş, çok iyi biliyorum. olacağı bu. sanaldan tanımadıklarınla ne kadar süre muhabbet edebilirsin ki? ya da konuşacak bişeylerin hep olacak mıdır? sanal ya. bir süre önce azaltmaya söz verdiğim, bağlayanları hayatımdan çıkardığım hede.

acı veren, beni şaşırtan, sanal da olsa, edilen sadece 3-5 naber de olsa, özlüyorum hepinizi.
tuhaf.
canlarımız sağolsun.