ben son senelerde bir aydınlanma yasadım:
-hayatımın askı dedigim kisinin de benim hayatımın askı olduguna inanması gerekir. aksi takdirde o benim hayatımın askı degildir.
bu mantıgı kendimce bulup oturttugumdan beri giden kimse icin acı cekmiyorum.
sayet ben birini cok seviyorsam, onun da beni cok sevmesi lazım. yoksa anlamı yok. vasat olur. tadsız olur.
iki kedim var. teki dunya yakısıklısı. acık gri. mavis mavis gozleri var. boyle akıllı, uslu bir kucak kedisi. ben en baslarda onu daha cok seviyordum. ama sonra siyah beyaz smokin kedisi olan diger kedim sık sık gelip beni koklamaya basladı, koltukta uzanırken gelip yanıma uzanmaya basladı. kalbimin pıt pıtları pıt pıt olmaya basladı. kendini cok sevdirdi essek:) simdi mesela hangi kedini daha cok seviyorsun diye sor. inanın cevabı bilmiyorum.
kendini sevdiren insan her zaman kalpte bas koseye oturur.
ve birinin hayatımın askı olması icin sevdigim kadar sevilmem gerekir.