yaşanılan bir hayat, çınar gibi ya da gölgedeki eğreti otlar gibi yanında yöresinde olmak... yerimizi biz belirliyoruz; kim olduğumuzu... nerede duracağımızı... omuza konan şal ya da sevdiceğin yüzündeki al olmak... kiminin yüreğinde iç titreten ya da endişe olmak.... ne kadar çok sevildik ya ne kadar çok vazgeçildik....
ne sevmeyi becerebildik; ne kalmayı ne gitmeyi... net olamadık, dürtülerimize kurban ettik duygularımızı... ne evet diyebildik mertçe ne de hayır... kaçak savaştık hep...
alelacele yaşanmamış bir ömür... akıl saatte evde kapıda; olmadan tadına varılmış bir opücük... içine yürek düşen, önce gönülden sonra dilden geçen sohbetler.. kendini kapatıp dinlenebileceğin senin dısında atan bir kalp... nerde olduğunu bilmediğin bir sokak, hiç duymadığın bir koku.. bir şarkı, bir söz.. yarısı ısırılmış bir çikolata..
bir gunaydın, bir tunaydın, bir iyi geceler...
Ve .. "iyi ki" duygusu...
iyiyiz, iyi oluruz... ama ne cok yoksunuz... bu hayatta var mıyız yok muyuz? aslında Hep ertelenen bir an, hiç yaşanmamaya mahkumdur. Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır. Mevsimleri sayarsak, ömür baharsız tükenir gider. Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun ve yollar hiç bitmez. Sonuna geldiğin, zannettiğin yerler birer duraktır aslında.