sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri ses1
    5572.
  1. “Bir oda, bir adam, bir gece”

    —-——uyanıyor———

    Suskun bir duvar sesiyle uyanıyor biri
    bakıyor saatine,
    diyor içinden:
    "biri beni unutmuş olmalı"

    sağında eski bir sandalye
    solunda yarım kalmış bir limon çayı

    ayak ucunda kırık bir takvim
    gökyüzüyle bağı kesilmiş bir kuş gibi

    ‘sen gelince susuyor bazı eşyalar’
    diye mırıldanıyor sessizlik.

    Aynaya bakıyor biri
    herkes gibi kendi aynasında
    biraz başkasını arıyor.

    Diyor içinden:
    öbür yüzünü unutanlar
    gölgesiz kalıyor sabahları

    bir çınlama yayılıyor komşusunun camından
    sanki biri düşünmeyi unuttu orada,
    diyor biri kendi kendine.

    ve gece,
    Onu da herkes gibi
    kendine benzetiyor sonunda.

    ————zaman daralıyor————

    duvarlar nefes alıyor sanki
    saksıdaki çiçek solayazmış
    Sessiz bir terk ediş gibi,
    Diyor biri.

    zaman, halının kıyısına sıkışmış
    unutulmuş bir mendil kadar yorgun.

    bir telefon ışığı yanıp sönüyor,
    karanlığa atılmış küçük bir çağrı gibi.

    birisi perdeyi aralıyor biraz
    ama dışarısı da içeri kadar suskun.

    ‘bu gece kimse ölmesin’
    diyor içinden, biri
    çok sessiz,
    kırık bir dille.

    ve dünya,
    biraz daha dönüyor
    kimse fark etmeden.

    ————yalnızlık ağırlaşıyor————

    radyoda eski bir şarkı başlıyor
    söyleyeni öleli yıllar olmuş.

    bir bardak su
    yarıya kadar içilmiş
    ama susuzluk hâlâ taze.

    ‘her şey yerli yerinde,
    bir tek ben eksildim galiba’
    diye geçiriyor içinden biri

    cam buğulanıyor içeriden
    gökyüzü kendi yüzünü görmeye çalışıyor

    bir köpek havlıyor uzakta
    belki bir rüya kovalanıyor

    ve biri,
    bir sigara yakıyor.
    Ama duman sevmiyorum
    Diyor bir başka biri.

    içinde bir uğultu var insanın
    ne dursa susmuyor
    ne yürüse gitmiyor
    Diye düşünüyor.

    pencerede gri bir gölge asılı
    karşı evin ışığı hâlâ sönmedi
    biri daha sabaha çıkmak istemiyor belki

    "bu şehirde herkes eksik biraz"
    diyor kendi kendine
    ağzında sigara değil,
    suskunluk yanıyor!

    duvara yaslanmış bir çift ayakkabı
    kimsenin giymediği bir kaçışa hazır

    elleri ceplerinde yürüyenler
    aslında ellerini birbirine saklıyor

    konuşmuyor kimse
    çünkü kelimeler de bıkkın artık.
    Ama her sözcük,
    dudaktan atlamaya hazır
    Biraz da intihara meyilli.

    ve o adam — ismini sormadınız hâlâ !
    yüzünü dökmüş içinden,
    bir daha toplamamaya yeminli

    yıldızlar yok bu gece
    çünkü herkes perdeyi kapamış çoktan
    kimse bakılmak istemiyor artık

    yalnızlık diye bir ağırlık var odada
    ne kaldırılabiliyor
    ne yere bırakılabiliyor

    ve dünya,
    dönüyor yine
    sadece düşmemek için..

    ——sabah oluyor gece——

    perde aralığından sızan ışık
    bir suç gibi düşüyor duvara
    gölgeler sorgusuz,
    ışık bile sorgulanmıyor artık.

    biri sandalyesinde yamulmuş oturuyor
    hiçbir şeyin tam karşısında değil
    ne duvar,
    ne pencere,
    ne hayat

    sırtı dönük dünyaya
    kendi omzuna yaslanmaya çalışıyor
    ama orası da terk edilmiş çoktan.

    ‘herkes gidiyor bir yerden’
    diyor,
    ama ben
    Hiçbir yere gelmemiş gibiyim.

    gözleri açık
    ama baktığı her şey kapalı
    zihni, içeriden kilitli bir kapı
    ve anahtar
    çoktan verilmiş birine.

    saat tik tak etmiyor
    çünkü zaman burada geçmeye utanıyor
    bu oda zamanın da uğramadığı yer artık

    radyoda ses yok
    birinin gülüşü çalınmış gibi
    her şey yerli yerinde
    bir tek yaşam eksik

    ve dışarıdan geçen ayak sesleri
    bir ölü gibi ağır
    kimse kimseye varmıyor artık

    yalnızlık bu değilse nedir?
    kendini bulamadığın odada
    kendini tekrar kaybetmeye çalışmak mı
    Diye soruyor biri.

    ———içinde oturulmayan bir beden———

    göz kapaklarının ardı
    simsiyah bir boşluk şimdi
    düşler bile oturmayı reddediyor oraya

    aynada bir yüz değil
    bir zamanlar insan olmuş bir şekil
    çerçevesi var,
    hikâyesi yok !

    “bir şey olmadan önce de böyleydim”
    diyor içinden biri
    ama neyin önce
    neyin sonra olduğunu bile unutur gibi

    kapının tokmağına kimse dokunmuyor artık
    çünkü gelen yok
    çünkü giden de olmamış aslında

    bir ses vardı bir zamanlar
    şimdi onun yankısı bile kendine küskün
    duvarlar duymazdan geliyor
    çünkü duymak bile dinlenmek ister

    bir fincan var masada
    içi boş
    ama en çok o dolu suskunlukla
    bir çığlık içilmiş sanki içinden

    yorganın altında bir ceset değil
    bir hayal yatıyor
    üzerine zaman örtülmüş.

    ve herkes geçiyor sokaktan
    kimse başını çevirmiyor bu pencereye
    çünkü herkes biliyor:
    orada kendileri oturuyor olabilir..

    Biri diyor içinden,
    Uzun yaşamak istiyor herkes
    Fakat
    Yaşlanmak istemiyor kimse.

    Yaşlılık diyor biri,
    Bağlıyor sımsıkı,
    yalnızlığın kemendini
    Her ilmek bir ölüm gibi…

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2434210/+

    Şiir diyor biri, yalnızlığımın giydiği en güzel elbise.

    26.07.2025
    0 ...