Allaha inanmak ile inanmamak arasındaki farkı anlamak için pascaldan, ''n'' teoremlerinden girip insanların kafasını bulandırmak suretiyle bir sonuca varacağını zanneden kişiler, izmir'den istanbul'a mezapotamya üzerinden gitmekle aynı mantalite içerisindedirler. zeki insanlar basit cümleler ile büyük düşünceler ortaya koyarlar. uzatmadan girecek olursak zaten bir dine inanmak demek semavi bir dine inanmak demektir çünkü din denince akla gelen tanım bir peygamberi ve kitabı olan demektir yani ilahi simgeleri olmalıdır. bu da zaten 3 dine işaret eder heralde bunu tek tek açıklamaya gerek yok hangi dinler olduğunu. mukaddes kitabımızda diğer 2 din mensuplarının da müslümanlar gibi ya cennete ya da cehenneme gidecekleri belirtilmiştir. yani 3 dini de ortak bir havuza koyabiliriz. bu noktadan yaklaşalım olaya. ben ya inanırım ya inanmam. bunları da 1 ve 2 olarak adlandıralım. 1 olursa mensup olduğum dine göre yasakları neyse ona uyar, ibadet şekli neyse ona uyar kurtulurum. 2 olursa direkt kafama göre takılır cehennemde doğal gaz faturası ödemeden 4 mevsim yazı yaşarım. asla olmadığına inanmamakla beraber eğer bir yaratıcı yoksa da zaten ha 1 olmuşsun ha 2 olmuşsun her hangi bir şey farketmez. müslümanlar açısından bakacak olursak eğer sadece içki, domuz, leş ve kan dışında her şeyi yiyip içebilirim. eşim dışında kimseyle ilişkiye girmem ki hiç kimse de heralde annesini, kız kardeşini veya teyzesini önüne gelen biriyle yatan birisi olarak istemez yani karşılıklı olarak toplumsal faydası olan bir durum. günün belirli vakitlerinde yaradanımı anar ve ona şükrederek kendi hal, hareket ve düşüncelerimi de kontrol altında tutarım ki bu da sosyal toplum açısından gayet faydalı. böylece sapıkça düşüncelerde olanlar, katiller ve benzeri sosyal yapıyı bozan tipler ortadan kalkar. yılda 1 ay oruç tutarım ki bu hem bedenim için hem de nefsimin kontrolü için bana fayda sağlar. ha ömrüm ve gücüm yeterse bir kere de kabe'yi ziyaret ederim. bunların dışında bana hiç bir yükü yok diyeceğim ama diyemiyorum çünkü bunlar yükten ziyade tamamen benim manevi açıdan ve toplumun huzuru açısından zaten gerekli mevzular. bir kaç tane yasaktan uzak durmanın mükafatı olan cennet ise bunlardan feragat etmeye yeter de artar bile. dünya zevkleri dediğimiz mevzu nedir? hani öyle bir söylüyor ki bazıları sanki biz müslümanlar evde kös kös oturup sabah akşam secdede başka bir halt yapmayan tipleriz. normal standartlarda olması gereken bir müslüman olarak dostlarım her yere gidiyoruz, geziyoruz, eğleniyoruz ve bunları yaparken de içki içip maymun olmuyoruz, kimsenin karısına kızına sarkmıyoruz, eşimizi hatta kız arkadaşlarımız aldatmıyoruz, millete kazık atmıyoruz, kavgadan, husumetten ve kin'den uzak duruyoruz, dünya malı dünyada kalır diyerek para, mal, mülk hırsıyla kendimizi ve çevremizi sıkmıyoruz. biz de sizin gittiğiniz her yere gidiyoruz, herkesle oturup kalkıyoruz, her meyvanın tadına bakıyoruz. domuzdan, içkiden, zinadan uzak durmak bizi ''dünya zevkleri'' denen mevzudan çekmiyor aksine bunu ahiret için, bizi yaradana bir şükür için olduğunu farzedip ''manevi zevkleri'' yaşıyoruz çünkü önüne geleni yemek, içmek, önüne gelenle yatıp kalkmak, umarsız ve hesapsızca yaşamak hayvanlara mahsustur ve biz insanız, yaradılanların en şereflisiyiz. buna yakışır yaşamak için de tek bir ''hayat kullanma kılavuzu''muz var o da kur'an-ı kerim'dir. ''dünya zevkleri'' denen klasik hikaye kitabını zaten hayvanlar dahil herkes okuyor, siz dostlar bir de ''manevi zevkler'' denen hayat kitabını okuyun iyi gelir. ha bu arada metallica'ya bayılırım, kafa sallamışlığım da vardır. hatta üniversite'de profesyonel olmayan minik grubumla çalmışlığım da vardır. benim tavsiyem fazla uzağa gitmeden, yunus'tan, mevlana'dan, ve bir düzine daha benzerinden ufak kasideler dinlemektir. o da iyi gelir. isyan, öfke, nefret size, affetmek, tevazu ve sabır bize. bu bahsettiklerim normalde olması gerekenler. bunu sömüren anası babası belli olmayan din istismarcıları da var onları uzak tutuyorum. nasıl atatürk sömürücüleri varsa ne yazıkki mukaddes kitabımızdan, peygamberimize kadar bunları sömürenler de ne yazıkki var.