Sabun köpüğü tadında amerikan romantik komedileri. Bizim geleneklerimize hiç uymasada ekran karşısına oturup bir güzel seyrettiriyor kendini. Oysa ki filmin başından sonunu tahmin etmek hiç de zor değil. Güzel oyuncu karherine Hegl, X Men'den Scott Summer namı diğer Cyclops olarak seyrettiğimiz James Marsden, benzer rollerde seyrettiğimiz malin Akerman ve bu filmde ne aradığını bir türlü anlayamadığım Edward burns. Oyuncu kadrosu bu aşağı yukarı. Bir de böyle filmlerde esas kızın arkadaşı rollerinde ya da silik rollerde izlemeye alıştığımız Judy Greer var. Judy Greer'in harcanan yetenek olduğunu düşünürüm hep. Yüzü çok güzel olmasa da yıllarca yaptığı bale sayesinde çok güzel bir vücudu var. Üstelik değişik yüz hatlarıyla da farklı karakterlere kolaylıkla can verebilir. Ama hollywood onu hep silik, yan rollere layık görüyor. Neyse, film düğünlerde nedimelik yapan, yaparken bunu tüm enerjisi vererek yapan, kendinden gereğinden fazla ödün veren Jane'in hikayesini anlatıyor. Jane'in bir tesadüf sonucu gerçek aşkını bulması ve evlenmesi. Alttan alta da dürüstlük, kendine saygı ve insanlara "hayır" diyebilme yeteneği üzerine mesajlar veriyor. Tabi bu filmlerin içinde bazı sahneler de var ki herhalde bizi de en çok onlar etkiliyor. Yani asla yaşayamayacağımız şeyler üzerine kurulu. Elbette nedime olmak, düğün tertiplemek falan değil bunlar. Filmde Katherine Hegl ile james Marsden'in yağmurlu bir gecede hafif bir araba kazası yaptıktan sonra küçük bir kasabada mahsur kalışları üzerine. Bir bara giderler, bir güzel içerler, alkolün etkisiyle çakırkeyf olup barda çalan bir şarkıya bağıra bağıra diğer müşterilerin de katılmasıyla eşli ederler. Filmdeki en sıcak sahne bence bu bar sahnesi. Herhalde herkesin hayatında bir kez olsun buna benzer bir olayı yaşaması lazım. Yani kimseyi takmadan, aşık olduğunuz insanla birlikte şarkı söyleyebilmeliyiz. Ya da sevgilinizin şarkı söylemesini yanınızdakilerin hayran bakışları altında seyrederken eğlenebilmeliyiz. Benzersiz bir anı olurdu. Filmin bu sahnesi gerçek bir iç çekmeyi hakediyor. Gecenin sonunda arabalarına dönüp dışarıda yağan sağanak yağışın altında sevişmeleri de cabası. Bunun dışında benzerlerini sayısız defa gördüğümüz amerikan filmlerinden bir farkı yok.