genç bir vücudun henüz yağlanmaya başlamadığı, kasların yıllar içinde çöküp gitmediğini gösteren eski çağlardan aktarılan kozmik bilinç şeysidir bu.* mağarasının tabanını kurutan kadın, her oynaşmak istediğinde karnının şişmesi yetmiyormuş gibi bir de yavruladığını, yavrunun da dişi çıkar çıkmaz et yiyeceğini gördü.
uzun bacakların hızlı koşmaya, güçlü kasların iyi avlanmaya, göbeksiz oluşun az yemekle kifayet edebildiğine delil teşkil ettiğini de farketti muhtemelen.
kadın dediğin pragmatist bir yaratıktır.(değildir diyenle her şeyine varım) optimalist yaklaşımları vardır. bir erkekten alabileceği maksimum faydanın farkındadır.
sonra başka şeyler olur. doğum yapamayan erkeğin "yaratma" güdüsü çıkar ortaya. duvarlara resim çizmeye, kadına şiirler düzmeye* başlar. ve kadın uzun ve soğuk mağara gecelerinde, (kondisyon da bir yere kadar) beynine kulağından da ulaşılmasından hoşlanmaya başlar.
işte hem zeki, hem güzel vücutlu adam tutkumuzun geçmişi olsa olsa böyle bir hikayedir.