5574.
-
ışık sanılan sabah
göz kapaklarını araladığında
gözleri değil, yalnızlığı uyanıyor önce
bir perde kıpırdıyor
ama rüzgâr bile içeri girmeye çekiniyor
çaydanlık sessiz
ocak suskun
kokusuz bir sabah sızıyor odanın köşesinden
bir kuş sesi düşüyor camdan içeri
ama yankılanmıyor
çünkü duvarlar artık
hiçbir sesi taşımıyor
ayakkabılar hâlâ kapının yanında
ama hiçbir yere gitme niyeti yok onların
çünkü yollar da insanlardan yorulmuş
bir not kâğıdı ilişmiş masaya:
"unuttum."
neyi olduğu yazmıyor
ama her şeyi anlatıyor
ayna bu sabah daha puslu
kendini gösterme isteğini
biraz daha kaybetmiş
elini yüzüne süren biri
sanki yabancı bir yüze dokunur gibi
“bu ben değilim” diyor
ama başka kimse de değil
bir sabah bu
evet, takvim öyle söylüyor
ama yaşamak,
biraz daha ertelenmiş gibi
ve dışarıdan gelen sesler:
bir çocuk, bir martı, bir minibüs…
hepsi başka bir hayatın içinden geçiyor
seninle ilgisi olmayan
ve saat 08:12
bir gün daha başlamış
ama sen hâlâ
dün geceki sessizliğin içindesin